3

12.2K 1.5K 1.2K
                                    

Hayvanları severdim. Evde beslediğim bir kedim vardı ve küçükken de babamın bana aldığı civcivleri, tavşanları ve balıkları hatırlıyordum. Bir ara arka bahçemizden bir kirpi bulmuştum ve beslemek istemiştim ama hem annem istememişti hem de elim dikenleri yüzünden yara olmuştu. Onu korkutacak bir şey yapmasam da sürekli kaçıyordu. Besleyememiştim.

Kuş istemiştim hep ama annem ses yaptıklarını söylemişti. Oysa pikniğe gittiğimizde kuş seslerinin güzelliğinden bahsederdi hep. Kendiyle çelişiyordu.

Zaten sonra hevesim kaçmıştı.

Şimdi sadece bir kedim vardı ve bana yetiyordu.

"Taehyung'u sevdin mi?"

Jimin'in sorusuyla yatakta ters bir şekilde uzanmış haline baktım. Bakışlarım hemen bilgisayarın ekranına dönerken düşmanları vurmaya devam ettim.

"Sadece bana bakıyor."

"Seninle yakın olmaya çalışıyor."

Bu biraz saçmaydı çünkü sadece iki kez görmüştük birbirimizi. Beni tanımıyordu.

"Pantolonu güzeldi."

"Yıldızlı olan mı? Evet. Instagram hesabına baktım, hep sade kıyafetlere böyle eklemeler yapıyor. Yaratıcı."

"Instagram hesabı mı?"

"Evet, istek atmış."

"Takip isteği mi?" dedim karşı takımdan birini öldürürken. Ekranda çıkan yazı hoşuma gittiğinde biraz gülümsedim. Kazanmayı seviyordum. Geri sayım başladığında oyundan çıkarak bilgisayarı daha sonra kullanmak üzere uyku modu denen moda aldım ve tekerlekli sandalyemde bağdaş kurarak Jimin'e döndüm.

"Evet, başka ne isteği olacak?"

"Mesaj da olabilirdi."

"Sana da atmış mı?"

Masanın üzerinde duran telefonumu alıp bildirimlere baktım. Üstten dördüncü bildirimde gördüğüm Instagram logosu beni açıklamayı okumaya teşvik etti.

"Kim Taehyung parantez içinde Tae Kim sizi takip etmek istiyor. Atmış."

"Kabul et hadi." dedi Jimin. Yatakta oturup bana bakmaya başlamıştı. Duygularını anlamamıştım ve anlamadığımı fark etmişti. "Heyecanlandım sadece Jeongguk."

"Neden?"

"Başka arkadaşların olduğu için."

"Onu tanımıyorum. Yoongi'yi de tanımıyorum."

Bir şey demeyip hala heyecanlı adını verdiğü ifadesiyle bana bakarken kafamı sağa ve sola salladım. Bunu hep annem 'sen çok yaramazsın' dediği anlarda yapıyordu ve Jimin de çok yaramaz biriydi.

"Kabul ettim."

Jimin yatakta ayaklarını birbirine vurarak tepinirken ona baktım. Bana yapacağım şeyi söylemeliydi.

"Geri takip ettin mi?"

"Hayır."

"Tanrım, Jeongguk! Hemen 'sen de takip et' yazan mavi çubuğa tıkla."

"Tamam." dedim harfleri uzatarak. Bastım. Hiçbir şey olmamıştı.

"Ee?"

"Bekle."

Bir dakika yirmi üç saniye sonra açılan profille beraber karşıma altı fotoğraf çıkmıştı. Ben takip isteği atmadan önce yirmi iki tane vardı.

"Hadi fotoğraflara bakalım." diyerek beni yatağa çeken Jimin, yanına yatmamı sağlayıp kafasını göğsüme koydu. Gerilmiştim. Temastan hoşlanmadığımı biliyordu ama hala bana böyle yakın davranıyordu, yaptığı benim için kötü bir şeydi. Kafamı dağıtmazsam eskiden yaşadığım o krizlerden birini daha geçirebilirdim ve bu da gittiğim doktorların hiçbir işe yaramaması demek oluyordu, sakinleşmek için içimden asal sayıların karelerini toplayıp on tane olunca karekökünü alıp onları çarpmaya başladım.

louder than bombs | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin