25. Bölüm
"Unutmak""Saçların ile oynamamı ister misin?" diye sordum. Araf gözlerimin içine baktı. Bir şey söylemesini bekliyordum ama o sadece bakmaya devam etti. Buruk bir gülümseme sundum yüzüme.
Saçları ile oynamayı o kadar çok özlemiştim ki şimdi izin verse sabaha kadar oynayabilirdim. Araf'ın da çok sevdiğini biliyorum. Birinin saçlarıyla oynaması çok hoşuna gidiyordu. Ama hemen mayışıyordu.
Gözleri mi dolmuştu yoksa bana mı öyle geliyordu... Başını iki yana salladı. "İstemiyorum." dedi ardından. Bende başımı tamam anlamında salladım.
"Peki, ben senin neyinim Araf?"
🌈🌈🌈
Araf, birkaç dakika boyunca sadece sessizliğini korudu. Ben ise ağzından çıkacak o kelimeyi merakla bekliyordum.
Dudaklarını üçüncü kez araladığında "Önceden sormuş olsaydın bu soruyu, en iyi arkadaşımsın derdim. Ama şimdi onu bile bilmiyorum." dedi.
"Eşcinsel olmam o kadar mı kötü senin gözünde?" diye sordum en sonunda.
"İlk duyduğumda garip gelmişti. Çünkü yıllarca tanıdığım sandığım kişiyi, aslında hiç tanımamışım."
"Ben hâlâ aynı benim. Sadece yönelimim farklı ve seni sevmem dışında. Onun dışında değişen bir şey yok Araf."
Arsf bakışlarını yerden kaldırıp yüzüme baktı. "Hâlâ seviyor musun beni?" diye sordu gözlerini ayırmadan.
'Evet! Hâlâ seni seviyorum' demek istesem de oyun için tekrar yalan söylemem gerekiyordu. Aksi takdirde hiçbir işe yaramazdı bu oyun. "Artık emin değilim." dediğimde yavaş adımlarla başını yukarı aşağı salladı.
"Serkan'dan mı hoşlanıyorsun?" diye sorduğunda anlamadığım için kaşlarımı çattım.
"Serkan'da kim?"
"Yanından ayrılmadığın çocuğun adı Serkan değil miydi?"
Ufak bir gülüşten sonra "Samet." diye düzelttim.
"Adı her neyse." dedi ciddiyetini koruyarak. Gözlerinin rengine ne zaman baksam orada takılıp kalıyordum. Kahverengi göz rengi normal, klasik bir renk olarak gelebilirdi. Ama bana göre klasik değildi. Oralarda benim içimi ısıtan bir şeyler vardı.
"Neden sordun?" diye sordum.
"Merak ettim." direrek ayağa kalktı.
Arkasından bende kalkarak "İstediğin bu değil miydi senin? Şimdi neden seni sevip, sevmediğimi merak ediyorsun?" diyerek bir adım attım. Normalinden fazla yakındık şu an ama umrumda değildi. Çekilmek istiyorsa kendisi çekilebilirdi.
"Sadece bazı şeylerden emin olmak istiyorum." dedi. Uzaklaşmasını bekledim birkaç saniye ama uzaklaşmadı.
Araf'ın bakışlarını dudaklarıma çekmek için dudaklarımı yaladım. Hareketim ile beraber gözlerimde olan bakışları dudaklarıma kaydı.
Birazcıkta olsa etkileyebilmek istiyordum. Tekrardan onun güzel dudaklarının tadına bakabilecek miydim? Tepki vermeyeceğini bilsem hiç tereddüt etmeden anında dudaklarına yapışırdım...
"Emin olduğun zaman umarım her şey için çok geç olmaz." dedim.
"Umarım." Bakışlarını dudaklarımdan çekip gözlerimin içine tekrardan baktı. "İtiraz etmediğine göre dediğim gibi Samet'ten hoşlanıyorsun değil mi?"
"Bilmem." dedim gözlerimi kaçırarak. Uzun süre göz teması kuramadığımı daha önce söylemiş miydim?
"Gözüm tutmadı o çocuğu."
"Nedenmiş?"
"Çapkın birine benziyor. Bence seni üzer o." dediğinde gülümsedim yalandan.
"Beni en fazla üzen kişi mi söylüyor bunu?" diye sordum kaşımın birini kaldırarak.
"Seni isteyerek mi üzdüm ben? Bana aşık olan sensin. Hiçbir şey söylemeyip gizleyen de sendin. Eğer ilk başında bana söyleseydin bu kadar üzülmezdin." dedi sakin ses tonuyla.
"Evet söyleseydim şu an bu durumda olmazdık. Hatta sen başka yerde, ben başka yerde, birbirimizden uzak, ben sana hasret... Sen beni unutmuş olurdun." dediğimde iki adım geri gittim.
Açtığım mesafeyi Araf geri kapatarak, hatta daha fazla kapatarak yaklaştı. "Seni unutmak istesem şuan da yaparım. Ama yapmıyorum. O zaman da yapmazdım emin olabilirsin! Bende ki yerini hiçbir zaman anlamadın, anlamayacaksın Demir." dediği gibi yanımdan hızlıca yürüyerek odasına gitti.
Beni sersem bir halde bırakıp gitmişti. Bomboş gözlerle karşımdaki duvara bakarak "Anlat o zaman" dedim ama fısıltıyla.
🌈🌈🌈
2 hafta sonra...
Karşımdaki bedeni seyretmeye daldığımda Samet dirseği ile yavaşça boşluğuma vurdu. Bakışlarımı Samet'e çevirdim. "On dakikaya yakın bir süredir sadece Araf'ı seyrediyorsun. Millet şüphelenecek." diye uyardı.
Etrafıma baktığımda herkes kendi halindeydi. "Dalmışım."
"Onu fark ettim. Nasıl, bir gelişme var mı?" diye sordu Samet.
"Hayır aynıyız." 2 hafta önceki konuşmamızdan sonra Araf trip atar gibi benimle fazla muhatap olmuyordu. Ben ona bir şey diyeceğim sırada ya kulaklığını takıyordu ya da yanımdan ayrılıyordu.
Bir anda Samet'in kolları belimi kavrayıp sarılmaya başladı. Benim ne yapıyorsun dememe kalmadan Samet "Araf bu tarafa bakıyor." dedi.
"Tamam ama neden sarıldın şimdi ki?"
"Bence artık samimi davranmamızın zamanı geldi Demir." dediğinde sustum. Benim gibi o da sıkılmıştı bu sahte oyundan anlayabiliyordum.
Kolları gevşediğinde yavaşça uzaklaştı. Bende Araf'ın oturduğu masaya çevirdim başımı. Ama yoktu. Gitmişti.
"Rahatsız olduğuna eminim." dediğinde Samet gülümseyerek ona baktım.
"Bunu daha sık yapmalıyız."
🌈🌈🌈
Bölüm kısa oldu ama tadında bırakmak istedim.
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.
-Birkan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başıboş Mermiler [BoyxBoy]
Dla nastolatkówAlacakaranlıktan şafağa kadar seninle olacağım. --- #1 Gay #1 Lgbt #1 Lgbti #1 Dilan #1 Cihan #1 Birkan #1 Kerem #1 Heteroseksüel #1 Aşkkazanacak