uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor,dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum vücudumun her yerinde
biryerlere yıldırım düşüyorum
içimde keder
gözlerimde birikmiş o sonbahar akşamıyla
başıma kadar siyah gökyüzüyle beraber
bugün yine senden birşey hissediyorum
ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
tanımadığın bir yer gibi
içinde yaşamadığın bir zaman gibi
tam kendisi gibi mutluluğun
beni bekliyorsun
gözlerin bir sonbahar akşamı olmuş...
öyle hızlı koşuyordum ki beni bulması imkansızdı,saat 12ydi ve ben o uyurken kaçmıştım.tabiki o kadar salak değildi anahtarları yanında saklıyordu ama pencereden atlayacağımı düşünmemişti çünkü yüksek biryerden atlamam gerekiyordu.herşeyi göze almıştım,eğer bulabilirse bana neler yapacağınıda biliyordum ama bu kez bulamayacaktı,yokluğumu farketmemiş olacağını umarak ormanlık alandan kurtulmaya çalışıyordum gece olması beni korkutmuştu,önümü göremiyordum ağaçların arasından geçerken birşeylere bacağımı değdiriyor, her yerimi yara bere içinde bırakıyordum.ağlayarak kurtulmaya çalışıyordum.
canım acıyordu,yaşadıklarım bana ağır geliyordu.
en sonunda bir yola çıkmıştım otobandı ve araba ve araba geçmiyordu.emindim ki buradan geçen insanlar ekinden kötü olamazdı tek çare otostop çekmeliydim.
kaybedecek neyim kalmıştı ki?
bir taşın üstüne oturdum ve hıçkırarak ağlamaya başladım.hayatımdaki herşeyden nefret ediyordum.herşey berbat ilerliyordu ve ben bu iğrençliğin tam ortasında yer alıyordum.
yazılmış bir romanın ölmeye mahkum baş karakterlerinden biri gibi zamana karşı el mahkum susuyorum.
düşüncelerimin arasından sıyrılarak gelen arbaya doğru yöneldim. arabanın farları gözlerimi alıyordu.ellerimi sallayarak durdurdum.
içinden genç bir adam çıktı,sanırım az ilerdeki villalarda oturuyordu.
ben hıçkırarak ağlarken adam arabadan inmiş bana ard arda sorular sıralıyordu.bense hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum.
-iyimisiniz?
hala ağlıyordum.cevabımı beklemeden genç adam tekrar sordu
-bir şey mi oldu?
ağlayarak konuştum.
-ben burdan gitmek istiyorum.
hala ağlıyordum.arabaya bindik ve yan koltuğa oturdum.hala camdan bakıp hıçkırıyordum.gözlerimden yaşlar süzülürken son bir kez daha içinde bulunduğum hayata lanet ediyordum.
sessizliği genç adam bozdu ve sordu
-evin nerede istersen aileni ara!
-hayır,annem beni böyle görmesin!
-tamam,peki başka gideceğin bir yer yok mu?
-hayır!
bir süre sonra araba durdu ve arabadan inip yüzüme baktı!
-madem gidecek yerin yok bu günlük misafirimsin!
istemsizce arabadan indim ve yanına doğru ilerledim.üstüm başım dağılmış,her halimden kötü bir izlenim uyandırıyordum.
anahtarlarla kapıyı açtı ve içeriye girdi bende peşinden gittim,ışıkları açtı ve konuştu;
-bak istersen bi doktora gidelim kötü görünüyorsun.
ağlamaktan şişmiş gözlerimle konuştum
-burası oraya çok yakın bulur bizi lütfen gidelim.
-sakin ol!kim bulur kimden kaçıyorsun?
hala ağlıyordum.
-tamam sen geç ben sana birşeyler getireyim.!
içeri geçtim ve koltuğa oturdum,konuşmaya mecalim kalmamıştı.
bir süre sonra elinde battaniyeyle geldi ve bana verdi.
-üşümüşsün al üstüne!
hemen aldım ve üstüme örttüm.
ardından gürültülü bir şekilde kapı sesi duyuldu.
koşarak yanına gittim ve konuştum
-nolur açma lütfen geldi nolur!
-kim geldi ne diyosun?
genç adam koşarak kapıya yöneldi ve kapıyı açtı.ve tahmin ettiğim gibi ekin gelmişti.
bağırarak adama kafayı geçirdi ve kolumdan tuttuğu gibi beni çıkardı.hala bağırmaya devam ediyordu.
-geberteceğim seni demet!
-bırak beni nolursun!
-sussss! ne işin vardı senin o adamın evinde?
ağlayarak konuşuyordum
-be-be-ben şeyyy
kolumdan tutu ve arabanın içine fırlattı.
yol boyunca hiç konuşmadı bir süre sonra araba durdu ve aşağı indi .
-in çabuk!
korkarak arabadan indim ve yanına gittim .
olamazdı ,bana böyle birşey yapamazdı yapmamalıydı.
-ekin napıyorsun bırak kolumu acıyor?
-iyi acıtmayı severim.
uçurum kenarına gelmiştik ya herşey bitecekti yada...
-neden geldik buraya?
-kes sesini?
hıçkırarak ağlıyordum nefes nefese konuştum;
-bak yanlış anladın,ben kaçtım evet,ama o adamı tanımıyorum bile yolda karşıma çıktı.
-sen tanımadığın insanların evinde ne arıyorsun peki?
-sana hesap vermek zorunda değilim ,istersen at beni burdan aşağı inan ardımdan ağlayacak hiçkimsem yok! kaybedecek hiçbir şeyim yok! bir senin bende kalan günahın var onuda al canımı kurtulayım!
belimden tuttu ve kendine doğru çekti
-korkmuyor musun?
-artık korkmuyorum!
-yani seni burdan atsam da korkmazsın öyle mi?
gözlerimi sıktım ve akan damlaların yüzüme değmesine izin verdim.
-peki burda sana sahip olsam ,ondan da mı korkmazsın?
gözlerimi gözlerine diktim,siyah gömleğine tutundum ve konuştum
-yapma artık! bıktım ekin yeter artık benden ne istiyorsun ?
-seni
dudaklarıma yapıştı.uzun süren bir aradan sonra nefes nefese soluyarak kulağıma eğildi
-eğer sana bir el değerse seni de gebertirim.
...
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH ADAMIN BEYAZ KADINI
RomanceHiç bitmeyen bir çilenin yolu gözlenir mi yıllarca? siyahı beyaza karıştırmadan, gün sabaha ermeden, yıldızlar kayarken son bir dilek tutmalı insan!Kiralık bir kalpte mahsur kalmış savunmasız bir kadından daha acı bir şey var mıdır? Derin sularda k...