×Bölümü medyadaki şarkıyla
okumanız tavsiye edilir :3"Ben Rosé, arkadaşım Jungkook." Dedim büyük bir heyecanla. Fransa'da ilk kez biriyle tanışıyorduk, nedensizce ilginç hissettirmişti.
"Ben de Lisa..." Lobiye inmiştik. Korece konuşabilen, aslen Taylandlı olan ve 'multilanguage' olduğunu öğrendiğimiz Lisa mesaisi bittiği için bizi bu akşam güzel bir yere götürecekti.
"Sizi gerçekten güzel yerlere götüreceğim ve aşık olacaksınız."
Tek dediği buydu ve ben çoktan aşık olmuştum.
"Burası Paris'in ünlü restoranlarından biri değil. Ama çok sempatik bir yer. Ayrıca yemekleri de muhteşem. Paris'e ilk geldiğim zamanlar buraya çok sık gelirdim."
Bizi gerçekten mükemmel bir yere getirmişti. Dışarıdan bakılınca güzel ışıklandırmalara sahip basit bir kafe gibi gözüküyordu fakat içeri girdiğimiz anda atmosfer beni etkisi altına almıştı.
"Şuraya oturalım mı?"
Hemen caddeye bakan pencerenin yanında küçük bir masaya oturduk. Dışarısı gibi içerisi de çok güzel ışıklandırmalara sahipti. Belki de benim şansıma arkaplanda en sevdiğim animasyon filmlerinden Ratatouille'un müziği 'Le Festin' çalıyordu. Resmen mest olmuştum. İçki dahi içmeden sarhoş olmak böyle olsa gerekti. Ayrıca öyle güzel bir koku vardı ki... Tütsü gibi, aynı zamanda hafifçe yeni pişmiş ekmek kokusu... Kafeyle ilgili her şey beni etkisi altına almıştı.
"Demek 5 yıl Kore'de yaşadın?" Jungkook'un sesi büyülü ortamı inceleme aşamamı bir süreliğine engelledi. "Sormamda sakınca yoksa neden Kore?"
"Tayland'daki idol seçmelerini kazandığım için Kore'de 5 yıl boyunca stajyerlik yaptım. Orada çok yoğun bir şekilde Korece dersleri alıyordum."
Lisa beni gerçekten çok etkilemişti. İngilizce de dahil neredeyse 4 dil biliyordu. Bir süre stajyerlik yapmış olmasına bakılırsa yetenekliydi ve şimdiyse tamamıyla bambaşka bir ülkede Paris gibi bir şehirde pansiyonda çalışıp hayatını kazanıyordu.
"Neden devam etmedin?"
Jungkook'un konuşmayı benim yerime sürdürmesinden memnundum çünkü ben de gerçekten merak etmiştim."Bir şeyler yolunda gitmedi işte..." kâküllerini düzeltti. "Şu an burada sizinle birlikteyim mesela? Korece konuşan insanlar olarak dünyanın bambaşka bir tarafındayız."
"Haklısın..." söylediği her şeye katılıyordum. "Peki nerede yaşıyorsun?"
"Pansiyonda." Şaşırmıştım. Pansiyonda eğer kendisine aitse bu kız idolüm olabilirdi. Pansiyonun sahibi olmasa da olurdu "Orada bazı işlere bakıyorum; temizlik, resepsiyon gibi ve karşılığında pansiyonda ücretsiz kalıyorum."
"Ah, çok mantıklı." Jungkook yeniden bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki bir garson hemen yanımızda belirdi. Asla ama asla anlayamadığım bir şeyler söyledi Lisa da ona bir şeyler söyleyince yanımızdan uzaklaştı.
"Siparişiniz var mı, diye sordu. Şimdi vereceğiz dedim." Yurtdışındaysanız ve oranın dilini konuşan biri yanınızdaysa nasıl da rahat hissediyordunuz! Bu muhteşem bir şeydi. "Ne alacaksınız?"
"Hemen bir bakalım."
Masanın hemen yanındaki menüleri elimize alıp inceledik. Ratatuille yazısını görür görmez ne alacağıma karar vermiştim zaten. Menünün üst tarafında duran parmaklar ve menünün aşağı indirilmesiyle yaşadığım dejavuyu tarif etmem imkansızdı.
"Baget alıyoruz sanırım." Jungkook gözlerini bana dikmişti ve gülümsüyordu. Yanağındaki gamzeleri rahatlıkla görebiliyordum.
"Baget dışında her şey olur." Jungkook dediğim şeye kıkırdadı. Lisa ise baya Fransız kalmıştı -keke-
"Ben Ratatuille alacağım." Menüde görür görmez gözlerimden kalpler çıkmıştı bile önümde gerçeğini gördüğüm zaman neler hissedeceğimi tahmin bile edemiyordum "Yanına da beyaz şarap!"
"Pekala... Sanırım Jungkook baget alıyor." Lisa bagetin böyle güzel bir mekanda yanlış seçim olacağını biliyordu, gülümsemesinden bile okunabilirdi. "Emin misin?"
"Evet, emin misin Jungkook?"
İkimizin de yüzüne bakıp güldü. "Tabii ki hayır, um şundan alacağım..." uzunca bir süre menüde göz gezdirdi ve sonunda birini seçti.
PotAuFeu..?""Güzel seçim. Ben de bir salata alacağım." Garsonu çağırıp siparişi verdik. Bir yarım saat içinde tüm siparişlerimiz masaya gelmişti.
Hepsi öyle enfes gözüküyordu ki Lisa ve Jungkook'un yiyeceklerini de yemek istiyordum. Ama eğer geçen seferki gibi mide fesatı geçirmek istemiyorsam kendime hakim olmalıydım.
Her şeyin ardından hesabımızı ödeyip dışarı çıktık. Yemek öyle güzeldi ki... Fransız mutfağı çoktan 10 puanı kapmıştı bile.
Kafenin kapısından çıkarken Lisa turizmci edasıyla gülümsüyordu. "Evet gençler şimdi Eyfel Kulesini görmeye gidelim!"
xoxo
not: bunu en başa yazmam lazımdı ama her neyse zmxmzmmx
ratatouille en sevdiğim animasyon filmlerinden biridir ve medyadaki şarkıya bayılıyorum! insanı nedensizce huzurlu hissettiriyor. inşallah bölümü onunla okumuşsunuzdur diyeyim bari :D
iyi okumalar 💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ukiyo ✘ rosékook
FanfictionJeon Jungkook unutamadığı ilk aşkı Roseanne'i, yıllar sonra gittiği üniversitede görünce beyninden vurulmuşa döner. Ancak Roseanne onu pek de hatırlıyor gibi görünmüyordur. Böylece Jungkook, Roseanne'e kendini hatırlatmaya karar verir. "Seul'den Par...