"Taehyunglarla buluşmak mı istiyorsun?"
Seon Ok'la geçen günkü konuşmamın ardından, bir an önce Min Hee ile görüşmem gerekiyordu. Fransa'ya geliyordu ve bana haber vermiyordu! Burada birlikte kalabilirdik fakat o Taehyungları tercih etmişti. En son Seon Ok için onlarla takıldığını söylemişti şimdiyse Seon Ok'un olmadığı yerde Taehyung ve arkadaşlarıyla beraberdi. Evet, onu ben arayabilirdim ama rehberinde numaram bile yoktu!
"Bugün daha iyisin değil mi?" Jungkook'un sorusunun ardından gülümsedim.
"O tavuklar muhteşemdi! Baştan aşağı yenilendim. Onlarla buluşmaya hazırım!" Aslında tek derdim Min Hee'yle konuşmaktı.
Lisa, Jungkook ve ben lobide oturuyorduk. Neredeyse sürekli burada oturup konuşuyorduk. Gerçekten çok keyifliydi. Lisa muhteşem bir insandı. Seon Ok ve Min Hee'den sonra ilk kez kendimi birine bu kadar yakın hissediyordum.
"Taehyung, Lisa ile tanışmak istiyor sanırım." Jungkook gülerek bir bana bir de Lisa'ya baktı..İkimiz de gülümsedik. Lisa'nın da bizimle gelmesi mükemmel olurdu.
"Lisa da bizimle geliyor zaten. Değil mi Lisa?"
"Öyle mi?" Gözlerini kocaman açmıştı. "Tamam o zaman birkaç saatliğine ayrılsam sorun çıkmaz sanırım."
*
Buluşacağımız kafeye doğru ilerlerken nedensizce çok heyecanlıydım. Kalp atışlarım kulaklarımda yankılanıyordu.
"Rosé iyi misin?" Jungkook dönüp bana baktı. İkisinin baya arkasında kaldığımı bu sayede anladım.
"İyiyim sorun yok." Koşarak onlara yetişip Lisa'nın koluna girdim ve gülümsedim.
Kafeye ulaştığımız an rahatlamıştım. Geliş yolunda olanlar hiç yaşanmamış gibiydi. İçeri girdik Taehyung'lar henüz gelmemişti. Hepimizin sığabileceği geniş bir masaya geçtik.
"Geç kaldıklarına inanamıyorum." Jungkook telefonunu kontrol edip duruyordu. Derken kapıdaki kalabalık gözüme çarptı. Gelmişlerdi.
"Herkese selam!" Hoseok içeri büyük bir heyecanla girdi.
Jimin, Seokjin, Soobin hepsi tek tek içeri girdi ve yanımıza oturdular. Onları görmeyeli çok bir zaman olmamasına rağmen uzun süredir görüşmüyormuş gibi hissetmiştim.
Henüz Taehyung ve Min Hee gelmemişti. Ne halt ediyorlardı ki?
"Bonjour!" Taehyung'un sesini duymamla kafamı kapıya doğru çevirdim. Gelmişlerdi, Min Hee hemen arkasında duruyordu. Ve sanırsam Taehyung ile el eleydi?
"Naber fıstıklar?" Cidden el elelerdi. Büyük bir şok içindeydim. Min Hee ve Taehyung ne ara çıkmaya başlamışlardı, aralarında ne gelişmişti hiçbir fikrim yoktu. Min Hee'nin bu hareketinden Seon Ok'un haberi olup olmadığını merak ediyordum.
İkisi de masaya geldikten sonra Min Hee ile göz göze gelmemiz çok uzun sürmedi. Tam karşıma oturdu; hiçbir şey olmamış gibi bana gülümsüyordu, gözlerini dahi kaçırmamıştı.
"Nasılsın Chae?"
Nasıl mıyım? Cidden bunu soruyor muydu? İnanılır gibi değildi.
"Açıkçası şaşkınım Minnie, sen ve Taehyung ne ara..."
Min Hee'nin umursamaz gülümsemesi üzerine Taehyung cevabı suratıma tokat gibi yapıştırdı. "Çöp toplama organizasyonundan beri! Resmen ruh eşimi bulmuş gibiyim." Min Hee'ye yaklaştı ve onu öptü. Neler olduğunu anlayamıyordum. Burada bir ihanet senaryosu mu dönüyordu yani?
Jungkook ve Lisa, Min Hee içeri girdiğinden beri bana bakıyorlardı. Ben de onlara bakıyordum. Şu anki şaşkınlığımı hiçbir şey tarif edemezdi.
"Sen de Lisa olmalısın?" Taehyung koluni Min Hee'nin omzuna attı. "Gerçekte daha da iyisin.".Hoseok ve Seokjin birbirlerine bakıp gülümsediler. Neden böyle bir şey yaptıklarını anlamamıştım. Jimin ise Taehyung'un kulağına bir şeyler fısıldadı. Kafedeki gürültüden ne olduğunu duyamadım gerçi duymak da istemezdim.
Lisa yüzüne zoraki bi gülümseme kondurdu. "Sizi tanıyor muyum?"
Soobin bir kahkaha patlattı. "Nasıl tanımazsın. Neredeyse Instagram fenomeni."
"Ben gerçek dünyadaki 'fenomenlerle' ilgileniyorum kusura bakma olur mu Taeyong?"
Taehyung suratını astı. "Taehyung."
"Çok pardon!" Dedi Lisa 32 diş sırıtırken.
Bu kız gerçekten bir harikaydı."Koreli misin?" Min Hee'nin sorusu karşısında ciddileşti. Min Hee'den Lisa'ya bahsetmiştim ama hatırlıyor muydu bilmiyordum.
"Aslen Taylandlıyım. 5 yıl Kore'de yaşadım ve Korece dersleri aldım." Masaya doğru eğildi. "Akıcı konuşuyorum değil mi?"
"Ana dilin gibi konuşuyorsun!" Dedi Seokjin telefonunu kontrol ederken. "Seni Koreli sanmıştım."
Bu ve bunun gibi iltifatların ardından herkes bir şeyler hakkında konuşmaya devam etti. Min Hee benim de orada bulunmama, en yakın arkadaşının sevdiği çocuklar çıkıyor olmasına rağmen oldukça rahattı ve bu beni deli ediyordu. Kendine göre sebepleri olsa bile durumu bizimle paylaşabilirdi.
Ben bu düşünceler içinde kaybolmuşken Min Hee'nin lavaboya gitmek için masadan kalktığını fark ettim. Benim de onun peşine düşmem çok uzun sürmemişti. Bu mesela halledilmeliydi, hem de bir an önce.
xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ukiyo ✘ rosékook
FanfikceJeon Jungkook unutamadığı ilk aşkı Roseanne'i, yıllar sonra gittiği üniversitede görünce beyninden vurulmuşa döner. Ancak Roseanne onu pek de hatırlıyor gibi görünmüyordur. Böylece Jungkook, Roseanne'e kendini hatırlatmaya karar verir. "Seul'den Par...