MERHABAAAA👋👋👋👋
nasılsınız 🐯
azıcık kaosla geldimm ama unutmayın ki jeongguk iki lafa küsecek ve günlerce o kişiyle konuşmayacak biri değil, bu yönünü ilk defa göreceğiz sanırım 🤔 taehyung'a kızsa bile bunu ona söyler direkt yani ve diğer konulara kaldıkları yerden devam ederler👶👶
iyi okumalarr💖
-
"Güzelim, neyin var?" Taehyung'un konuşmasıyla ona dönen bakışlarımı onda da çok tutmayarak -yani ona çok bakmamıştım- önümde elli sekizinci sayfası açık olan kitabımın herhangi bir satırına bakmaya başladım. Baktığım kelimeleri okuyamıyordum, karışıyorlardı. Harfler sanki birbirine giriyordu ve başım ağrımaya başlamıştı.
"Jeongguk," Alnımı ovuşturduğum elimi alnımdan çekerek kendi ellerinin arasına aldı -yine o gümüş halkalardan takmıştı- ve cümlesine devam etti. "İyi misin?"
"Taehyung," dedim kısık bir sesle. Sabah olanları ona anlatmam lazımdı ama kararsız kalmıştım. Anlatmazsam eğer ona güvenmediğimi düşünebilirdi ya da bilmiyorum, beynim düzgün çalışmıyordu şu an ve ben sadece Taehyung'un ellerimi arasına almış yavaşça okşayan ellerine bakabiliyordum işte. "Sabah, burada buluşacaktık ama ben işim olduğundan erken gelmiştim ya-"
"Ee, Jeongguk?"
Kaşlarımı çatarak ellerimi elleri arasından çektim, sözümün kesilmesinden hoşlanmadığımı biliyordu ve ben bir şeyleri açıklarken sözümün kesilmesinden normal zamanlarda sözümün kesilmesinden daha çok nefret ederdim. Benim diğerlerinden farklı olduğunu bildiğim konuşmam onu sıkıyorsa benimle konuşmazdı, olur biterdi. İçimde anlamadığım bir his vardı, ona bakmaya çekindim -bakmak istemedim yani- ve o tekrar ellerimi tutmak için bana uzandığında ellerimi hemen üzerimdeki kapüşonlu sweatin ceblerine soktum.
"Anlatsana," dedi kafasını eğip gözlerime bakmaya çalışırken. Anlatmak istemiyordum artık, bir kere hevesimi kırmıştı -yani, anlatma isteğim kalmamıştı- ve bu yüzden de ona bakmadan masada açık duran kitabımın kapağını istemeden sertçe kapatıp kenara itekledim.
"Anlatmak istemiyorum artık. Jimin'den öğrenebilirsin."
Sesli bir nefes verip yandan gördüğüm kadarıyla arkasına yaslandı, bir daha ona bakmadan sonra yemek için ayırdığım çikolatamı masanın üzerinden alıp ben de arkama yaslandım ve paketi açtım, beyaz çikolata beni içten içe mutlu ederken bir kere ısırdım ve çiğnemeye başladım, etraftaki insanları izlemeye başladım.
"Jeongguk," Bir şey demesini daha bekledim ama demedi. Beyaz çikolatamın ikinci parçasını da ısırdım. Jimin bir an önce gelip ona olanları anlatmalıydı. Saati merak ettiğim için -Taehyung'un yanındayken dakikaları saymıyordum artık- masanın üzerinde duran telefonumun alttaki tuşuna basıp üstte çıkan saate baktım. Jimin mesaj attığında caddenin başında olduğunu söylemişti, buraya gelmesi beş dakikayı bulurdu -aslında oyalanmasa üç dakikaydı- ve çoktan iki dakika geçmişti. Bekledim. İnsanlara baktım. Taehyung yanımda oturuyordu ve bir şey söylemiyordu. Sürekli yerinde kıpırdanıp durmasından rahatsız oldum ama bir şey söylemek istemedim. Jimin bana bazen önemsiz şeyler için kızardı, o zaman nasıl hissediyorsam şimdi de öyle hissediyordum.
İki dakika elli bir saniye sonra karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle elimde tuttuğum boş çikolata paketini bırakıp Jimin'in garip bir ifadeye sahip yüzüne baktım. Nasıl baktığını anlamamıştım ama biraz korkmuş gibiydi. Korku değildi, aklım hala bir şeyler dememiş olan Taehyung'taydı ve başka şeyleri algılamakta güçlük çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
louder than bombs | taekook ✓
Cerita Pendek[🍓🌟] "...ben, jeon jeongguk, insanların normal kalıbını reddedip kendi düşüncelerimde çilek kokulu kim taehyung'u çok sevmiştim. her ne kadar onu sık sık üzsem de onun da beni sevdiğini gözlerindeki yıldızlardan anlıyordum..." -jeon jeongguk'un gü...