[11] Her Şeyi Anlatacağım

7.7K 589 145
                                    


11. Bölüm
"Her şeyi anlatacağım."

Okuldan kaçtıktan sonra eve gelmiştim. Yolda ağlamaktan ve hâlâ ağladığım için başım çatlıyordu. Ama umurumda değildi. Umurumda olan tek şey Araf'dı. Ona öyle çıkıştığım için kendimi hiç iyi hissetmiyordum.

O haklıydı, ben haksızdım. Sırf kendimden soğutabilmek için yaptığım her şey işe yarıyordu. Belki de hâlâ sinirliydi şu an.

Sırt çantamı odama fırlatıp mutfaktan ağrı kesici alıp içtim. Odama tekrar girdiğimde kendimi yatağa bıraktım. Bacaklarımın yarısı dışarıda sallanıyordu düzeltmek için bir hamlede bile bulunmadım. Yüzüm yatağa gömülü bir şekilde ağlamaya başladım. Sesimin çıkmaması işime geliyordu bu yüzden kendimi tutmadım.

O dakikalar ne kadar ağladım bir fikrim yoktu. Telefonuma gelen bildirim ile göz yaşlarımı sildim. Araf'ın olmasını umarak tuş kilidini açtığımda Dilan'ın mesajı ile karşılaştım.

Dilan: Ne yaptın bilmiyorum ama aferin başarmışsın.

Dilan: Araf senden git gide soğuyor.

Dilan: Böyle devam et!

Bir insan neden bu kadar kötü olabilirdi? Bizim aramızı bozduğunda eline ne geçebilirdi ki? Zaten Araf onundu. O kazanmıştı başından beri...

Cihan'a, Araf'ı sormak için bir mesaj attım. Cevap vermesini beklerken dakikalar sonra mesajıma cevap verdi.

Cihan: İyiymiş gibi davranıyor ama değil.

Cihan: Agresif davranışlar sergiliyor. Çıkış saatine kadar  birini dövmezse iyidir.

Demir: Yanında olur musun her dakika?

Cihan: Olurum kanka da, bir şey bulmamız gerekiyor artık. İşler kötüye gidiyor.

Bulmamız gerekiyordu ama kolayda değildi ki biri hakkında bir bilgi öğrenmek. Ama bir yolu vardı... Ve benim artık bunu yapmam gerekiyordu Araf'ı kaybetmek istemiyorsam.

Demir: Şey, sanırım ben her şeyi Araf'a anlatacağım. Böyle devam edersem onu kaybedeceğim kesin. Söylersem de kaybedeceğim ya da kaybetmeyeceğim  ama %99 kaybederim.

Cihan: Yani bence en mantıklısı bu. Bir şansımız olabilir belki.

Demir: Bilmem belki de olabilir. Hiç değilse Dilan'ın elinde kukla olmam.

Hızlı bir şekilde okul formamın yakasına iki damla gözyaşı düştü. Kolumun tersiyle gerisini sildim. İşim gerçekten çok zordu. Nasıl tepki verebileceğini kestiremiyordum bile. Sert mi karşıladı, şaşırdığı için tepkisiz mi kalırdı acaba?

Cihan: Araf çantasını aldı gidiyor galiba eve geliyor. Sana kolay gelsin bro.

Demir: Hiç kolay olmayacak...

🌈🌈🌈

Neredeyse akşam olmuştu ama hâlâ Araf eve gelmemişti. Araf'ı da arayamıyordum. Arasam ne diyecektim, ya da bana ters bir cevap verince ne diyecektim? Ama yine de çok merak ediyordum ne olursa olsun arayacaktım.

Telefonu alıp ezbere bildiğim numarasını girdim. Telefon uzun uzun çaldı ama açmıyordu. Bir kez daha denedim. Bu sefer açmıştı ama konuşmuyordu. Benden bekliyordu sanırım ilk kelimeyi. "N-neredesin?" diye sordum kısık bir ses tonu ile.

"Umrunda olan bir şey sor. Yoksa kapatacağım." dedi soğuk tavrı ile.

"Konuşmamız gerekiyor. Gelecek misin eve?" diye sordum. Geleceğim demesini bekliyordum içten içe. Lütfen geleceğim de... Lütfen.

Sadece Araf'ın nefes alış verişlerini duyabiliyorum. Uzun bir sessizlik oldu yine. Ve o beklediğim cevabı verdi. "Geleceğim. Kapıyı açsana."

"Kapıyı mı?" dedim anlamamıştım. Ama yine de dış kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda merdivenlerden kalkmış arkasını sirkeliyordu.

Burada mı bekliyordu yani. Ben içeride beklerken, Araf burada sessizce oturuyor muydu?

"Neden içeri gelmedin?" diye sordum.

"İçeri giresim gelmedi... Biz daha önce bu boyutta tartışmadık. İçeri girince ne yapacağımı bilemedim." dedi gözlerimin içine bakarak.

"Haklısın ilk bu, ben de bunu konuşmak istiyorum seninle." diyerek geçmesi için yer açtım.

İçeri girdiğinde yine bir süre sessizlik oluştu salonda. Sessizlikten sıkıldığım için konuya girdim. "Sen haklısın... Bir kaç gündür sana soğuk yapmamın sebepleri var. Bu yüzden böyle davrandım hep sana."

Araf yüzüme baktığında bir kaşını hafifçe kaldırdı. "Nasıl yani?" diye de sordu.

"Nasıl anlatacağımı bilmiyorum," dedim. Böyle bir şey nasıl söylenirdi ki? Pat diye mi söylesem acaba. Ama o cesaret bende yok işte.

"Anlat işte. Sence de çok uzamadı mı bu?" Evet fazla uzamıştı. Baştan yapmam gerekiyordu bunu. O kızın elinde daha fazla oyuncak olmak istemiyorum.

Dudaklarımı bir kaç kez aralayıp geri kapattım. Kelimeler sanki tek tek geri kaçıyormuş gibi hissediyordum. Salondaki gergin hava büyüyordu. Araf oflayarak bir kaç adım ile yanıma geldi. Ellerini koluma koyarak parmaklarıyla okşadı. Gözlerimin içine bakıyordu bana cesaret veriyormuş gibi. Ama işe yaramıyordu. "Birisi falan mı tehdit etti seni?" diye sordu eğik olan başımı çenemde tutarak kaldırdı.

Gözlerinin içine baktığımda bunu yapamayacağımı anlamış oldum. Gözlerim sulanmaya başladığında Araf'a sıkıca sarıldım. Benim sarılmamla birlikte o da sımsıkı sarılmayla karşılık verdi.

"Hayır, kimse tehdit etmedi..."

🌈🌈🌈

Oldu mu bilmiyorum. Oldu gibi ama dkdnenns neyse bir sonra ki bölümü bekleyin bombalar patlıyor artık :)

Oy ve yorum yapın lütfen. Kitap çok yavaş büyüyor her güzel bir yorum benim yazma hevesimi daha çok arttırıyor bunu bilin de .d

-Birkan

Başıboş Mermiler [BoyxBoy] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin