Bölüm 39

301 32 2
                                    

"Ölsem bile Melis denen kızın çalıştığı hastaneye ayak basmam."

Saydıra saydıra koridorda yürüyordum. Gözlerim dolmuştu. Daha dün tanıdığım bir kız yüzünden gözlerim dolmuştu.
Ama bu kadar umursamam normalde.
Belkide güzelliğinden etkilendiğim için dokunmuştu cümleleri.

Adımlarım sert ve hızlıyken Uzayın sesiyle durdum.

"Deniz?"
"Hı?"
"İyi misin? Noldu?"
"İyiyim bir şey yok. Hadi derse girelim."

Dersleri dinlemiş gibi yaparak bir günümü daha bitirdim. Son dersin ardından çantamı alıp sınıftan çıktım.
Motora doğru yürüyordum. Burhan hocayı görünce kafamı eğdim. Hiç çekecek halde değildim. Zaten mahkeme duvarı suratlı kızıda yanındaydı. Egolu güzel nolcak?

Motorumun yanına vardığımda Selini beklemeye başladım. Hava kapalı ve hafif yağmurluydu.

"Asaletin yağmurla beraber akıyor aslan parçası"
"Sonunda gelebildin çiğ köftecik"
"Ya o kadar güzel insanlar var ki, konuşmadan edemiyorum"
"Ayyy yavşak. Sevgilin var senin. Adam ol"
"Ehee"
"Hadi binde gidelim. Dayanmıyorum"
"Bir şey var farkettim. Eve geçince üstüne çullanıcam haberin olsun."
"Öfff he he. Bin hadi"
"Ohaa bu o hemşire lan"
Motora binmek üzereyken Selinin sesiyle dönüp baktım.
"Evet. Burhan hocanın kızıymış"
"Bir dakika. Burhan hoca, seni çağırması, Melis hemşire, senin moralinin bozuk olması. Buldum lan. Bu işin içinde Melis var demek. Döveyim mi kızı?"
"Aferin Selin. Minik Sherlock'um benim. Uzatma bin hadi. O mavi saçlarının rengi aktı yağmurdan."
"Off bir an önce eve gidelim. Dedikodu büyük"

Afallaya afallaya bindikten sonra çalıştırdım motoru ve eve doğru yol aldım.

Eve girdiğim gibi uyumak istesemde Selin buna izin vermeyip beni zorla koltuğa oturttu.

"Aşık mı oldun?"
"Oha Selin. Sevgilim var"
"Olabilir. Benimde var ama başkasına da yavşıyorum."
"Çünkü sen ibnesin"
"Pekiii. Neden moralin bozuk?"
"Burhan bey, kızına resim dersi vermemi istedi. Bizde kabul etmedik. Karşılıklı laflaştık. O en son ağır şeyler söyledi. Ya da bilmiyorum."
"Neden sen? Bu adam seninle fazla içli dışlı. Başka bir şey var bu işte"
"Evet. Evet güzelim. Sherlock'luğunu yap ve bu olayı çöz nolur."
"Merak etme aslan parçası ben bulurum."
"Ben biraz uyuyayım. Eve kız mız atma rahat dur. İlla bir şey atmaya niyetin varsada fırına tavuk at. Açım"
"O işte bende. Sana iyi yuhularrrr"

Odama girip yatağa attım kendimi. O sırada telefonuma mesaj geldi.

05*********: Denizimmm. Mavinin en güzel tonu. Ben çıktım ortaya. Bu da yeni numaram ♡
                                           Eslemtoşun :)

Yaaaa, bu liseden arkadaşım olan Eslemmm. İyi kötü her zaman yanımda durdu. 5 aydır ortalarda yoktu. Ulaşamamıştım. Sonundaaa. Çok mutlu olmuş vaziyette önce numarayı kaydettim. Sonra aradım.
Uzun uzun sohbet ettik.

Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Sabah olmuştu. Bugün Demirin gerçek yüzünü öğrenmeye gidicem. O da tabi öyle bir şey varsa.
Henüz Seline dahi bir şey söylememiştim. Aslında Demire güveniyor muyum? Bilmiyorum. Hem ne kaybederim ki? Gitsem bence bir şey olmaz. En azından merakımı gideririm.

"Aslan parçası uya-. Ooo hanımefendi uyanmış zaten."
"Evettt. Ay bugün okul yok. Çok mutluyum."
"Sanki okula gelip derse girdiğin var"
"Imhh."

Yüzümü çevirip yorganı kafama kadar çektim.

"Uyumak istiyorum ben. Çık hadi odamdan"
"Ben sevişmek için geldim sanki. Kalk kahvaltı yapalım saat 11."
"Gitt itlerle seviş. Libidonu şeapiiimm senin"
"Libidoma laf atıp durma. Ne yani az yüksekse?"

Yorganı kafamdan çekip Seline dik dik baktım.

"Az mı?"
"Öff iyi tamam uyu be. Ben Su'yla buluşucam bugün. Evde yalnızlığınla sevişirsin artık"

Arkamı dönüp orta parmağımı gösterdim.

Yaklaşık 2 saatin ardından dış kapının kapanma sesiyle uyandım. Selin gitmiş olmalıydı. Telefonu alıp saate baktım. 13.42.
Bir buçuk saatten az bir sürem vardı.  Hemen kalkıp hızlıca bir şeyler giydim. Üç beş lokma yiyip çıktım evden.

Yeşilkent Parka vardığımda motordan indim. Kaskımı hiç çıkarmadan etrafa baktım. Çok az insan vardı. Garip bir durum yoktu. Beklemeye başladım.

Az sonra genç bir kız gördüm. Birine selam verir gibi elini kaldırdı. Selam verdiği yöne dönünce Demiri gördüm.
Bir birlerine iyice yaklaştıktan sonra öpüşmeye başladılar.

Gözlerime inanamadım. Demir şuan başka kızla öpüşüyordu.
Kaskımı çıkarıp bakmaya devam ettim. Gözlerim dolmuştu.
Elimdeki kask yere düşünce, çıkan sesten dolayı Demir kafasını çevirip beni gördü.
Hiç bir şey yapamadım.
Yerden kaskımı alıp motora bindim. Hızla ordan uzaklaştım.

Eve geçip duşa girdim. Ağlamıyordum ama canım yanmıştı. Beni aldatması zoruma gitmişti.
Değişmeyen Murphy Kanunum yine yaptı yapacağını. Demirin gerçek yüzü buymuş işte. Yeniden sevmek isterken, yine yanıldım.

Her ne kadar canımı sıksada asla yıkılmayacaktım. Duştan çıkıp pijamalarımı giydim. Her zamanki gibi 2'si 1 arada kahvemi yapıp, içine şeker atıp balkona çıktım.
Favorim buydu. 2'si 1 aradaya şeker atıp içmek.

Telefonum çaldı. Arayan Demirdi. Açmadım. Gerizekalı, hangi yüzle arıyorsa.
Defalarca aradı. Açmadım.
Telefon tekrar çaldı.
Sinirli bir şekilde açıp,
"Utanmadan nasıl arıyorsun?" Dedim.
"Utanacak bir şey mi yaptım aslan parçası?"
"Sen miydin Selin?"
"Ekrana bakmadan mı telefonu açıyorsun?"
"Offf. Demir sandım."
"Kavga mı ettiniz?"
"Aldattı beni"
"Ohaaaa. Nasıl? Ne zaman? Niye ya?"
"Konuşacak halde değilim Selin."
"Ay dur geliyorum hemen."
"Tamam görüşürüz"

Kısa bir süre sonra Selin geldi. Hızla yanıma yanaştı.

"İyi misin?"
"İyiyim ya. Her gün aldatılıyorum ya, iyiyim iyiyim."
"Ay, doğru iyi olmaman lazım. Nasıl öğrendin? Doğru bir şey mi?"
"Dün bir numaradan mesaj gelmişti. Demirin gerçek yüzünü öğrenmek istiyorsan Yeşilkent parka gel diye. Bende gittim. Bir kızla öpüşmesine şahit oldum işte"
"Yalnız başına nasıl böyle bir işe kalkışırsın? Ya başka bir şey olsaydı? Ya başına bir şey gelseydi?"
"Ya saçmalama. Kim bana ne yapsın?"
"Ne bileyim. Bilge belki bir şey yapardı"
"Saçmalama mavi kafa. Bana bir şey yapmak istese, bayılmama neden ağlasın?"
"O kıza güvenemiyorum. Sağı solu belli olmaz."
"Bir şey yapamaz bana."
"Demire şaşırdım ben ya. Şerefsiz"
"Ben şaşırmadım. Hata bende. Niye her kızı elde edeceğini düşünen birine şans verdim ki?"
"Sen galiba en son bana kalacaksın"
"Sana kalacağıma, evde kalırım daha iyi"
"Ayy, çoktaa tııınn. Çokta si-"
Elimle ağzını kapattım.
"Ayıp yavrum ayıp."
"Tomom tomom olono çookk"
Biraz gülüp elimi çektim.
"Aldatıldın lan. Niye gülüyorsun. İnsan bir depresyona girer. Çikolata filan yer."
"Lan aşık değildim ki. Ben o depresyonu 5 ay önce yaşadım. Daha da yaşar mıyım bilemem."
"Allah yaşatmasın"
"Offf" diyip kafamı Selinin omzuna koydum.

Sadece bir günüm mutlu sonla bitse bari. Bir günüm yaa.

Vote atmayı unutmayın. :)
Kalp, kalp, kalp♡

LOVEisLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin