×Bölümü medyadaki şarkıyla
okumanız tavsiye edilir.not; ee, sevgili okurlarım
nasılsınız? kitapla ilgili yorumlarınızı
bekliyorum keyifli okumalar!💫Kahvaltımı yapar yapamaz Jungkook'la buluşup çöp toplamaya giriştim. Dün gece Seon Ok'un söylediği şeylerden haberdar olup olmadığını merak ediyordum. "Taehyunglar iyi çöp topluyor mu bari?" Diye sordum çalışmaya devam ederken.
"Dün otelde baya rahatlardı." Jungkook elindeki pet şişeleri torbaya dolduruyordu. "Sanki çoktan kazanmış gibi."
"Anladım." Kızların söylediklerinden haberi olmadığını düşündüm. Belki de haberi olsun istemiyordum.
Nasıl kocaman araziyse gez gez bir türlü bitmiyordu. Koca bir yaz sezonunun ardından baya çöp birikmişti ve bir Allah'ın kulu da -bizim dışımızda- şu çöplere bir el atayım dememişti. Gerçekten çok acı bir durumdu. Ancak dolaylı olarak düşününce bu acı durumun üstesinden Jungkook'la geliyor olmak o kadar da kötü değildi.
"Ödülün ne olduğunu merak ediyor musun?" Jungkook'un sorusuyla düşüncelerimden sıyrıldım.
"Hiçbir fikrim yok." Elimdeki torbayı yere bıraktım. Çok çöp toplamıştım ve baya bir ağırlaşmıştı. ;) "Çok büyük bir şey olacağını sanmıyorum. Bedava barbekü falan olabilir." Barbekü diyince yemek yemeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım. Yemek yemek huzur veriyordu.
"Evet, olabilir. Ama bence daha büyük bir ödül var." Gülümsedi. "Onların takımında çöp toplamadığım için benden gizli sinsice diyalogları olmuyor değil. Normalde böyle hırslı değiller. Ödülü biliyorlar ve baya büyük bir şey bence."
"Demek öyle diyorsun..."
Jungkook'un dediği şeyler oldukça ilginçti. Ödülü nereden öğrenebilirlerdi ki? Telekinezi yapabilecek yetenekleri olduğunu da düşünmüyordum. Aklıma ödülü öğrenebilmeleri için hiçbir ihtimal gelmiyordu.
Bunun haricinde Taehyung'ların da takım oluşturmasına şaşırmış değildim ama neden ta çöp toplama işinin en başından bir takıma katılmadığımı anlamıyordum.
"Bizim dışımızda da takım olanlar var o zaman?" Aniden sorduğum soruyla kendimi şaşırtmıştım. Bazen düşüncelerim esnasında birdenbire soru sorup unutuyordum. Bu çok sık oluyordu.
Gün boyunca sadece çöp topladık. Öğle yemeği haricinde mola vermedik ve neredeyse 35 kiloya yakın çöp topladık. Daha önce böyle bir organizasyona katılmadığım için topladığımız çöp miktarının bizi kazanan yapıp yapamayacağını bilemiyordum. Ama umarım yapardı.
"Nedensizce yemek yemeği bu kadar sevmen çok tatlı geliyor," Dedi Jungkook ben düşüncelerimde kaybolmuşken. "Eski günleri hatırlıyorum..."
Bir anlığına işimi bırakıp ona döndüm, sanki hiçbir şey dememişçesine çöp poşetlerini bağlıyordu.
"Jungkook, üzgünüm. Aslında yalan söyledim. Seni gerçekten hatırlayamıyorum kusura bakma olur mu? Avustralya'da ve Kore'de o kadar fazla arkadaşım oldu ki..." bir çırpıda söylediğim onca şey içimi rahatlatmıştı. Bunu ona söylemeyi her şeyden çok istiyordum çünkü, yalanları hak etmiyordu.
Gülümsedi. "Sorun değil, pek yakın değildik."
*
"Ne kadar çöp topladınız?"
Bugün çok çabuk geçmişti, ne ara akşam olduğunu ve odamıza çekildiğimizi anlayamamıştım bile.
"Ben pek bir şey toplayamadım ya." Min Hee avokadolu maskesini yüzüne sürüyordu. "Taehyung ve arkadaşı Seokjin -onu tanıyor musun bilmiyorum- tüm çöpleri kapıyorlar. Biz de onlarla aynı gruptayız ya hani."
"Gerçekten öyle! Onu biraz yakından tanıyınca çok yorucu biri olduğunu fark ettim." Seon Ok herkesi şaşırtacak şeyler söylüyordu.
"Kimi? Taehyung'u mu?" Cümlemi bitirir bitirmez Min Hee başladı.
"Ciddi olamazsın! Bunca zaman tüm o zoraki gülümsemelerim yersiz miydi?" Min Hee avokado karışımı yaptığı kaseyi masaya bıraktı. "Ah tanrım. Ne zamandan beri böyle düşünüyorsun?"
"Çok değil." Dedi Seon Ok kırılgan bir ifadeyle, kollarını dizlerine sardı. "Bugünden itibaren."
"Yoksa karakterini mi sevmedin?" Sorumla beraber Seon Ok kendini yatağa bıraktı.
"Tam olarak sevmedim denemez ama onun yanında rahat hissetmiyorum. Ya da mutlu olmuyorum." Sesi değişmişti. "Öyle olmam gerekmez mi?"
"Evet. Öyle olman gerekir." Min Hee'nin sesi yumuşamıştı.
"Sanırım benim aşk sandığım şey sadece hayranlıktı."
Seon Ok'un şu an söyledikleri büyük bir cesaret ve özeleştiri gerektirirdi. Birine karşı uzun süreli hissedilen duyguların aşk sanılması ve sonra türlü durumlarla bu konuda yanılmak herkesin kaldırabileceği türden bir şey değildi. Kaldırabilinse bile bunu başka insanlarla paylaşmak oldukça zor olmalıydı. Ama biz onun için herhangi başka insan değildik.
"Bunları söylemen gurur verici Seon Ok." Onun yanına uzandım. "Ciddiyim. Ben bu kadar rahat açıklayabilir miydim bilmiyorum."
Min Hee de Seon Ok'un diğer tarafına uzandı. "Seon Ok, inanır mısın onlarla takılmayı hiç sevmiyordum. Sırf senin içindi."
Seon Ok gülümsedi ve yataktan doğruldu. "Ben bir duş alacağım. Siz yatın olur mu?"
Saate baktım. Konuşma konuşmayı açmış saat baya geç olmuştu. Annem bu kadar geç saatte duş almama hiç izin vermezdi çünkü hasta olacağımı düşünürdü. Şimdi ben de aynısını düşünüp Seon Ok için endişeleniyordum. Yarın hava çok sıcak olmayacaktı. Sonra belki de yalnız kalmak istiyordur diye düşündüm ve ses çıkarmadan yatağıma girdim. Yatağına girmesiyle Min Hee'nin uykuya dalması bir olmuştu. Son zamanlarda uykucu olup çıkmıştı. Herkesten önce uykuya dalıyor ve en son kalkıyordu. -alarm kurmazsa tabii ki-
Uyuyamıyordum. Aklımda Jungkook'la konuşmamız geliyor ve nedensizce kötü hissediyordum. Ancak bu kadar çok insanla tanışmam benim suçum değildi ki! Ah tanrım... galiba vicdan azabı beni bu gece uyutmayacaktı. Belki de duştan gelen su sesi uyumama yardımcı olabilirdi, dikkatimi tamamıyla su sesine verdim. Arada sırada kendini hissettiren hıçkırığa benzer sesleri yavaşça anlamaya çalıştığımda Seon Ok'un ağladığını fark etmem çok zor olmamıştı.
xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ukiyo ✘ rosékook
FanfictionJeon Jungkook unutamadığı ilk aşkı Roseanne'i, yıllar sonra gittiği üniversitede görünce beyninden vurulmuşa döner. Ancak Roseanne onu pek de hatırlıyor gibi görünmüyordur. Böylece Jungkook, Roseanne'e kendini hatırlatmaya karar verir. "Seul'den Par...