[16] "Sıçtık!"

7.6K 539 208
                                    

Bölüm şarkısı: Beyonce - Crazy In Love

16. Bölüm
"Sıçtık!"

Kerem ile konuşurken zil çalmıştı ve gelen kimdi hiçbir fikrim yoktu. Bu saatte anca Araf gelirdi ama o da artık...

Düşünme Demir. Düşünme! Yeni toparlanmışken tekrar dağıtma kendini!

Kapıyı açmadan önce kapı deliğinden kontrol ettim. Işık yanıyordu ama ortalıkta kimse görünmüyordu. Acaba  kötü niyetli biri midir diye düşünmeden kapıyı açtım. Elinde silahlı biri olsa gitmiştik. Ama gelen kişi benim gökkuşağımdı...

Duvara yaslanmış bana bakıyordu. Yüzüne baktım. Yine o sinir vardı yüzünde. Ama biraz daha sinirli gibiydi. Acaba hırsını alamayıp tekrar mı dövmeye gelmişti? Düşünülürdü. Ama yine saçmalıyordum her zamanki gibi.

Sessizliği en sonunda ben bozdum. "Bir sorun mu var?" diye sordum.

"Hayır, bir sorun yok... Aslında var şu an seninle aynı evi paylaşıcak olmam sorun." diyerek  yol vermemi beklemeden daracık yerden geçmeye çalışarak içeri girdi.

Arkasından kapıyı kapatıp salona geçtim. "Kalmak zorunda değilsin." dedim.

Oflayarak "Gel de anneme anlat sen onu." dedi.

"Tartıştık neden demedin?" diye sordum.

"He Demir bir tek sen akıllısın zaten. Dedim ama fırçaladı beni. 'Madem ayrı evde kalmaya karar verdiniz, kararınızın üzerinde durun,' " dedi annesini taklit ederek.

Ses tonuna gülmek istesemde kendimi tutmak zorunda kaldım. "Ben giderim istersen."

"Boşuna deneme, annem anneni aradı. Aralarında halletsinler meseleyi dediler." Annelerimizin bu lafı beni sevindirmişti. Aramız bozukta olsa gözümün önünde olacaktı. Ne kadar soğuk yapmaya devam edebilirdi ki?

"Ne yapacağız peki?" diye sordum.

"Bir şey yapmayacağız. Zaten okulların kapanmasına 3-4 ay kaldı. O zamana kadar dişimizi sıkacağız ondan sonra da sen sağ ben selamet." dedi umursamaz bir tavırla.

Dört ayım vardı. Araf'ı kazanabilmem için sadece 4 ay.

Bu dört ayın sonunda onu kazanamamışsam, bir daha kazanamazdım. Çünkü Dilan ile beraber şehir dışında okumaya karar vermişlerdi.

Başımı sallayıp sessizliğimi korudum. Araf da sessizliğini korurken ayağı kalktı. Yanımdan geçip odasına geçerken parfümünün kokusu burnuma dolmuştu.

Özlediğim koku değildi bu. Benim hediye olarak aldığım parfümü kullanmıyordu... Belki de çöpe atmıştı. "Parfümünü değiştirmişsin." dedim arkam ona dönükken. Onunda durduğunu hissettiğimde başımı yana çevirdim. Bana baktı bir süre ama hiçbir şey söylemeden odasına girdi.

Kırık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Alışmam gerekiyordu sanırım artık bu duruma. Bir süre daha bu davranışlarla karşı karşıya gelebilirdim...

🌈🌈🌈

Sabahın ilk ışıklarıyla yataktan kalkıp güzelce bir duş almıştım. Şimdi de kahvaltı hazırlıyordum. Birkaç dakika sonra da Araf odasından çıktı. Çantası sırtında hazırlanmıştı. Bana kısa bir bakış attıktan sonra dış kapıya doğru ilerledi. "Kahvaltı yapmayacak mısın?" diye sordum.

