'35

6.6K 489 130
                                    

Söylediği cümleye karşın sadece bir müddet ona baktım fakat neden baktığımı anlamadığım gibi de gözlerimi üzerinden çektim.

Utanmış mıydım? Oldukça

"Biraz önce yaşananlardan dolayı özür dilerim" kendime dönüp bir an bakmak istedim. Ciddi ciddi özür mü dilemiştim ben?

Ona bakmadım. Ama bana baktığına emindim.

"Sorun değil. Ayrıca senin bu tarafını da görmüş olduk." Hafif gülümsemesi kulaklarıma ulaştı. Kaşlarımı çattım.

"Hangi tarafımı?" Ellerini havaya doğru kaldırdı.

"Tırnaklarını çıkardığın tarafını" dedi ve ellerini yüzüme doğru getirdi. Böyle bir şey yapmasını beklemiyordum açıkcası ama hareketi benim de gülmeme sebep olmuştu.

"Sadece biraz sinirlendim." Diyerek gülümsememi sonlandırdım.

"Sadece biraz mı?" Hâlâ benimle dalga geçiyordu. İlk kez ona sinirlenmediğimi fark ettim. İlk kez gerçekten bana yabancı gelmemişti.

Değişikti. Evet oldukça değişikti.

O an Ata Berk'in anon olma ihtimalini düşündüm. Nedensizce kulağa hoş gelmişti.

"Seni daha fazla dinlemeyeceğim. Ayrıca uyumuyorsan niye çadırından çıkıyorsun?" Saçmalamak benim kesinlikle ikinci adımdı.

"Dışarıda ses duyunca normal olarak gecenin bu saatinde kim dolanıyor diye bakmam icap etti." Tamam sorum yersizdi. Çünkü cevabı gayet makuldü.

Ata Berk ve ben şu an gecenin bir vakti gökyüzünü ve yıldızları izliyorduk. Bu heyecanlanmama sebep oluyordu. Ortam çok değişikti ve ben yavaş yavaş utançtan yanıyordum.

O an saçmalasam dahi konuşmak istedim. Bu anın cidden hemen son bulmasını istemiyordum.

"Er bana yardım edecek misin?" Bu kez konuşan taraf oydu. Konuyu anlamak istemedim fakat lanet olsun ki neyden bahsettiğini çok iyi biliyordum.

Pufladım.

"Yine mi aynı konu?" Bir an da tüm enerjimi alıp götürmüştü. Ne sevdiğiymiş arkadaş!!

"Sen yardım etsen daha açılmayacak bu konu." Hızlıca tüm vücudumu ona taraf döndüm.

"Git adam akıllı kıza seni seviyorum desene. Ne böyle şeylere giriyorsun?" Sesim olduğundan biraz daha yüksek çıkmıştı.

Şaşırmıştı.

"Sen sinirlendin mi?" Dedi ve yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. Hızla geri çekilmiştim.

"Ne sinirleneceğim." diye bir şeyler gevelemeye çalıştım.

"Tamam anladım hiç sinirlenmedin." Gülümsemesini iki dudak arasından tutuyordu. Dudaklarını birbirine yapıştırmıştı.

"Sinirlenmedim diyorum." Bunu derken bile sinirli olmam ne yazık ki durumu kurtarmıyordu.

Aptaldım. Ne diye içimdeki öfkeyi dışarıya vuruyorsam!

Gözlerimi kısmış bir şekilde tekrar ona baktım. Gülüyordu. Ay ışığının altında gülümsemesi ayrı bir güzel görünüyordu.

Akasya kendine gel!

"Sana da gülecek bir şey çıktı işte. Sabahtan beri somurtan yüzün sayemde güldü." Gülüşü yüzünden yavaşça silindi ve tekrar bana döndü. Adımlarını hareketlendirip benim az evvel açtığım mesafeyi tekrar kapattı.

"Belli ki birileri gün boyu beni izlemiş." Bir şekilde bir yerden vurmayı beceriyordu. Cümlelerimle ifşa oluyordum resmen.

"İzlememe gerek yok zaten nereye dönsem senin yüzünle karşılaşıyorum."

"Demek her yerde beni görüyorsun." Az evvel benim yaptığımı yaparak gözlerini kısmıştı. Muzipçe gülümsedi.

"Hadi itiraf et bana aşıksın değil mi?" Gözlerim ne kadar açılabilirse o derece açılmıştı. Ağzım daire şeklini almıştı bile.

"Ne! Saçmlama tabii ki hayır" tüm benliğimle inkâr etmiştim. Salak yok daha neler!

Tövbe!

Aşık olmak!

Ben!

Ata Berk'e!

"Şaka demiştim, sen niye bu kadar ciddiye aldın ki?" Yine şüpheli bakışlar atmaya başladı.

"Yoksa..." gözlerimi devirdim, kim bilir yinene saçmalayacaktı.

"Ciddiye aldığına göre ve inkâr ettiğine göre sen gerçekten bana aşıksın." Bak yine saçmalıyordu. Elimle koluna vurdum.

"Ya sussana, ayrıca sen en iyisi git uyu. Gece belli ki geliyorlar sana." Sanırım bu saatler onu ciddi saçmalama saatleriydi.

"Bana değil kime geldikleri belli. Ayrıca hadi beni seviyorsan söyle, dalga geçmem."

Kıçıma bak hele kendini ne sanıyordu bu.

"Pekâla" dedim ve gözlerinin içine baktım.

"Sana bir şey itiraf edeceğim." Sesim bir an da ciddileşmişti.

"Ben sana aşık değilim Ata Berk, rüyanda görürsün." Diye sona doğdu sesimi bir tık yükselttim. O da bir an da ciddileşmişti.

"Pekâla " bu kez bunu diyen taraf oydu.

"Ben de sana bir şey itiraf edeceğim" ciddi miydi bu? Derin bir nefes aldım. Ne yalan söyleyeyim ben de merak etmiştim.

Boğazını temizler gibi bir ses çıkarttı.

"Benim ancak senin bu sözlerine inanmamı rüyanda görürsün" diye son söylediğiyle sesini tıpkı benim gibi bir tık yükseltmişti.

"Ya sen salak mısın sana aşık falan değilim." Allah'ım neyin içine düşmüştüm ben.

Adımları geriye doğru gitti.

"Akasya beni seviyor." Diye ritim tutar şekilde söylediği şeyle ona doğru koştum.

"Susar mısın? Ne saçmalıyorsun" bana aldırmadı ve cümlelerine devam etti.

"Akasya beni seviyor." Bu kez sesi diğerine nazaran daha yüksek çıkmıştı.

Allah'ım biri duyacaktı. Ben ona doğru gittikçe o geriye doğru ilerliyordu. Hiç yapmamam gereken bir şey yaptım ve elimle ağzını kapattım. Hâlâ konuşmaya çalışıyordu.

Sus telkinlerim hiçbir işe yaramıyordu. Ve korktuğum şey ne yazık ki başıma geldi. Açılan çadırın fermuar sesi istemsizce gözlerimi kapatmama sebep oldu.

Siz ne yapacağınızı biliyorsunuz oylarız ve güzel yorumlarınız , anladınız 😉

Ayrıca bu bölümü çok beğendim, haydi hayırlı sahurlar sizeeeeee

Kod Adı anonykşklı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin