-Savaş-

322 241 94
                                    



_Httpsbitik-_ 'ye ithafen ⚜️

Tutunduğunuz tüm dalların kırıldığını düşünün.

Çölün ortasında ne zaman bir su görseniz onun bir serap olduğunu ve yok olduğunu...

Hayatınızın ortasına doğru giderken tüm yaşanmışlık ve benliklerinizin birer birer yalanlarla paramparça olduğunu düşünün.

İşte benim hikayem böyle.

Hera Wolf ya da her kimsem bugün hayatıma dair vermeye başladığım ikinci savaşın ilk günü.

Birinci savaşım yalanlarla başladı ama bu, hiç şansı yok sadece gerçeklerle yapılacak bir savaş olacak.

Ve siz acıların içerisinden nasıl doğmaya çalıştığıma şahit olurken beni hissedin. Aşkımı, nefretimi, zihnimde asılı kalan her eski anımı benimle birlikte yaşayın.

Şimdi hep beraber Hera olma zamanı.

Şimdi gerçekten var olma zamanı.

--------------------------------

Saatlerdir karşımda ki cesede bakıyordum.

Eski günlerin, kardeşim olmanın verdiği tüm gerçekliğin yalan olduğunu ispatlarcasına başından hala süzülmeye devam eden kanlarla öylece yerde yatıyordu.

Artemis. Sonumuzun başlangıcı olmuştu. Ve ben bu yolda daha ne kadar kayıp vereceğimizin tahminine bile dayanamıyordum.

Bize bıçak ve silahla saldırmaya başladığı zaman Hermes'le aynı anda karşılık vermiştik. Ancak oldukça profesyoneldi. Adrian Prescott onu oldukça iyi eğitmiş olmalıydı ki zaten kendisi de psikopatın tekiydi.

Babam kardeşimi gerçekten bu adama bırakırken ne düşünüyor olmalıydı ki? O da mı onlarlaydı? O da mı Zeus'un ortağıydı?

Hayır. O annemi ilk günkünden daha da çok seven ve hala doğum tarihlerimizi mühür bilen bir adamdı.

İşler başka bir zamandan sonra değişmiş olmalıydı.

Dahası, karşımda ki tanıdık ama bir o kadar yabancı cansız bedene bakarken aklıma gelen şey eğer Zeus annem değilse gerçekten nerede olduğuydu. Yaşıyor muydu? Yoksa bu savaş onu da çoktan yutup gitmiş miydi?

Hermes aldığı derin bıçak darbesiyle yıkıldıktan sonra katlanan öfkemle bir saniye bile düşünmeden çekmecede bulduğum silahın emniyetini çektim ve,

Bum.

Kanlar içinde yere serildiğinde saat 20:35'di. Şimdi ise 23:40.

Hermes'in yarasını sarıp temizledikten sonra ve bulduğum tüm ilaçları da içirdikten sonra arka odalardan birine yatırarak ona cesetten kurtulacağımı söylemiştim.

O bir ceset değildi. O bir kıvılcımdı. Çok büyük alevlerin sorumlusu bir kıvılcım. Ve onu çakan bendim. Onu ateşleyen bendim.

Sanki bedeninin bir parçasına dokunsam tüm gerçeklik zihnime hücum edecekmiş gibi ona dokunamıyordum. Öylece zihnimde ki onca düşünceyle sadece oturup kalmıştım. Ellerim kurumuş kandı. Başımda ki bir yaradan kuruyan kanlar göz kapağımda sertleşmişti. Belki de kaşım patlamıştı.

Ares. Diğer yarım. Bir yalanın içinde olduğundan habersiz belki de şu an can düşmanımızdan beni bulması için emirler alıyordu. Victoria. Çocuklar.

Kalbim o kadar acıyordu ki tüm sevdiklerimi korumaya çalışmak yerine hepsinin canına karşılık bu hayattan silik bir yalan gibi kaybolup gitmeye hazırdım.

SARUS- Kraliyetin ŞifresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin