"Cidden bu güzel günü evde mi geçireceksin? Hem de Fransa'da?"
"Lisa, hiç tadım yok. Neden bilmiyorum ama..." gelip yanıma oturdu. Galiba yalanlarım gerçek oluyordu.
"Ne yapmalıyız biliyor musun?" Kolunu omzuma atmıştı. Anaç bir yapısı vardı ve bu hoşuma gidiyordu.
"Hani geçen gün bir kafeye gitmiştik ve sen çok sevmiştin?"Aklıma kafede gördüğüm tüm o güzel görüntüler gelmişti. Lisa nereden bahsetmesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
"Ama işin için sıkıntı olmaz mı?"
"Yok daha neler. Sen hiç endişe etme!" Ceketini üstüne geçirdi. Kombinini gerçekten çok sevmiştim. Şık ve kadınsıydı. "Neredeyse akşam olacak, çabuk olsak iyi olur."
Ben de üzerime iyi bir şeyler giydim ve kafeye doğru yola koyulduk. Paris'i gerçekten çok sevmiştim. Kendine has bir dokusu vardı. Yıllar önce yapılmış binaların bugüne dek ayakta sapasağlam durması nefesimi kesiyordu. Ama bir yandan da Kore'yi, evimi, arkadaşlarımı ve ailemi özlüyordum.
Ben bu düşünceler içinde 360 derece bakarak ilerlerken Lisa aniden durdu. "Dünyadan Rosé'ye!? Geldik."
Kafeden içeri girmemizle geçen seferki gibi baskın bir ekmek kokusu ciğerlerimi doldurdu. Dünyada en sevdiğim kokular arasında taze ekmek kokusu ilk üçe rahatça girerdi.
"Ne tarafa oturalım?" Lisa'nın cümlesiyle kendime geldim. Kafe insanı hipnotize ediyordu.
En sonunda cam kenarında güzel bir masaya oturduk. Bu sefer ağır şeyler yemeyecektik. İkimiz de güzel bir kahve söyledik. Çok fazla kahve içmeyi sevmesem de kahvenin tadı su götürmez bir şekilde enfesti.
"E, Rosé anlat bakalım. Neden modun düşük?"
"Modum mu?" Kahveyi karıştırıyordum. Karıştırılacak pek bir şeyi de yoktu halbuki. "İyi hissetmiyorum sadece."
Bunu söylerken ona bakıp gülümsedim. Beni mızmız bir kız gibi düşünmesi isteyeceğim son şey olurdu.
"Jungkook yüzünden mi? Bugüne plan mı yapmıştınız?"
Tam da 12'den vurmuştu. Söyledikleri kulağa çok çocukça geliyordu fakaf haklıydı. Her ne kadar kabul etmek istemesem de gerçekten üzgündüm. Ama üzgün olmamalıydım. Jungkook benim değildi. 7 gün 24 saat benimle olma gibi bir zorunluluğu yoktu. Ama yine de içimdeki duygulara engel olamıyordum.
"Rosé?"
"Efendim?"
Yine dalmıştım.
"Sebebi Jungkook mu?"
"Bilmiyorum, sanırım... Bugün Louvre Müzesine gidecektik.."
"Anlıyorum..." Lisa arkasına yaslandı ve gerçekten güzel bir şekilde gülümsüyordu. "Aslında böyle hissetmek istemiyorsun değil mi?"
"Ne hissettiğimi bilmiyorum Lisa..." ellerimi başıma koyup masaya yaslandım. "Doğrusunu istersen Louvre Müzesine seninle gidebilirim, tek de gidebilirim. Ama nedensizce onunla gitmek istiyorum ve buna engel olamıyorum. Sadece bu da değil; hep onunla konuşmak istiyorum, onu dinlemek istiyorum, en basitinden onunla vakit geçirmek istiyorum. Arkadaşlık... böyle bir şey mi? Bencillik yapmıyorum da ne yapıyorum tanrı aşkına... Ben böyle biri değilim sana yemin ederim."
"Peki, bunun arkadaşlık olduğuna neden bu kadar eminsin?"
"Bu durum çok utanç verici!" Yanaklarım alev alev yanıyordu.
Yumuşacık ses tonuyla "Rosé, bu bencillik değil." Dedi. "Ancak şunu bilmelisin ki arkadaşlık da değil. Hislerine dürüst olma zamanın çoktan gelmiş bile tatlım."
Acilen konunun değişmesini istiyordum çünkü her geçen dakika kalp sağlığımı olumsuz yönde etkiliyordu.
"Fotoğrafını çekmeme ne dersin?"
*
yourhope:
Dünyada iki tip insan vardır bkz.⬆️
fotoğraftaki yakışıklılar: @/taehyung9531 @/97kookie578 Beğeni 89 Yorum
1 saat önce
Yorumlar:
wwhndsm: JK sen gelmeseydin ya ne bu ruhsuzluk?
+mochijimi: katılıyorum
+taehyung9531: Ne kadar tatlıyım değil mi ama? ><
+wwhndsm: Ne demezsin!soobinn_: Tae ne çok güldün yha
+imyohee: Değil mi ama? 💕
+taehyung9531: Sen güldürdün güzelim.
+yourhope: karşim yavaşfake444: Ne yaptınız bebeğime? 😡
+fake888: Hangisi o? 😡
+fake444: Kookie'm.
+fake888: Eh iyi o zaman🤹🏻♀️
+fake777: Tae benim yalnız.
+fake888: Ne diyorsun kızım sen?
+taehyung9531: Şişt kızlar sakin..
+wwhndsm: vay ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ukiyo ✘ rosékook
FanfictionJeon Jungkook unutamadığı ilk aşkı Roseanne'i, yıllar sonra gittiği üniversitede görünce beyninden vurulmuşa döner. Ancak Roseanne onu pek de hatırlıyor gibi görünmüyordur. Böylece Jungkook, Roseanne'e kendini hatırlatmaya karar verir. "Seul'den Par...