Bölüm 7

653 60 2
                                    

Sevgilim vardı. Emir, ama olmasada olurdu sanki. Hani önemli bir ihtiyaç değildi. Sadece gönül eğlendiriyor, zaman geçiriyordum. Ama hoşlantı vardı. Kandırmıyordum onu. Kimsenin duygularıyla oynamam, yalan konuşmam. Tabi tabi dediğinizi duyar gibi oldum. Ama yalan konuşmam. Kendimi de kimseye kanıtlamam. 10. sınıfta daha az ders çalışmaya başlamıştım. Yinede yüksek not alırdım sınavlardan. Karşıma geçip -sen kopya çekiyorsun. Çalışmadan yüksek alman mümkün değil- diyenlere, sadece -hayır, kopya çekmem- diyordum neden mi? Çünkü insanlar neye inanmak isterlerse ona inanırlar. İstediğiniz kadar kendinizi kanıtlamaya çalışın ama bu sizi sadece yorar. Ben de insanların hakkımda düşündüklerini umursamam. Umursarsam yersiz yere üzülmüş olurum.

Bu yılki odam ikinci kattaydı. Bu da bu sefer iki katı her gün çıkmak zorunda kalmam demekti. Neyse en azından geçen yılkinden 22 basamak daha az çıkıyordum. Ayrıntılara takılan, her şeye dikkat eden bir kızım.
Ayrıntıların hayatı oluşturduğuna inanırım. Basamak sayısını bilmeme rağmen her gün illaki sayardım. Üç dört basamağı birden çıkmaya çalışırdım. Ufak şeylerle kendimi geliştirebileceğime inanırdım.
Bu yıl odada 4 kişiydik. Ben, Pelin, Aslı ve Bahar. Bahar çok din'e düşkün, hak helalı bilen, umursayan bir kızdı. Hoş gerçi her tartışmada
-hakkımı helal etmiyorum- derdi :) Dördümüz iyi anlaşmaya başladık. İlk defa 10. sınıfta arkadaşım olmuştu. Ama bu yıl ders çalışmamaya başladım. Bu benim suçum, kimseyi suçlamam. Kızların yüzünden çalışmadım dersem, onlara iftira atmış, kendi vicdanımı rahatlatmış, kendimi kandırmış olurdum.
Evet insan en çok kendini kandırır.
Pansiyonda herkes bizi tanır, severdi. Bazılarıda çekemezdi. Eğlenceli bir odayı oluşturuyorduk hepimiz.
Sonra Aslı ikinci dönem gitti. Buna çok üzülmüştüm. Çünkü Aslıyı, Pelin ve Bahardan daha çok severdim. Hatta en az Pelin'i severdim.
Zaman geçtikçe Aslı'nın yokluğu dolmuştu. Baharla kavgalarımız başlamıştı. Odadan gitmesini istiyorduk ama onu kovmak haddimiz değildi. Onun çıkması daha doğru olurdu. Sürekli tartışan ve her tartışmadan sonra -hakkımı helal etmiyorum- diyip ağlayan bir kız.
Bir okul çıkışı, odada oturmuş bir şeylerle uğraşıyorduk. Ben ve Pelin. Bahar henüz gelmemişti. Aşağıdan, merdiven demirlerine kaşıkla vurup, -Deniiizz Peliiiinnn, İpek hoca sizi çağırıyor- sesini duyduk. Aynı anda dönüp bir birimize baktık.
Merak etmiştik, neden?

Ihımm ıhımmm şu yıldıza bi tıklasanız :) Hatırlatmak istedim. Değerlisinizzz♡

LOVEisLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin