22. " Beni kaybettin, kendinde bul "

197 16 0
                                    

Söyledikleri kalbime hançer gibi saplanmıştı. Yaptıklarını hakediyordum, aniden benden uzaklaşıp, çekip, gitti. Gözlerim dolmuştu, ona anlatamazdım gerçekleri...

☘︎

bugün yorgun ve bitkin hissediyordum, şirkete girer girmez güvenliğe ve çalışanlara selam verip, odama geçtim. Kapım tıklatılınca " gir " diye seslendim. Karşımdan haneul geliyordu, min jae ile nişanlanmışlardı. üstüne evlenme kararı almışlardı. uzun zaman önce bana özür dilemişlerdi. Min jae'yi affetmiş sayılmam, haneul ise onca şeyden sonra jungkook konusunda bana destek çıkmıştı.

" gelebilirim değil mi ? "

" tabi gel otur "

" duyduğum kadarıyla jungkook'la karşılaşmışsın "

Olanları ona özet geçmiştim, biz konuşurken kapı çalındı, " gir "diye seslendiğim sırada karşımda jimin'ni görmem bir olmuştu. Gözleri haneul'u görmesiyle büyümüştü, ona tebessüm edip," bir şey mi vardı bay park " Onca şeyden sonra omzunda jungkook ölüyor diye ağladığım dostuma, böyle demekte varmış, dediğime karşılık,

" klip çekimi var menajer hyung senin bizim arabayla gelmeni istiyor "

" tabi haneul bana davetiye yollamayı unutma sakın "

Birlikte üçümüz kapıya geldiğimizde, haneul ile yanak tokuşturup, onu yolladım. O sırada biraz sağımda kalan, uzun, siyah arabayı unutmuştum. Jungkook kesinlikle bakmıştı, arabanın kapısı jimin tarafından açılınca, tek boş yerin Jungkook'un yanı olduğunu anladım.

" bay min rica etsem bay jeon'nın yanına oturur musunuz ? "

Ona yalvaran bakışlarımı yolladığımda, beni anlamış olacak ki hemen onun yanına oturdu. Teşekkür edip, jimin'nin yanına geçtim. Jimin kulağıma eğilip," klip çekiminden sonra benden asla kaçamazsın sandra konuşucaz sen benim hâlâ dostumsun " Dediğinde, elimi tuttu, ona bakıp gülümsediğimde, Jungkook'un gözleri camdan aniden bizim elimize değmişti, hemen elimi çekip, sahte bir öksürük sunmuştum.

Şoför koltuğunda oturan menajer sunbaennim bana seslenip, bir kaç iş hakkında şeyler sordu. Yanıt verdiğim sırada, eski klip çekim fotoğraflarını bana uzattı, elime aldığım sırada gevşeyen elime inat elimi yumruk yaptım. Lütfen bunu görmüş olmasın, pozlar çok iyiydi, fotoğrafları çantama atıp, yolu izledim. Aslında tam olarak jungkook'tan uzak değildim. Tam karşımda oturuyordu. Yanında olmaktan iyidir, bir çift göz beni izliyordu, gözümü ona çektiğimde bakmaya devam ediyordu, sessizce ona yaklaşıp,

" şunu yapmayı kes hiç korkunç değilsin tam tersine katil bebeğe benziyorsun " yaklaşan yüzüme daha da yaklaşıp,

" kalbine sahip çıkmalısın "

Geri aynı yerine döndü, dejavu yaşıyordum, hatırlayıp, kendimi boğmam için uğraşıyordu resmen, " geldik "
Jin oppanın söylediği şeye karşılık, yavaş yavaş inmeye başladık, tabi ben gene dengemi kaybediyordum.
Gözlerimi aniden kapatıp, nefes alışlarımı düzene sokmaya çalıştım, jungkook aniden koluma girip, arabadan indirdi. Bunu yapması içimdeki umudu yitirmememi söylüyordu.

" yürüyemiyor elini kullanamıyorsun bensizlik seni elden ayaktan mı kesti yoksa "

Yan gülüş atmıştı, dalga geçmişti. Önümden yürürken, adımlarımı hızlandırıp, omzunu çürütücek şekilde ona çarpmıştım. Menajer ve kameraman arkadaşların yanına gidip, bi süre konuştuk. Elimdeki yedek pozları kamerama saklayıp, çekime devam ettim. Dans partına sıra geldiğinde, üyeler hazır bir halde çekime başladık. Zor hareketlerdi ama jeon jungkook için çocuk oyuncağıydı.

" kestik "

Denildiğinde, jungkook aniden yere yığılmıştı, yanına doğru koşup, iyi olup, olmadığını sormuştum. Yakınımdaki su şişesini ona uzatıp, yavaşça bedenini kaldırdım.

" galiba ayağımdaki kurşun yarası baskı yaptı "

Saçı ter içindeki alnına yapışmış, dilini dudağında gezdirip, bana tehlikeli bakışlar yollayarak, laf söylemişti.

" pişman mısın o kurşunu yediğinden peki "

Kendimden asla emin olamayacağım, güçsüz sesimle sorduğum sorunun üstüne, gözlerine masumiyetle bakıyordum.

" uğruna ölmeyi göze alacağım kadın için o kurşun benim için hiçbir şeydi "

Mutlu olmuştum, yüzümde anlamsız bir tebessüm yer alıyordu, o hâlâ yerde yatıyor, ben hâlâ onun önünde diz çökmüş, söylediklerini idrak etmeye çalışıyorum.
Su şişesinden bir kaç yudum içip, yere koydu. Daha sonra bana yüzünü yaklaştırıp, sessiz bir tonda konuştu.

" ama nikâh günü beni terk eden bir kadın olduğu için evet pişmanım değmezmiş bayan sandra "

İşte o an yutkunamamıştım. Nefes almak ölümümü getirircesine, nefes alamıyordum. Ayağa kalkıp, boynumda asılı kameramı çıkarıp, masaya koydum.
Karavanların, arabaların, çekim yerinin, olmadığı yere gittim.

" neden bana bunu yapıyordu, sormadı bile, sanki onu isteyerek terk etmişim gibi davranıyor, sadece neden diye sorucaktın, o kadar mı nefret ediyorsun benden, o kadar mı çıldırıcam "

Kendi kendime konuştuğum nehire daha da yaklaşıp, asla benden çıkmasına tahmin bile edemeyeceğim, çığlığımı atmıştım. Ordan çok uzaktım, zor duyarlardı.

" bir tek sen mi ölüyorsun ha asıl ölen benim o kadar korkuyorum ki gözünün önünde eriyerek ölmekten "

Ardından sözümü hıçkırıklarım kesmişti. Yere çöküp, dizlerimi kendime çekip, ağlamalarımı şiddetlendirdim.

" ölmene asla izin vermeyeceğim sandra "

𝐀𝐥𝐥 𝐎𝐟 𝐌𝐞 ☘︎ 𝒋𝒋𝒌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin