𝐀𝐥𝐥 𝐎𝐟 𝐌𝐞 ☘︎ 𝒋𝒋𝒌

3.'' Sun-i Öpücük ''

Denizin dibinde çırpınan bedenim, kasılmaya başlamıştı. Anladım ki kasılma aslında krampmış. Denizin dibine batarken etrafa bakıyordum. Tanrıdan bir mucize istiyordum. Sonum bu olamazdı. Nefesimi tuttuğum bedenim, artık dayanamıyordu. Gözlerim kapandı. Bedenimi nehirin sığ sularına bıraktım....

☘︎

Dudaklarıma gelen baskı ile gözlerimi büyültmem bir oldu. Karşımdaki bedeni ittirip, ağzımda kalan suyu dışarı attım.

Namjoon
" ah neyseki iyisin sandra çok korkuttun bizi "

karşımda ittiğim jungkook beni izliyordu. Gözlerimi gözlerine dikip, konuştum.

" teşekkür etmemi bekleme senin yüzünden ölüyordum kurtarmak zorundaydın zaten "

yerden kalkıp, su şişesini uzatan ele baktım. Bu kişi min jae'ydi.

" herkes endişelendi bende dahil "

Kendini katarken sahte bir gülümseme sundum. Min jae'yi severim ama bütün şirket çalışanlarının dilinde beni sevdiği. Menajer yanıma gelip, kafama vurdu. Oha bütün gücünü kafamda mı uyguluyor bu adam, beyin hücrem kalmadı resmen, o bana bağırırken kafamı sıvazlıyordum.

" aferin sana yüzmeyi bilme kendini at sonra kahramanlık yapmaya çalıştığın adam hayatını kurtarsın dinleme beni sandra DİNLEME!! "

" a-ama sunbaennim "

hızlı yürüyen menajerin arkasından hızlıca yürüyordum. Aniden durması ile 1.60 olan bedenim, 1.90 boyundaki adamın sırtına vurdu.

" sandra git üyeleri çektiğin fotoğraflarına düzenleme yap takip etme beni "

Demesi ile koşarak üyelerin yanına gittim. Yoksa o adam beni bir kaşık suda boğardı. Şu denizde ölmedim. Bu adam öldürürdü. Montaj ekibinin müdürü ile sohbet ediyordum. Fotoğraflar ve klip hakkında bana işi hakkındaki püf noktalardan bahsediyordu. Fotoğrafları düzeltmemiz sohbetimiz ile uzun sürmüştü.

Sağ köşede benden farkı olmayan kişiye baktım. karavan kenarında makyözle sohbet etmeler...

Müdürün yanından ayrılıp, ıslak kıyafetlerimi değiştirmem gerekti, yoksa direk hasta olacaktım. Stilistlerden birini elinde kıyafetle yakaladım.

" şey unnie kıyafet lazımda bana göre var mı? "

" olması gerek jungkook'un karavanında bütün üyelerin kıyafetleri var "

" tamam teşekkürler unnie "

kafama sinirle vurdum. Aişh cidden neden vurdum ki, menajerin vurduğu yerdi orası, karavana gidip, onlara küçümseyici bir bakış atmış, içeri girmiştim. Kıyafetleri karıştırırken kapı aniden açıldı. Giren kişinin o olduğunu anlamam zaman almadı.

" ne arıyorsun "

Karşımda ellerini bağlamış beni izliyordu.

" senin yüzünden ıslandım sence ne arıyorum "

" belki beni bekliyorsundur o kadar hayatını kurtardım ödül yok mu ? "

Dediğinde elime gelen uzun fuları alıp, boynundan geçirip, kendime çektim.

" senin yüzünden boğuluyordum bir de ödül bekliyorsun ÖLMEK Mİ İSTİYORSUN "

fuları fazla kendime çektiğimi anladım. Bana yaklaşıp, aramızda kalan milim mesafeleri kapatıyordu. Fuları bırakıp, arkama döndüm. Kıyafet bulamıyordum resmen hepsi önemli kıyafetlerdi ona dönüp,

" bana tişört ver "

ileriye gidip, dolabı açtı. İçinden uzun, gri bol bir tişört çıkardı. Elime vermesi ile çıkmasını bekledim.

" çık istersen "

" izlesem olmuyor mu nasılsa ilerde göreceğim "

" çok iddialısın bay ego çık şimdi karavandan "

çıkmadı, bende ittirdim. Çocukta hayvan gücü vardı. Milim kıpırdamıyordu.

" o zaman dön "

sırıtışını sundu. Arkasını döndüğünde üstümdeki ıslak kiyafeti çıkardım. Arada döner gibi olduğu an bakma diye bağırıyordum. Tşörtü giyerken aniden döndü. neyseki sadece belimi gördü.

" sapık mısın? "

" sana özel "

yüzümde tebessüm bile oluşmadan, karavandan çıktım. ben bununla napıcam cidden, daha dün utangaç erkeği oynuyordu, oyuncu ya menajere desem sen sapıksındır der, her türlü şeyi söyler...

" tişört hangi üyenin "

" benim senin olsun gece giyer kokumla sarhoş olursun "

" vermeyecektim zaten hem geceleri giyeceğim yerine yeri sildiğim bez olur tişörtün "

çapkın bir bakış attım. konuşmasına izin vermeden, yürümeye devam ettim ki,

" geceleri giyeceğin günlerde olucak "