Mesajdan sonra kutuyu sakladım. Şirketten erkenden çıkıp, suga'ya Jungkook'un nerde olduğunu yazdım, attığı konumla peşine düşmüştüm. Üyeler şuan dinleniyormuş, jungkook ve minji de bir otelin terasında kahve içiyorlarmış. Arabama son gaz basmıştım. Suga o mesajla beni kendime getirmişti, ses kaydını tekrar, tekrar yolda dinliyordum. Otele vardığımda ilk baş almıyorlardı ama jimin'i görmemle almışlardı, ünlü oldukları için sorun çıkardılar. Neyseki jimin imdadıma yetişmişti. Ona kısa bir özet geçtim, jimin elimden tutup, bana sarıldı
" sakin ol "
Omzumu dikleştirip, kafa salladım. Terasa çıkmamla üyeler bana destek verir gibi baktı galiba gelmeden suga anlatmıştı onlara, jungkook beni gördüğünde gözlerini büyültü.
" ne işin var burda "
" bence asıl bu sahtekârın ne işi var senin
yanında "Sesi jungkook'a dinlettim. Minji şekilden şekile girerken, üyeler sinema filmi izliyor gibi bizi izliyordu. Jungkook şok olmuştu.
" yalan bu değil mi minji "
" evet doğru hepsi doğru teyzem beni tehdit etti "
Jungkook aniden terasın parmaklıklarına yumruk attı. O sırada suga minji'nin kolundan tutup, terastan çıkardı ama ardından kook bağırıyordu.
" SENİ BIR DAHA GÖRMEK ISTEMIYORUM "
Demesiyle bende korkmuştum, üyeler de terastan ayrıldığında baş başa kalmıştık.
" şimdi konuşmanın tam zamanı jungkook "
" neyi konuşmanın minji yalan söyledi diye kendini asla haklı çıkarma sen beni 2 yıl önce terk ettin "
" ÖLÜYORDUM !!! "
o kadar yüksek çıkmıştı ki sesim boğazıma ağrı girmişti.
" beynimde tümör vardı eğer benimle evlenirsen ölücek biriyle evlenmeni istemedim gözünün önünde eriyip yok olmak istemedim ben ölüyorum "
Jungkook bir şey diyemiyordu ama gözleri dolmuştu. Benimde öyle aniden gelen baş ağrımla durmuştum. Oracıkta bacaklarım ağrımaya başladı. Şimdi olmaz hayır jungkook bana yaklaşmaya başlamıştı. Gelemiyordum yanına, yapamıyorum, terastan koşarak zorda olsa çıkmıştım. Wc'ye girip, kapıyı hızla kapattım. Burnumda hissettiğim sıvıyla akan kan işte o an zaman durmuştu. Ben ölüyordum, belkide dakikalar var ölmeme ama ona kavuşamamıştım, yine ve yine olmamıştı biz olamamıştık.
Akan kanı durdurmaya çalıştım, uzun uğraşlar sonucu durmuştu, ordan çıkıp, telefonum sürekli çalıyordu. Jungkook arıyordu, suga arıyordu ve jimin, dışarı çıkmamla yağmurun yağdığını gördüm. Yağmurun altından ıslanmaya başlamıştım ama bir el bileğimden tutmuş, elini belime koyup, kendine çekmiş, şemsiyeyle beni koruyordu.
" buldum seni "
" kook gitmeliyim "
" hayır sandra bu sefer gitmene izin vermeyeceğim bundan sonra bütün hayallerimizi gerçekleştireceğiz "
" benim tek bir hayalim var "
Başım çok kötüydü, belimden tutmasa bayılıcaktım. Gözlerim yavaş, yavaş kararmaya başlamıştı ama bir şeyi yapmalıydım.
" neymiş hayalin "
Son kelimelerim, son anım ve bizim sonumuzun bu olmasını asla istemezdim ama olmuştu.
" ölmeden seni öpmeliyim "
Dememle dudaklarına kapılmam bir olmuştu, uyuyan güzeli prensin dudakları uyandırmıştı ya, bizimki öyle olmadı. Prenses son öpücüğünü sundu prense, tüm gücünü, aşkını, kalbini, o öpücükle sonlandırdı ve prenses çamur olmuş pembe elbisesine aldırış etmeden, prensin kollarından ayrılmış, son nefesini öpücüğe vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐥𝐥 𝐎𝐟 𝐌𝐞 ☘︎ 𝒋𝒋𝒌
Fanfickaranlık gökyüzünü aydınlatan deponun penceresindeki ayın ışığı yansıyordu yüzlerine, birbirlerine yakın olmaları ölümlerine sebep olsada kalpleri kenetliyken, bedenleri bıraksada fayda etmemişti bu durumu.... Başlangıç▪︎20.03.2020 Bitiş▪︎26.12.2020...