Hera Wolf.Bana bu adı kim vermişti bilmiyorum. Ya da neden vermişti? Belki de sadece kulağa hoş geldiği için öyle bir anda bu ismi söylemişti.
Ve ben bana bu ismi verenin neyi oluyordum onu da bilmiyordum.
Yalnız duvarların arasında çocukluk olarak adlandırılan ve benim 'ayaklarımın üzerine basmak için sabretmem gereken zamanlar' olarak isimlendirdiğim senelerin ardından ilk Askeri liseye girdiğimde çok mutluydum.
Bir kez olsun yemeğini bile seçemeyen benim için hayatımı yönlendirecek bir adımı atabilmek tarifsiz bir gururdu.
Beni dürten bir şey, sanki rüyalarımda ki bir gerçek buralara kadar getirmişti işte.
Orduda başarılı olursanız kaderiniz sizi iki noktaya getirirdi. Ya devlet sizi kendi özel bir birimine alırdı ya da siz kendinizi bir suç imparatorluğunda bulurdunuz. Her şekilde bir yerlerden uzaklaşıp farklılaşma sürecine girer ve sonunda bambaşka biri olma külfetinden kurtulamazdınız.
Buna genellikle hatalarınızda sebep olabilirdi. Savaşta hataların tolere edilmesi imkansıza yakındı. Hayatta da böyledi ama bazı kuralları çiğneyebiliyorduk. Ancak burada sadece ölüm vardı.
Aslında ben başka biri olmak yerine kendim olabildiğimi düşünüyordum. Bana göre attığım her bir adım beni şekillendirip bu zamana getirmişti.
Ya da bu 6 senedir kendimi kandırmak adına söylediğim basit bir yalandan da ibaret olabilirdi. Her şekilde geçen zamanların üzerimde ki etkisinin bende yarattığı değişim üzerine felsefi yaklaşımlarda bulunmuyordum.
Canınız parmaklarınızın ucundayken düşünecek oldukça az zamanınız olurdu. Ben kendimi bulduğum savaşlar da ve kargaşa ortamında düşünmeden hareket etmeyi, canımı kurtarmak için tetiği çekmeyi öğrendiğimden beri hayatım üzerine pek zaman harcamıyordum.
Ve Zeus.
Onun sadece adını bilmeme rağmen hala nasıl öldürebilmiş olduğumu bilmiyordum.
Zeus, patronunuzun patronuydu. Üstün üstüydü. Görebileceğiniz en yukarıda ki kişi oydu. Her kim için çalışıyor olursanız olun gün sonunda o kişinin Zeus'a hesap verdiğini duyardınız. Bilgilerimizin ötesinde bir varlıktı. İnsandı ya da öyle bir şey.
Belki bir efsane ya da gerçekti. Şu an peşimde olan binlerce adamın sebebi olan isim olduğunu biliyordum sadece.
Varlığından bile emin olamadığım bir kişiydi.
Eve gidemezdim. Tanıdığım herhangi biriyle iletişime geçemezdim. Kartlarımı kullanamazdım. Ve hatta adımın geçtiği hiçbir işlemde bulunamazdım.
Fakat her zaman ikinci hatta üçüncü bir planınızın olması gerektiğini bildiğiniz bir hayatı yaşardınız. Bende şu an bütün planlarımı harekete geçirmem gerektiğini biliyordum.
Bu soğuk hava da üzerimde kısa bir kırmızı elbiseyle en çok dikkat çeken asker olabilirdim. Gözüme kestirdiğim bir giyim mağazasına girerek dikkat çekmemeye çalıştım. Bilerek küçük bir butiğe girmek istemiştim ama bu mağaza çalışanlarından kurtulmak imkânsızdı.
'' Yardımcı olabilir miyim?'' dedi bir kadın sıcak bir gülümsemeyle. Bana Zeus'un kim olduğunu bulup kimin peşime bu belayı taktığını bulsa oldukça güzel olurdu ama hayır. Yardımcı olabileceği hiçbir şey yoktu.
'' Hayır.'' Dedim yine de nazik olmaya çalışarak. Bu yanımdan uzaklaşması için yeterli olmuştu.
Elime ilk geçen siyah tişörtü ve siyah pantolonu aldım. Ardından montların kısmına doğru ilerleyip bir tane siyah deri ceketi çekiştirerek askısından ayırmayı başardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARUS- Kraliyetin Şifresi
ActionHera. Bu adı kim veya neden ona vermişti bilmiyordu. Hatta bu ismi ona veren neyi oluyordu onu da bilmiyordu. Tek bildiği Zeus'u öldürdüğü. Fakat öldürmediğiydi. Sarus'a giden yolda adımlarken binlerce efsanenin içersin de sadece biri olduğunu...