Userssss123 'a ithafen ⚜️-'' Bu oldukça garip.''
Yarbay Karasu dağılan dikkatini tekrar yanındaki adama verdi. Ortak ülkelerin yardımıyla, insan beyninin kimyasal bir reaksiyon deposu olduğuna inan ve gereken yerlere dokunduğunuz zaman beyni kontrol altına alabileceğinize emin olan garip bir adamdı bu. Belki 50 belki 55 yaşlarında olmalıydı. Gözlüklerini düzelterek bozuk aksanıyla tekrar etti.
-'' Bu oldukça garip komutan. Burada başka zamana ait izler görüyorum.''
Herkes kendi işinin ehliydi, o yüzden Karasu anlamadığını belirtmekten çekinmeden tekrarladı.
-'' Bu da ne demek?''
-'' Bu kızın zihniyle daha öncede oynanmış. Belki çocukken. Ama izler sürekli kalır ve görüyorum.'' Gözlerini kısarak karşısında ki dijital ekrana daha dikkatli bakmaya başladı.
-'' Yani anılarından bir kısmı tamamen silinmiş mi?''
-'' Aslında silinmemiş.'' Dedi adam başka bir ciddiyetle. Bir nebze de şaşkındı. '' Yerine başka yalancı anılar konulmuş.''
Yarbay Karasu işte şimdi bastırması gereken noktayı bulmuştu.
-'' Yalancı anıları silebilir misin? Zihninden silinen ne varsa tekrar hatırlamasını istiyorum.''
Adam endişeli bir şekilde Yarbay'a bakmaya başladı.
-'' Bu onun hayatı. İstediğiniz bilgi buralarda olmayabilir. Hayatını tamamen mahvedebilirsiniz. ''
İşte o asker içgüdüsü. Bir şeylerin orada saklandığına inanmak ve uğruna her şeyi feda ederek o derinliklere inme isteği. Şimdi her parçası buna inanıyordu.
-'' Yap. O anıları çıkar. İstediğimizin oralarda olduğunu biliyorum.''
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hermes uçağın içerisinde hızlı hızlı yürürken kısa bir türbülans dengesini bozduğunda yavaşça en yakınında ki yere tutundu.
-'' Oturmalısın. '' dedi henüz birkaç saat önce karşılaştığı ortağı. Şimdi İngiliz İstihbaratı ile beraber Türkiye'ye doğru uçan bir uçağın içerisinde dakikaları, saniyeleri sayıyordu.
-'' Gerek yok.'' Dedi kestirip atarak. Canını emanet edeceğini bilse de muhabbet edecek hava da olmadığı kesindi.
Artemis'i Pala'ya bırakarak Hera'ya söz verdiği gibi hemen bir gün sonra yola çıkmıştı. Ondan vazgeçtiğini düşünmesini istemiyordu. Asla.
Yemin etmişti. Onu korumak için yemin etmişti ve doğruyu seçtiğini umarak uçaktan atlamasına izin vermişti. Ama onun canını yakıyor olabilme ihtimali bile kendini suçlu hissetmesine yetiyordu.
-'' Zeus hiç memnun değil. '' diye düşündü. Asıl koruması gereken kişiden vazgeçtiğini söylemişti ona. Artemis feda edilebilirdi, tabi eğer Hera'nın hayatı gerçekten tehlikedeyse. Ama tehlikede olmadığını biliyor, en azından bunu umuyordu. Buna inanmak en çok ihtiyaç duyduğu şeydi şu an.
Elinde ki telsizde kısa bir titreşim oldu. Ardından boğuk bir ses ona adını seslendi.
-'' Hermes. Beni duyuyor musun?'' Hızla telsizi kaldırıp cevapladı.
-'' Açık ve net. '' Ardından bir parça endişeyle ekledi. '' Ne durumdayız?''
-'' Orada olduklarını tahmin ettiğim bina da yaklaşık 4 saattir herhangi bir hareket yok. 4 saat önce bir helikopter orta yaşlı bir adamı getirdi. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARUS- Kraliyetin Şifresi
AcciónHera. Bu adı kim veya neden ona vermişti bilmiyordu. Hatta bu ismi ona veren neyi oluyordu onu da bilmiyordu. Tek bildiği Zeus'u öldürdüğü. Fakat öldürmediğiydi. Sarus'a giden yolda adımlarken binlerce efsanenin içersin de sadece biri olduğunu...