[13] "Vazgeçeceksin!"

7.9K 597 348
                                    

Bölüm Şarkısı: Tuğkan - Git

13. Bölüm
"Vazgeçeceksin!"


"Susma Demir! Susma! Lütfen bir şey söyle." diyerek yanıma geldi Araf. Bakışlarım eline indiğinde yumruğunu sıktığını görmüştüm.

"N-ne s-söyledi ki Dilan sana?" dedim. Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki Araf bile duymamış olabilirdi.

Ama duymuştu ve o beklemediğim şeyi söyledi. Keşke duymamış olaydı dedim.

"Benden hoşlandığını söyledi!" İşte şimdi sıçmıştık. Nasıl kıvırıcaktım ben şimdi? "Doğru mu diye soruyorum sana!"

"D-doğru," dedim artık yolun sonuna gelmiştim. Hangi yalanı söylersem söyleyeyim Dilan'ın elinde kanıtları varken başarılı olamayacaktım. Araf arkasını dönüp saçlarını karıştırıp çekiştirmeye başladı. En sonda da bana döndüğü gibi yüzüme onun yumruğunu yemiştim.

Bunu beklemediğim için dengemi kaybedip yere düştüm. İlk kez bana vurmuştu. Daha önce ondan bir kere bile olsa şiddet görmemiştim...

"İnanamıyorum ya, kardeşim dediğim adam bana aşıkmış! Sikerim böyle işi amına koyayım!" Elim hâlâ dudağımdaydı Araf o cümleleri söylerken. Yanağımdan  süzülen yaşı hissettiğimde ağladığımın farkına varmıştım. Korkum yüzünden onu bile hissedememiştim. Araf'ı ilk kez bana karşı bu kadar sinirli görüyordum. Bu da beni ürkütüyordu. En fazla ürküten şey de kelimeleriydi... Onu kaybettiğimin altını çizen kelimelerdi.

Yerden destek alarak ayağa kalktım. Karşısında dikildiğimde "Ne zamandan beri?" diye sordu.

"9. Sınıftan beri."

"4 sene boyunca bana yalan mı söyledin?  Ben sana bunca değer verirken, seni kardeşim kadar çok severken bunu nasıl yapabilirsin Demir?"

"Benim suçummuş gibi konuşma!"

"Kimin suçu o zaman amına koyayım ya?!" diyerek bir kaç adım attı.

"Canımın ne kadar yandığını bilemezsin. Seni Dilan ile her gördüğümde canımın yandığını bilemezsin! Duygularıma engel olmaya çalıştım. Her seferinde o sana senin ona baktığın gibi bakmayacak dedim." Göz yaşlarım tek tek tişörtümün yakasıyla buluşurken işaret parmağımla kalbimi gösterdim." Ama şu siktiğimin kalbi varya, her defasında ısrarla senin adını sayıkladı."

Araf sessizliğini korurken gözlerinin içine baktım. Hâlâ siniri gözlerinden okunuyordu ama dolmuşlardı da. Birkaç adım daha atarak dibinde durdum. "İnan bana yapabilseydim vazgeçerdim."

"Vazgeçeceksin!"

"Sen Dilan'dan vazgeçebilir misin peki?" diye sordum. İlk kez bu kadar uzun süre onun gözlerine bakmıştım. Susmuştu. Kim sevdiği insandan kolayca vazgeçebilirdi ki?

"Aynı şey değil bu. Erkeğim lan ben! Sen de erkeksin, kulağa bile iğrenç geliyor bizim birlikte olmamız."

"Siktirtme iğrençliğini! O gece beni öperken hiç tiksinmiş gibi bir halin yoktu. Dakikalarca dudaklarımız birleşik kaldı o zaman da iğrenç miydi?"

Yine susmuştu. Ama sadece birkaç dakikalığına. "İğrençti." dedi. Bu sefer sinirlenme sırası bana geçmişti. Sinirle karışık güldüm. Araf'ın bakışları beni çözmeye çalışıyor gibiydi.

"Sen sadece kendine yediremiyorsun. Ne kadar iğrenç dersen de, iğrenç bulmadığını biliyorum."

"Sen de sadece neye inanmak istiyorsan ona inanıyorsun."

"O zaman deneyelim ve görelim ne dersin?" diyerek dudaklarına yapıştım. Onu kaybetmiştim ve ben sınırları daha da zorlaştırıyordum.

Araf'ın dudakları dudaklarımın üzerindeyken alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Ve Araf kendini hızla geri çeker çekmez az önce yediğim yere bir tane daha yumruk attı. İttirmesiyle sırtım sertçe kapıya çarptı. Acıyla yüzümü buruşturdum. "İbne değilim amına koyayım! DEĞİLİM!" diye boğazı yırtılacak şekilde en sonda bağırdı.

Karşısında göz yaşlarımı tutamıyordum. Onun her kelimesi kalbime batıyordu.

"Ben bu zamana kadar sana kardeşim dedim lan! Yıllar sonra öğreniyorum ki kardeşim dediğim adam bana aşık! Lan ben seninle aynı yatağı paylaştım. Kardeşim diye sana sarılırken sen-"

"YETER SUS! Daha fazla dinlemek istemiyorum seni." dedim  dayanamayıp cümlesini keserek. Ağlamam şiddetlenirken onu ittirmeye çalıştım. Ama benden daha güçlü olduğu için kımıldamadı bile.

Dudağım kanıyordu, bunu bile umursamamıştı. Kan ağzıma girerken elimin tersiyle kanı sildim. Yaşlı gözlerle Araf'ın gözlerine baktığım da onun da yaşlı gözleriyle karşılaştım. "Bana daha önce hiç vurmamıştın," dedim titrek bir ses ile.

"O zamanlar değer veriyordum sana," dedi. Değer bir anda biter miydi gerçekten? Öyle birkaç cümle ile bir anda çöpe atar gibi kenara atılır mıydı?

"Koskoca dört yılı çöpe attın bir gece de Demir. Tebrik ederim seni," diyerek uzaklaştı benden.

"Araf..." dedim. Yüzüme bakmadan koltuğun üzerindeki montunu aldı. Kapıya doğru ilerlerken tekrar adını seslendim. Ama gitmişti, kapıyı sertçe kapatarak.

Dizlerimin üzerine çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım. Yanımda duran masaya kontrolsüzce vurduğumda üzerindeki vazo yere düştü. Masanın kenarı bileğime denk geldiği için de bileğim acımaya başladı.

Dakikalar geçmişti. Ne ben ağlamayı bırakmıştım ne de bileğimdeki acı geçmişti. Canım çok yanıyordu. Onu bu sefer cidden kaybetmiştim. Artık yüzüme bile bakmazdı.

Ben Araf'ı kaybetmiştim. Dilan kazanmıştı. Ama her şey daha yeni başlıyordu onun için...

🌈🌈🌈

Oy ve yorum bırakabilirsiniz seviliyorsunuz hepinizz

-Birkan

Başıboş Mermiler [BoyxBoy] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin