Pencereden firar eden güneş yüzümü sanki bir vampirmişim gibi eritiyordu. Gözlerimi avuşturup, banyoya paytak, paytak kendimi atmıştım Duşumu alıp, küt kül rengi saçlarıma dalga verdim. Üstüme hoş bir elbise giyip, makyajımı pastel tonlarına özenmiştim.
Giyindiklerim;
Kamera çantamı alıp, küçük beyaz renk gucci çantama telefonum ve kulaklığımı koyup, evden çıkmış, arabama binmiştim. Kendimi düne göre iyi hissediyordum. Suga ile konuşmamı akşama kadar bekleyecektim. Haneul ve min jae evleniyordu ve ben kesinlikle düğüne gitmeliydim. 2 yıl sürsede, jae çıkmak üzereydi. Zaten haneul o içerdeyken bütün herşeyi hazırlamış, Acaba dünden sonra kook nasıl, onu düşünmek yolda durduğum kırmızının, yeşile dönmesini bile unutturuyordu.
ilerimde sağ taraftaki pastaneye çektim arabayı, burdan her kahvaltı yapmayı unuttuğumda, çöreklerimi alır, öyle şirkete geçerdim. Şimdide öyle yapıyordum, karşımdaki orta yaşlı adama gülümseyip, çöreklerimi hazırlamasını bekledim. Aniden çalan telefonumla hemen çantamı açıp, telefona baktım.
" Alo suga "
" şirkete gittim yoktun çabuk olmak istedim konuşmak için "
" bazen geç gidiyorum da şirkete istersen bildiğim bir pastane var oraya gel konuşalım "
" olur "
Telefonu kapatıp, konumu attım ve kenarda duran masaya geçtim. Pastanenin sahibine idol birinin geleceğini ve mekanı kapatmalarını rica ettim.
O sırada sıcak, sıcak çöreklerimi yiyor, kahvemden yudum alıp, telefondan jungkook'la ilgili güncel haberlere bakıyordum. İçeri her zamanki gibi simsiyah bir şekilde giren suga ile tebessüm etmiştim. Maskesini çıkarıp, elini uzattı. Havada kalan elini hemen tutup, oturduk. Sade americano'sunu sipariş etmişti." ilk önce ben konuşmalıyım bence "
jungkook olayını anlatmalıydım acilen, bana buyur der gibi elini uzattığında, gülümseyip, sesimi düzelttim ve özet geçip, anlattım." bu konuyla ilgilenirim sen içini ferah tut " Sıcak bir gülümseme sunmuştu. Ona karşılık bende gülümsedim, kahvesi geldiğinde bir yudum almış, bende ikinci kahvemi içiyordum. Bir süre sessiz kalmıştık, sessizliğimizi onun boğazını temizlemesi bozmuştu.
" jungkook'a anlatmalısın hastalığını, tedavi olucaksın korede ama o ameliyatta ölebilirsin bunu biliyorsun değil mi sandra? "
Dediği şeyle kafamı eğmiştim. İşte bütün modum sorusu sayesinde yerle bir olmuştu.
" biliyorum ama bana inanmazsa ve neyi değiştiricek ki bu minji hamile ve o çok mutlu şuan belkide evlenicek ona bunu söylersem ömrü boyunca vicdan azabı çekice-
Sözümü aniden elimden tutması durdurmuştu. Aynı zamanda akan yaşlarımı siliyordu. Bu min yoongi'nin yapacağı bir hareket değildi, jimin olsa tamam derim ama suga biz onunla hiç konuşmazdık bile,
" minji hamile değil sende biliyorsun ben buraya gelmeden teyzesini hallettim istediği miktarı verdim ve tehdit ettim sadece sesi dinletmek kaldı ve bunu ben değil sen yapıcaksın sandra "
" a-ama "
" sandra anlatıcaksın ve bunu minji'nin yanında dinleticeksin jungkook'a "
Elimi bırakmıştı ve dedikleri karşısında bu sefer ben tuttum elini, dolan gözlerle ona baktım." neden suga neden bana bu kadar yardım ediyorsun " gözlerini kaçırdı, şapkasını kafasına geçirip, maskesini taktı. Elini çekip, firar eden gözyaşımın birini sildi.
" merak etmek istemezsin "
Dedi ve aniden terk etmişti pastaneyi, şok içindeydim, sebebi neydi, gözyaşımı silmesini, bunların, yerimden kalkıp, çöreklerimi tekrar alıp, arabama bindim.
Min yoongi neden sensin jimin değil. Her neyse kardeşinin mutlu olmasını istiyor ve beni de öyle görüyor ondandır zaten başka ne için olabilir ki.
Düşüncelerimi bana seslenen sekreterim ayırmıştı." bts üyesi suga geldiler efendim size bir kutu bırakmış iletmemi istedi... ve bi de şu notu bıraktı "
Notu alıp, teşekkür edip, odama girdim. Karşımda siyah bir kutu duruyordu, not ise başında sadece " ilk önce kutuyu aç ve en son oku " yazıyordu. Kutuyu açmamla hıçkırıklara boğulmam bir olmuştu. Elimi ilk önce yıllar öncesinde herşeyi bitiren, başlatan o gri tişörte geçirdim. Burnuma değen kokusu içime çekmeme sebep oluyordu. Tişörtü kenara koymuş, içinde bulunan kenarı kan olmuş fotoğrafı gördüm.
Bu ilk çekim yaptığımız gün kameramı aniden eline almasıyla çektiği fotoğraftı. Ben bunu sildi kameramdan sanıyordum. Peki bu kan, fotoğrafa bakarken arkasını dönderdim. Tahmin ettiğim gibi yazı vardı.
" kaçırıldığın gece ayağımdan vurulmuştum peşine düşmemem için kan olan elimle yanımda hep taşıdığım fotoğrafına baktım "
Hıçkırıklarımın haddi hesabı yoktu, içine daha derin baktığımda çok güzel bir kamerayla karşılaştım.
Elimdeki sekreterin verdiği notu okudum." sen onu terk ettikten 4 ay sonra bu kutuyu sakladığını anlattı bize ama o zaman önemi kalmadı dedi biz uyuduğumuz gece kutuyu çöpe atmaya gidiyordu peşinden gittiğimde yere çökmüş ağlarken görmüştüm kutuyu çöpün kenarına koymuş kaldırımda hıçkırıklara boğulmuştu o uyumaya gidince kutuyu sakladım ve bugüne denk geldi o kamerayı yeni anılarınızı çekmek için almış ".......
Gözyaşlarıma yenisi eklenirken, bildirim geldi. Telefonumu açıp, mesaja tıkladım. Bu suga'nın kaydettiği sesti, ardından tekrar mesaj attı.
" hangisi senin için daha ağır ölüm mü? Yoksa jungkook'un başkasıyla evlenmesi mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐥𝐥 𝐎𝐟 𝐌𝐞 ☘︎ 𝒋𝒋𝒌
Fanfictionkaranlık gökyüzünü aydınlatan deponun penceresindeki ayın ışığı yansıyordu yüzlerine, birbirlerine yakın olmaları ölümlerine sebep olsada kalpleri kenetliyken, bedenleri bıraksada fayda etmemişti bu durumu.... Başlangıç▪︎20.03.2020 Bitiş▪︎26.12.2020...