Uyuyanlar ve Hatırlayanlar

23K 2K 725
                                    

Feride, Temirbay'ın kendisinden önce mağaraya varmış olduğunun bilincinde yolu olabildiğince hızlı tamamlamaya çalışırken nefes nefes kalmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Feride, Temirbay'ın kendisinden önce mağaraya varmış olduğunun bilincinde yolu olabildiğince hızlı tamamlamaya çalışırken nefes nefes kalmıştı. Hatta öyle ki bir ara yanlış yola saparak güzergahını uzatmıştı ama şans ondan yana olamalıydı ki bu küçük hatası kendisine avantaj olarak dönmüş ve Tuğtekin ile arasına az da olsa mesafe koyabilmişti . Bir süre sonra soluk soluğa mağaranın girişine yaklaşırken atının eyerini gevşeten Feride, arkasından gelmekte olan adamın varlığı ile korkudan atı daha durmadan aşağıya atladı. Ayaklarının yere basması ile dengesini zar zor sağlayan Feride, Tuğtekin'e erken yakalanma korkusu ile Berceste'yi bağlamadan mağaranın patika yoluna girdi.

Feride, atını öylesine bırakırken
hemen ardından gelmekte olan adamın ona sahip çıkacağına biliyordu. Ayrıca Berceste akıllı bir hayvandı sahibinden kaçmaya yeltenmezdi. Hızlı adımlarla göl kenarına yaklaşan Feride, küçük alanda deli danalar gibi volta atmakta olan adımı gördüğü gibi ona yaklaşırken rahat bir nefes aldı. Yanında birinin varlığını hissetmek ona güç veriyordu. Buraya geldiğinden beri her şeyi tek başına yapmaya alışmıştı, her sorunun üzerinden bir başına gelmeyi bilmişti ama bu demek değildi ki Feride yalnız çalışmayı, çabalamayı seviyordu. Aksine o bir şeyler yaparken birilerinden destek almayı, yanında birilerinin varlığını hissetmeyi seviyordu ve şimdide Temirbay'ın yanında yer alması onu rahatlatmıştı.


Feride'nin aksine Temirbay, beyinden habersiz iş yaptığı için oldukça tedirgindi. Yanında olan kadının varlığı dahi onu rahatlatmıyordu. Göl kenarında volta atmayı sürdürürken arkasından duyduğu ses ile hızla kafasını çevirirken gördüğü kadınla tuttuğu nefesini bıraktı. Zaten beyinden habersiz bir işe kalkışmıştı birde bunu yaparken beyinin hatununun başına bir iş getirecek olsaydı işte asıl o zaman Temirbay'ın beyinden korkması gerekirdi. Vücudunun tamamını kendisine yaklaşmakta olan kadına çeviren Temirbay "Gelebilmişsin" diyerek rahat bir nefes koyverdi.
Feride, ise bu soruya karşılık kendinden oldukça emin bir şekilde "Ne sandın, yapamayacağımı mı" diyerek kibirli bir şekilde tebessüm etti.

"At binmeyi bu kadar çabuk öğreneceğini tahmin edememiştim."

Feride, yıldızının bir türlü barışmadığı adama gönülden bir tebessüm ederken uzun süre kendisi ile çelişeceğine bile bile "Öğretmenim sağolsun diyelim" diyerek binevi genç askeri övdü.
Temirbay, kendisine ilk defa iltifatta bulunduğu için olsa gerek şaşkınlığını belli ederken Feride gülümsemesini büyüterek devam etti. "Tuğtekin, birazdan burada olur. Eminim Berceste'yi öylece bıraktığım için önce onunla uğraşacaktır. O yüzden Tuğtekin buraya gelmeden biz onu rahat görebileceğimiz bir yere geçelim."

Yanındaki adamla birlikte daha fazla çene çalmadan mağaranın üzerine çıkmak için ters istikamette yürümeye başlayan Feride, duyduğu toynak sesleri ile korkuyla yerinde çakılırken, Temirbay herhangi bir tehlikeye karşın kendisini önüne siper etti ve"Beyim sandığımızdan daha erken gelmiştir" dedi. Feride, yaşlı kadının hâla ortaya çıkmamış olmasına endişe ederken arkasına saklandığı adamın önüne geçerek tam karşısında durdu.

Osmanlı GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin