Kapıyı kapattıktan sonra bir süre kapının arkasında öylece kalmıştım. İçimde birbirine girmiş hisler bir alev topu gibi gittikçe harlanıyor, tüm bedenimi ele geçiriyordu. Ciddi anlamda bugün üstüme o kadar ağır şeyler bir anda yüklenmişti ki, neye nasıl tepki vereceğimi şaşırmış durumdaydım. Yine de birilerine vereceğim tepkide o kadar kararlıydım. Hışımla arkamı döndüm ve kararlı adımlarla annemlerin sessizce oturduğu odaya doğru ilerledim. İçeriye girer girmez annem ne yapacağımı anlamış gibi aniden ayaklandı. Babamsa oturduğu yerden kımıldamadan bana memnuniyetsiz bakışlar attı.
“Neden yapıyorsunuz ya bunu, çok mu hoşunuza gidiyor acı çektiğimi görmek?” Dediğimde babam dik bakışları üzerime dikti ve sert bir sesle konuştu.
“Ecrin canım burnumda zaten... Zorlama kızım, beni daha fazla zorlama!”
“Öyle mi, baba? Siz bizi yeterince zorladınız ama onu ne yapacağız?”
“Ecrin, odana geç kızım.” Dedi annem baskın bir sesle. Gözlerini kocaman açarak bana bakıyordu. Bu uzatma demekti ama ben de artık susmayacaktım.
“Ya ne Anne ne? Ne yapmaya çalışıyorsunuz siz! Ya sen az önce bana, beni sevdiğim adamdan ayırıp alışırsın dedin ya! Çok mu mutlu olacaktınız biz ayrıldığımız zaman! Amacınız ne sizin? Ne istiyorsunuz benden ne? Halbuki en çok sizin beni anlamanızı beklerdim. Dedem de seni istememiş baba, o günleri ne çabuk unutmuşsun böyle!”
“Hadsizlik yapma, Ecrin yeter!” Diye bağırdı babam aniden ayaklanırken. Bir anda birkaç adım geriye gitmeyi düşündüm ama kendimi dizginleyerek olduğum yerde dururken dik bakışlarım babamın alev alev yanan mavi gözlerindeydi.
“Biz ne yapıyorsak senin için yapıyoruz kendine gel artık! Evet, deden de beni istememişti doğru. Deden bizim yaşımız küçük olduğu için istememişti beni. Biz o herifi sana zarar verdiği için istemiyoruz, Ecrin. İkiniz de ne olduysa inkar ediyorsunuz ama biz o adamın sana ne kadar çok zarar verdiğini görüyoruz. “
“Araf bana zarar vermedi,” dedim sinirle derin bir nefes alırken. “Evet, kötü şeyler yaşadım ama bunların hiçbiri Araf yüzünden olmadı, baba. Bunu anlamamakta ısrar ediyorsunuz ama olan bu.”
“Neyse ne!” Diye bağırdı elini umursamazca havada savururken. “Beni hiç ilgilenmiyor artık ne olduğu. Tamam dedik işte daha neyi uzatıyorsun? Başka bir anne baba olsa ya seni reddetmişti, ya da eve kapatmıştı. Hâlâ bize karşı geliyorsun, dik başlılık yapıyorsun teşekkür edeceğin yere. Senin iyiden iyiye ayarın kaçmış, Ecrin!” Babama şok içinde bakakaldığım da, beni umursamadan tekrar koltuğu oturdu. Annem de babamın yanına yavaşça otururken gözlerini bana dikmişti.
“Tamam, Ecrin. Baban haklı, uzatma artık. Bizi ikinci kez terk ettin bugün. Buna rağmen biz tek kelime etmeden seni kabul ederken sen nasıl olur da bize cephe alırsın? O adam senin beynini öylesine yıkamış ki, hiçbir şeyi göremez hâle gelmişsin kızım sen. Bambaşka bir insan olup çıkmışsın.” Annemin kelimeleri ateşten çıkıp etrafa saçılan kıvılcımlar gibiydi. Canımı fazlasıyla yakıyordu ve beni savunmasız bırakıyordu. Ne diyeceğimi bilemedim ilk birkaç dakika. Odaya kalın bir buğu gibi çöken sessizlik bize nefes alacak alan bırakmamış gibiydi.
“Ben sizi anlıyorum, sizin bana tanıdığınız şansların yeterince farkındayım zaten.” Dedim az öncekine nazaran kısık çıkıyordu. “Yine de sizin de bizi anlamanızı beklerdim. Evet çokça hatalar yaptım. Aylarca sizden ayrı kaldım ama zaten bunu bilerek yapmadığımı, bile isteye sizden kaçmadığımı, sizden ayrı kalmamın sebebinin Araf olmadığını size defalarca söyledim. Bunun için defalarca özür diledim. Yine de ne olursa olsun bu benim hayatım. Benim hayatım sizin şekil verebileceğini bir şey değil. Araf'ı seviyorum, ondan vazgeçmeyeceğim. Sizden istediğim bizi anlamanız ve en azından beni hatırıma ona iyi davranmanız. Her şeyi unutup onu bağrınıza basmanızı elbette beklemiyorum ama en azından iyi davranın, aramıza duvar örmeye çalışmayın. “ Annemle babam bir süre sessiz kaldı. İkisi de bana bakmıyordu. Bense gözlerimi onlardan çekmeden inatla cevap bekliyordum. En sonunda annem yavaşça kafasını sallayarak onay verdi. Ondan birkaç saniye sonra babam dudaklarını araladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ KALBİNE HAPSET: HEDİYE
RomanceBu hikâyeye başlamadan önce "Gece" serisini okumanız gerekir aksi hâlde anlayamazsınız. ✴ "Gece," diye fısıldadım çatallı bir sesle. Sesime sinen yorgunluk kulak tırmalıyordu. "Gece ne kadar güzel, değil mi?" Aniden güçlü kolları bedenimi okşadı v...