"Sana afiyet olsun." dedi ve çıktı. Bari yüzüme baksaydın. Kırk yıllık düşmanıymışım gibi davranması sinirlerimi bozuyordu.

İştahım olmadığı halde belki kahvaltı yaparken benimle birkaç kelime konuşur diye hazırlamıştım bunca şeyi. Hepsi boşunaymış. Masayı öylece bırakıp odama hazırlanmaya gittim.

Okula geldiğimde, her zamanki gibi ilk iş gözlerim Araf'ı aradı. Okul bahçesi doluydu ama Araf yoktu. Sınıfa girdiğimde ise yine yoktu. Sadece Kerem ve Cihan vardı. "Günaydın," dedim yanlarına gidince.

"Günaydın kardeşim," dedi Cihan.

Kerem ise "Abisi mesajımı görmüş," dedi heyecanını sesiyle belli ederek.

"Olum bir sakin ol duyan olacak," dedim yanına otururken.

"Tamam, tamam bak sen." dedi elime telefonu uzatarak. Telefonu almamla Araf sınıfa girdi. Telefonu tekrar Kerem'e uzatıp "Sıçtık!" dedim.

Araf burnundan soluyarak yanımıza geldi. "Dilan'ı gördünüz mü?" Kerem'le ikimiz başımızı hayır anlamında sallarken Cihan da hiçbir şey anlamamış gibi bize bakıyordu. "Ulaşamıyorum telefonu da kapalı."

"Yoldadır şarjı falan yoktur belki." dedi Cihan.

"A-aynen merak etme sen," dedim. Kerem de alttan ayağıma vurdu. "Heyecanlanma ele vereceksin şimdi bizi." dediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. Bu planı kendisi yapmıştı şimdi de korkuyordu Araf'dan.

"Umarım öyledir." diyerek yerine oturdu.

"Kurtulduk." dedi rahatlayarak Kerem.

Bir şey söylemeden Araf'ı izlemeye başladım. Dilan'dan haber alamadığı için endişelenmişti. Acaba benden de haber alamazsa endişenir miydi?

Bana kızındı ama ondaki yerimin bir anda silinebileceğini zannetmiyorum. Bence belli etmese de endişelenirdi... Diye düşünüyorum.

"O değil de Kuzey nerede ya?" diye sordu Kerem. Geç bile kalmıştı onu sormak için.

"Bilmem gelir o da şim-" cümlemi tamamlamama kalmadan Kuzey sınıfa girdi neşeli bir şekilde. "Aha bak geldi seninki," dedim Keremi itikleyerek.

"Nereden benim ki oluyor ya? Arkadaşız biz." diyerek savunmaya geçti Kerem.

"Tabii canım öyledir kesin. Yüzündeki gülümseme de öyle diyor zaten." diyerek dalga geçtim. Gülüyordum ama umarım benim yaşadığımı yaşamazdı. Bildiğim kadarıyla Kuzey de Araf gibi heteroseksüeldi. Yani işi çok zordu...

🌈🌈🌈

Yine tek başımaydım evde. Ve yine Araf'ın gelmesini bekliyordum. Saat 01:26'ydı. Her geçen dakikada benim endişem daha da büyüyordu. Salonun içinde, elimde telefon ile dolanıp duruyordum. Kaç kez aradıysam da açmıyordu inatçı.

İnsan da merak olur, 'acaba başına bir şey geldi de bu yüzden mi arıyor' der. Ama böyle bir düşünce ne yazık ki yoktu. Eminim Dilan ile birlikteydiler.

Tekrar aramak için kilidi açmıştım ki kapı açıldı. Kapıya gittiğimde Araf'ı ayakta zor duruyor faziyette buldum. Yüzü ise kan içindeydi...

🌈🌈🌈

Selammm, nasılsınız bakalım?

Bölüm hakkında görüşlerinizi bekliyoruzz❤️

Oy ve yorum atmadan çıkanlar gece yatağa işesin inşallah :*

-Birkan

Başıboş Mermiler [BoyxBoy] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin