"Bu akşam kazanan açıklanacak ve siz gelmiyorsunuz öyle mi?"
Çöp toplama organizasyonunun son günündeydik. -neredeyse 1hafta sürmüştü- Bugün çöp toplama olayı yoktu, şimdiye dek en çok çöp toplayan kişi belirlenecekti akşamaysa bu kişi açıklanacak ve ödül verilecekti. O yüzden uzun zamandır ilk defa öğlen saat 1'de kalktım. Şimdiyse Min Hee ve Seon Ok ödül sonrasındaki partiye gelmeyeceklerini söylüyorlardı.
"Partiye katılmayı bile hak etmiyoruz aslında." Min Hee tırnaklarına oje sürüyordu.
"Aynen öyle. Çok gitmek istemiyorum." Seon Ok da kırmızı saçlarını tarıyordu. Kırmızı, yüzüne bir canlılık getirmişti.
"Açık büfe olabilir ama" Kullanabileceğim tek koz yemek yemekle alakalıydı. "Somon, mozarella peynirili aparatifler belki de kızarmış tavuk! Bunları kaçırmak mı istiyorsunuz victory takımı?"
"Chae ciddiyim. Gerçekten hiç gidesim yok. Ödülün ne olduğunu bize yazarsın olur mu?"
İkisi de ısrarlarımdan bıkmış görünürken son kez sordum. "Tüm gün odada mı kalacaksınız?"
"Öyle gözüküyor."
*
"Demek odaya kapandılar?"
"Aynen öyle."
Jungkook'la otelin büfesinde oturuyorduk. Bugün çöp toplama yoktu sadece partileyecektik. Yani benim dışımdaki herkes. Sabahki olay moralimi bozmuştu, somurtmaktan kendimi alamıyordum.
Jungkookla son birkaç haftadır en yakın arkadaşlarım dediğim insanlarla geçirdiğimden daha fazla vakit geçirmiştim ve bu artık bir şeyleri sorgulamama sebep oluyordu. Rahatsız hissediyordum.
"Arkadaşlarının ödül kazanacak olması onları hiç heyecanlandırmıyor mu?" Diye sordu yumuşak bir tonla.
"Sanırım, hayır..." Sanırım, hayır. Bu cevabı vermiş olmak beni gerçekten üzmüştü.
Daha fazla konuşmak istemiyordum. Aslında konuşmak istiyordum ama "arkadaşlarım" hakkında değil."Onlarla mutlu musun gerçekten?" Sorusunun ardından bir süre öylece tırnaklarımla oynadım, duymayı beklediğim ama bir türlü kendimi inandıramadığım o soru. Onlarla mutlu muyum?
"Yani, sanırım." Yine aynı tür cevap! Kendimden neden emin olamıyorum. Neden direkt evet diyemiyorum?
Jungkook gözlerindeki naif ifadeyle bana bakıyordu. Öylece. Neden bakıyorsun diye sormamdan endişe etmeden. Bu halini birazcık tavşana benzetmekten kendimi alamadım, ona bakmak nedensizce rahatlamamı sağlıyordu.
Kıkırdadım. "Ne oldu?"
"Sadece.. hislerini saklayamıyorsun Rosé. Bence bu güzel bir şey." Hala göz temasını kesmemişti. Ama bu sefer dudaklarında çok tatlı bir tebessüm vardı. "İnsanlara karşı oyunculuk yapmak zorunda kalmıyorsun. Böylece onlar da seni tamamıyla göz ardı edemiyor. Bu öyle güzel bir şey ki."
Dediklerini tam anlamıyla kavrayamamıştım. Bu gece uyurken beynimi meşgul edecek olan konuşmanın şu anda süregelen konuşma olacağı bariz belliydi. "Ah, her neyse artık kazanan açıklanacak sanırım. Sahile gidelim mi?"
*
"Evet gençler, öncelikle bu organizasyona katıldığınız için ne kadar mutlu olduğumu bilmenizi isterim." Profesör Yoon en çok çöp toplayan kişi ya da takıma ödülü vermeden önce konuşma yapıyordu. "Yalnızca bir kazanan olacak biliyorsunuz. Ama merak etmeyin kazanamayan diğer herkes için akşamın sonunda büyük bir partı var!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ukiyo ✘ rosékook
FanfictionJeon Jungkook unutamadığı ilk aşkı Roseanne'i, yıllar sonra gittiği üniversitede görünce beyninden vurulmuşa döner. Ancak Roseanne onu pek de hatırlıyor gibi görünmüyordur. Böylece Jungkook, Roseanne'e kendini hatırlatmaya karar verir. "Seul'den Par...