-Yalanların Başlangıcı-

308 207 41
                                    




Kolumda ki şişmiş ve su toplamış yanığa yüzümü buruşturarak baktım.

Aslında daha kötüleriyle de anılarım olmuştu ama yine de kurşun yarasıyla yanık arasında çok fark vardı. Tabii ki yaraları birbiriyle karşılaştırabilecek kadar da acı çekmemiş biri olmayı da isterdim.

Askeri doktor olduğunu yeni öğrendiğim Javier yaramı temizlemeyi bitirdikten sonra eldivenlerini çıkararak birkaç adım benden uzaklaştı.

"Yarayı kapatmayacak mısın?" dedim memnuniyetsiz bir şekilde. Karşısında ki dolaptan bir krem alarak aynı hızla tekrar yanıma geldi.

"Biraz hava alması gerek. Oksijen olmadan bu hayatta doğru giden hiçbir şey olmaz." Dedi kendinden emin bir şekilde. Her konuda emir verebilen biri olabilirdim ama sağlık kesinlikle benim alanlarımdan biri değildi. O yüzden kararına karışmadım.

Patlama... O kadar büyük bir felaketti ki şehrin tüm itfaiyeleri yardıma gelerek hızla yanan binadan insanları çıkarmıştı. Ve tüm bina kullanılamaz hale gelmiş bir moloz yığını olmuştu saatler içinde. Patlamanın hemen ardında Russell gelerek bize alandan uzaklaştırmıştı. Babamla ikimizde yaralanmıştık ama atlatılamayacak şeyler değildi.

Bu bir saldırıdan daha fazlaydı. Bu sanki koskoca bir devlete yapılmış bir savaş çağrısı gibiydi. Tüm şehri alevler altında bırakan bir felaketti.

Her ne kadar akşam haberlerinde çok başka bir örgüt amaçsızca suçu devralsa da benim bunu kimin yaptığını bilmek için zaten haberleri izlememe gerek yoktu.

Alessia'nın dedikleri aklıma geldiğinde bakışlarımı Javier'e çevirdim.

"Hala bir sonuç alamadınız mı?"

Sabırsızlandığımı biliyordu. Kemiklerin peşine düşmesini söylememin ardından 5 gün geçmişti ve bu gayet yeterli bir süre olmalıydı.

"Bu akşam, anlaştığımız hackerın zamanı doluyor. Gece yarısı 12'ye kadar bize geri dönüş yapmak zorunda."

Beklemek en zor şeydi. Hiçbir şey yapmadan yığınla sorunun içinde beklemek ve atacağın adımın ilerisi karanlıkken bir savaşa çıkmak beynimi bulandırmak için oldukça yeterliydi.

Beni tatmin etmese de yeterli cevabı aldığımdan emin olduğumda Javier'le birlikte bir kat daha aşağı inerek operasyonların ilerletildiği merkeze geldik. Herkes zaten bizi bekliyordu. Russell'ın dikkatli bakışları beni yakaladığında babamın ona bir şey söylememiş olmasını diliyordum içimden. Ondan şüphelendiğimi bilmesi ve beni sorgulayan bakışlarının altında göz hapsine alması en son istediğim şeylerden biriydi.

"Bence harekete geçmemiz için artık tüm şartlar hazır." Dedim masanın başına doğru ilerlerken. Hermes kolumda ki yarayı görünce yüzünü buruştursa da dikkatimi dağıtmama izin vermeyerek bana bir şey söylemedi.

Hala yüzüme gelen o ateş bulutunun içindeymiş gibi terlemeye devam ediyordum. Vücudum şoktan daha çıkamamış olmalıydı. Yine de karşımda ki ekrana bakarak anneme bu denli benzeyen kadının düşmanım olmasını kabullenmeye devam ettim ve aklımda ki saldırı planını açıklamaya başladım.

"İtalya'ya gidip De Luca'yı yanımıza çekmeye çalışarak vakit kaybetmemeliyiz. Burada, onların bize kendi evimizde saldırdığı gibi bizde onlara kendi evinde saldırmalıyız." Dedim kendimden emin bir şekilde.

Russell masanın üzerinde ki ellerini kucağına doğru çekerken bana kafa salladı.

"Büyük bir şey olmalı." Dedi.

"Yine de," dedim fikirlerimi sunmaya devam ederek. "Yine de Alessia'yı takip etmeye devam etmeliyiz. Diğerleri hep kendi içindeyken Alessia onları dışarıya bağlayan en zayıf halka. Şehirde olduğu sürece takip ettiği adımlar bizi istediğimiz hedefe ulaştırabilir."

SARUS- Kraliyetin ŞifresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin