Güneş ışığının gözlerime vurmasıyla istemeyerek gözlerimi araladım. Gece uyumadan önce perdeği kapatmayı unuttuğum için güneş ışığını engelleyecek bir şey yoktu ve direk yüzümüze çarpıyordu.
Araf'ı da rahatsız etmemesi için yavaşça yataktan kalkarak perdeği çektim. Sonra ise tekrar yatağın içine girdim. Artık uyumam biraz zor olacağı için uyumaktan vazgeçerek Araf'ı izlemeye karar verdim. Yüzü bana dönük bir şekilde uyuyordu. Dudakları uykusunda öne çıkarak belirginleşmiş tam öpülecek şekildelerdi.
Acaba öpsem uyanır mıydı?
Yakalanırsam ne diyecektim? 'Dudağında bir şey vardı onu aldım' mı diyecektim. En iyisi sadece izlemekti. Risk bana göre değildi abi ne yapabilirim.
Baş parmağım ile kaşını sevmeye başladığımda aklıma gelen şey ile telefonuma uzandım. Telefonumu aldığımda kameraya girip birkaç tane fotoğrafını çektim. Bunun gibi daha bir bin tane daha vardı. Bir çoğu ondan habersiz çekilmiş, gerisi de birlikte çekildiğimiz fotoğraflardı.
Telefonumu yerine geri bırakmadan önce saate baktım. Saat 07:40'tı. Demek oluyor ki diğerlerinin uyanmasına daha vardı. Bu güzel manzaranın keyfine biraz daha bakabilecektim.
Uyandığında beni böyle tepesinde görmemesi için biraz aşağı kayarak başımı göğsüne yasladım. Böyle daha iyiydi yakalanmak gibi bir riskimiz de yoktu.
Kolumu kolunun altından geçirerek belinden sarıldım. Hareketim onu kıpırdanmasını sağlasada uykusu derin olduğu için uyanmamıştı. Kollarını bedenime sıkıca sardı.
Kollarının arasındayken kendimi her zaman daha mutlu hissetmişimdir şu anki gibi. Bazen bana aitmiş gibi hissediyordum. Ben zaten ona aittim ama onun bundan haberi yoktu.
Dudaklarımı tişörtünün yakasından görünen köprücük kemiğinin üzerine bastırdım. Uzun bir buse kondurduğumda kokusunu içime çetktim. Huzur veren kokusu..
"Günaydın öpücüğümü de aldım sanırım," dediğinde sıçradım. Sıçrarken de başımı Araf'ın çenesine vurmuştum. Benim başım acımamıştı ama onun çenesini acıdığına emindim. Kollarımı belinden ayırıp bakmak için doğruldum azıcık.
"Özür dilerim. Uyandığını fark etmedim, korktum."
Eliyle çenesini okşayarak "Önemli değil çok fazla acımadı zaten de asıl ben özür dilerim," dedi.
"Sorun değil." dediğimde belimden kavrayarak kendinsine çekti. Tekrar eski halimizi aldığımızda sıkıca sarıldım. Demek ki öpücükten rahatsız olmamıştı.
"Saat kaç?"
"Sekiz olmuştur," dedim.
"Oo daha çok erken, biraz daha yatalım böyle," dediğinde gülümsedim. Tam bir uykucuydu ve ben bu halini çok seviyordum. Bazen koltukta uyukladığında yere oturup saatlerce izlemişliğim vardı. Hatta bir keresinde izlerken ben de uyuya kalmıştım. Benden önce uyanınca da yakalanmıştım. Neden orada uyuduğumu sorduğunda ise 'Canım sıkılınca seninle uğraşasım geldi sonra da uyuya kalmışım,' demiştim. İnanıp inanmadığını bilmiyordum ama başka bir şey de sormamıştı.
Araf kollarını bedenimden ayırıp sırtını yatağa yasladı. Bir şey mi oldu diye düşünürken belime kolunu atıp göğsüne çekti. Başımı göğüsüne yaslanmadan önce yüzüne bakıp gülümsedim o da bana gülümseyince başımı yasladım. Böyle daha güzeldi. Çok daha güzeldi.
Parmaklarını saçlarımda hissettiğimde gözlerimi yumarak anın tadını çıkarttım. "Yumuşacık saçların var parmaklarımı hiç ayırasım gelmiyor dokununca," dediğinde gülümsedim. Hoşuma gitmişti bunu ondan duymak.
"Ayırma o zaman," dedim parmağımı göğüsünde gezdirerek. Dışarıdan bakılınca bizi sevgili sanarlardı eminim ki ama öyle bir şey yoktu. Olmasını elbette isterdim ama istemekle kalacağını da biliyordum.
"Ayırmam," dedi parmakları saçlarımda uzun süre gezerken benim olmayan uykumu getirmişti. Direniyordum uyumamak için. Ama boşa gitmişti direnmem daha fazla dayanamayıp sevdiğim adamın koynunda kendimi uykuya bıraktım.
🌈🌈🌈
Kolumda haretlenme hissediyordum.. Biri beni dürtüp duruyordu ama gözlerimi açmaya üşeniyordum. "Olum kalksana ya," diye çağırınca kim olduğunu anlamıştım.
Gözlerini aralayıp "Efendim Cihan?" dedim.
"Hadi kalk kahvaltı yapacağız."
"Tamam sen git geliyorum," dediğimde Cihan odadan çıkmıştı. Yatakta doğrulduğum zaman gözlerimi ovaladım. Uyandığımda beni uyandıranın Cihan değil de Araf olmasını isterdim ama sanırım uyuduğum zaman yanımdan kalkmıştı.
Mutfağa gitmeden önce lavaboya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra gitmiştim. Mutfağa girdiğimde ilk görüş hizama Araf ve Dilan girmişti. Dilan Araf'a sarılmış öyle oturuyordu. Araf da kolunu Dilan'ın omzuna atmıştı.
Boş olan sandalyeyi çekip oturdum. "Günaydın."
"Günaydın uykucu," dedi Araf gülümsemesini eksik etmeden. Normal de gülümsemesine karışılık verirdim ama şuan içimden gelmiyordu onları böyle gördükten sonra.
"Kuzey ve Kerem nerede?" diye sordum. Masa da tek eksik onlardı.
"İşleri varmış, öyle dediler." dedi Cihan.
Başımla onaylayıp ağzıma bir şeyler tıktım. "Yine bir şeyler çeviriyorlar kesin," dedi Araf.
"Başlarını belaya sokmasınlar da," dedim. Bir süre sessizce kahvaltı ettik. Dilan ile göz göze geldiğimiz her seferinde sanki bana nispet yapar gibi Araf'a sokulmalar, kendi elleri ile yemek yedirmeler gibi hareketlerde bulunuyordu. Sevimsiz.
Araf rahatsız olmuş olacak ki Dilan'dan uzaklaşmıştı. Dilan da bu hareketine göz devirip çayından bir yudum aldı.
Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu. Sevmiyordum işte ne yapabilirim ki? Ben bu kızı sevemiyordum. Araf'ın sevgilisi olduğu için sanabilirsiniz evet birazda ondan kaynaklı ama davranışları bana itici geliyordu. Zaten o da beni sevmiyordu. Duygularımız karşılıklıydı.
Araf kahvaltısını ettikten sonra salona gitti peşinden de Dilan gitti. Aman yalnız bırakma kaparlar falan.
"Araf bunu nasıl sevmiş lan?" dedi Cihan.
"Ah ben de bir bilsem." Aslında bakarsanız güzel kızdı. Ama sadece güzeldi bana göre. Daha çok yavşaktı. Evet evet yavşaktı.
"Bak görürsün bir aya kalmaz ayrılırlar." Sanmıyordum. Çünkü 4 ay önce ben de aynısını demiştim ve sonuç hâlâ birlikteydiler.
"Sanmıyorum kanka ya," dedim.
"Göreceksin ve sen diyeceksin ki 'haklı çıktın kanka' bak gör." İnşAllah demekten başka ne denirdi ki buna? "Hem Araf sıkılmış gibi geldi bana. Nasıl bunaldı sende gördün."
"Her ilişkide olur öyle şeyler."
"Sen salak mısın kanka? Hayır ciddi ciddi soruyorum, sen iyisin değil mi?" Kaşımın birini kaldırıp Cihan'a baktım. Ne demiştim ki ben şimdi?
"Yüzüme doğru ne güzel iltifat ediyorsun sen öyle." dedim gülerek. Acaba Araf ve Dilan ne yapıyorlardı. Masadan kalkıp salona gittim daha fazla yalnız kalmalarını istemiyordum. Ama gördüğüm manzara ile kapıda sadece dikildim.
Dilan, Araf'ın kucağına oturmuş öpüşüyorlardı. Ayrıldıklarında beni fark etmemişlerdi ve Araf'dan duymak istemeyeceğim bir şey duymuştum.
"Bir daha bunun için bana trip atmanı istemiyorum. O öpücük duygu barındırmayan bir şeydi. Oyundu yani sen de biliyorsun bunu. Hem o benim kardeşim. Anlaştık mı?"
🌈🌈🌈
Sizce artık Demir açılsın mı yoksa böyle gizli iyi mi şu anlık?
Oy ve yorum istiyorum :)
-Birkan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başıboş Mermiler [BoyxBoy]
Ficção AdolescenteAlacakaranlıktan şafağa kadar seninle olacağım. --- #1 Gay #1 Lgbt #1 Lgbti #1 Dilan #1 Cihan #1 Birkan #1 Kerem #1 Heteroseksüel #1 Aşkkazanacak