Firat
Duvarlar bile üstüme üstüme geliyordu. Melih gerçekten bunu yapacak mıydı sorusu beni delirtiyordu. Benden, bizden utanıyor muydu? Aşkımız onun için gizlenmesi ve yalan söylenmesi gereken bir şey miydi? Sevgilim diye kimi tanıştırcaktı?
Çisem yanımızdan ayrıldığından beri bu sorular kafamda dönüp duruyor. Cihanın odasında bacaklarımı kendime çekmiş halde kıvrılıp boş boş duvara bakıyordum.
Kapı tıklaması sonrası Cihanın "yemek hazır. Annem sofraya bekliyor. İtiraz istemiyormuş" sesi ile irkilerek kendime geldim.
Cihana ve yaşadıklarına çok saygı duyuyorum. 4/4luk evlat benim gözümde oydu. Aslında arkadaşlığımızın daha da gelişmemesinin sebebi Cihanın kendini koruma çabasıydı. Anladığım kadarıyla kimseyi kendine yaklaştırmayarak acı çekmemeyi garantiliyordu.
"Fatma teyzem çağırır da gelmez miyim?" diyerek sahte bir gülücük ile ayağa kalktım.
Kemoterapi yüzünden dökülen saçlarını bandana ile kapatmıştı. Ama hala çok güzel kadındı.
Yüzeysel bir muhabbet dönüyordu. Dinlemek ve eşlik etmek için elimden geleni yapıyordum. Çünkü geldiğim de tereddüt dahi etmeden bana kapılarını açmışlardı.
"Cihan çöpün oraya bir kap su ile kedi için yiyecek bir şeyler koy. Yazık bu gün çöpleri karıştırıyordu" diyen Fatma teyzeden sonra Cihan saçma bir kahkaha attı.
Ikimiz de neye gülüyor diye açıklama yapmasını beklerken o gülmesini durduramıyordu.
"anne bence o kediyi çok göreceğiz bundan sonra. Gelecek sefer eve davet ederiz" diyip yeniden kıkırdayarak gülmeye başladı.
Ben Fatma teyzeye 'ne diyor bu deli?' bakışı atarken oda 'gelmişler buna elleme' bakışı gönderdi. Yani bence o bakışın başka anlamı olamazdı.
Cihanın gülmeleri ve neşeli konuşma beni biraz kendime getirdi. Kendi kendime sorgulamak yerine sorunu Melih ile konuşmam gerektiği düşünerek telefonumu açıp "yarın görüşelim" diye mesaj attım.
Anında cevap vererek "tamam" dedi. Bizimkilerin arama ve mesajlarını es geçerek odaya gidip yatıp uyudum.
Sabah sakin ve gergin bir kahvaltı ettim. Öğlen buluştuğumuzda konuşacaklarımı kafam da döndürüp duruyordum. Melihi çok seviyordum. Lakin ailemden sonra birinin hayatın da daha utanç duyulacak, ikinci olana atılacak biri olmayı kabullenemezdim. O birileri ile evcilik oynarken ben onu bekleyemezdim.
Benim için aileme açıklamak ve onları kaybedecek olmak önemli değildi. Ama Melih için önemli olduğunu biliyordum. Mükemmel bir aileye sahipti ve bu yüzden onları kaybedecek şeylerden kaçınması normaldi. Lakin..
Ayakkabılarımı bağlayarak Cihana çıkıyorum diye sesleniyordum ki Cihan elinde telefon ile telaşlı bir şekilde önümde durdu. Dudaklarından sadece "Batu" sesi çıktı.
Cihanı arayacak kadar önemli ne olduğu düşündüm saniyeler içinde. Telefonu kulağıma koyduğumda kendimi kötü habere hazırlamıştım.
"ne oldu?"dedim
"Melih ailesine eşcinsel olduğunu açıklamış"
Oda etrafım da dönüyordu.
"Evde sesler yükselmiş, oda o sinirle amcamın anahtarını alarak senle buluşmak için çıkmış"
Uğultu duymaya başlamıştım.
"yolda sana gelirken bir kaza geçirmiş"
Uğultu artık tüm dünyamı kaplamıştı... Her yer karanlığa gömülmüştü.
Melihsiz bir bölüm olduğundan çocuğumun resmini buraya bırakıyorum.
Bölüm ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağzını Yerim [boy×boy] - TAMAMLANDI
Cerita Pendek+0507.....24: Senin ağzını yerim ben +0507.....24: Bu zamana kadar nerelerdeydin sen?