MERHABA!!!! BİZ GELDİK!!
bu bolum biraz uzun ve sadece 2 3 olay(?) var umarım sıkılmaz ve seversiniz bölümü😣😣 bir de... yaklasık 3klık bir yer smutumsu bir sey oralara da yorum yapin olur mu😔 sona sakliyosunuz hep tamam ama bazi yerlerde kacirdiginiz seyler oluyor😔 hem de oralardaki goruslerinizi merak ediyorum 😔
:(
neyse cok konusmayayim(konustu) iyi okumalar!!!
🐯
"Tae, lütfen."
Mutfaktan elimdeki su bardağıyla çıkarak salona doğru ilerlerken peşimden gelen Jeongguk bir sağ tarafıma bir sol tarafıma geçerek yalvarmaya devam ediyordu. Son beş dakikadır bunu yapması garibime gitse de elindeki renkli, minik, cam şişeleri kullanmayı ne kadar istediğini anlayabilmiştim. Ona hayır dememiştim, sadece beni garip işlerine bulaştırmamasını söylemiştim, kendine de yapabilirdi istediği şeyi.
"Taehyungie," diyerek yüzünü yüzüme yaklaştıran Jeongguk'a bakarak gözlerimi büyüttüm.
"Şirinlik mi yapıyorsun?"
Bir anda somurtarak yanaklarına yerleştirdiği ellerini indirdi ve işaret parmağıyla alnıma vurdu. Vurduğu yeri ovuştururken elimde tuttuğum suyu da içmeye başlamıştım.
"Ne olur sanki yapsam? Çok güzel olacak, gerçekten. İstersen hepsine yapmam."
"Ne yapacaksın?" dedim meraklı gözükmeye çalışarak. Pek istemiyordum ama onun hevesini kırmak istememiştim. Elindeki şişelere bakarak gözlerimi kırpıştırırken o anlatmaya başladı. Elimdeki bardağı sehpaya bırakarak tüm dikkatimle onu dinlemeye başladım.
"Önce gri süreceğim, koyu bir gri bu ve benim çok hoşuma gidiyor. Daha sonra da üzerlerine bunlardan," derken koltuğa bıraktığı çıkartmaları havaya kaldırıp gösterdi. "Yapıştıracağım. Bak, yıldız bile var!"
"Nasıl çıkıyor peki bu boyalar?" dedim bilgisizce. Daha önce oje sürmemiştim ve annemde de pek görmezdim. Çıkarmak için özel bir sıvıları olduğunu elbette biliyordum ama Jeongguk'un elinde öyle bir şey göremeyince işimi garantiye almak istemiştim. Eh, benim sevgilimden her şey beklenirdi, buna çıkmayan oje sürmesi bile dahildi.
Sorduğum soruya karşılık olarak bana bunu nasıl bilmediğimi sorgulatan bir bakış attı. "Asetonla. Banyoda o da. Ben bile biliyorum bunu Taehyung."
Gözlerimi kısarak yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Sıcaktan terlediği için hafif ter kokusuna karışan şampuan kokusu onda hiç de absürt durmazken bir anda her şeyi bırakıp ona sarılarak tüm gün yatmak istedim. Olmadı, elbette. Jeongguk bir şeyi kafasına koyduysa yapardı sonuçta.
"Ruja pastel boya diyordun Jeongguk."
"Ne olmuş yani?" diye bir anda çıkıştı. Güzel gözleri kocaman açılmışlardı ve konuşurken sol tarafa doğru büzülen dudakları dünyadaki en sevimli şeydi. "İkisi de yumuşak dokulu ve bir şeyleri boyamaya yarıyorlar. Pek fark yok."
Güldüm. "Biri dudak biri kağıt boyuyor. İçindeki maddeleri saymamı ister misin?"
Ona yaklaşan yüzümü ittirerek beni kendinden uzaklaştırdı, bu sırada kendi kendine homurdanması hoşuma gitti. Kafamı koltuğa yaslayıp onu izlediğim sırada birden bana bakıp kaşlarını çattı. Öylece bana bakarken aklından neler geçirdiğini öylesine merak ettim ki, bir an boş bulunup soracaktım neredeyse. Jeongguk'un kafası çok başkaydı ve ben onun düşüncelerine aşıktım, kimsenin aklına gelmeyecek şeyler düşünmesine bayılıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
louder than bombs | taekook ✓
Short Story[🍓🌟] "...ben, jeon jeongguk, insanların normal kalıbını reddedip kendi düşüncelerimde çilek kokulu kim taehyung'u çok sevmiştim. her ne kadar onu sık sık üzsem de onun da beni sevdiğini gözlerindeki yıldızlardan anlıyordum..." -jeon jeongguk'un gü...