Bölüm 34

300 32 12
                                    

Gözlerimi açıp etrafa baktım. Yorgundum ve başım zonkluyordu. Kafamı hafif sağa çevirdiğimde Selini gördüm. -Nerdeyim ben- klasik sorusunu sormadım çünkü hastanede olduğumun farkındaydım.
Kısık ve yorgun ses tonumla "Selin" dedim. Elindeki telefonu oturduğu koltuğa bırakıp yanıma gelip elimi tuttu.
"Yaa kuzum, iyi misin?"
"Ben iyiyimde, Bilge iyi mi? Öldürmedin kızı demi?
"Valla bayılmasaydın bitmişti işi"
İkimizde güldük. O ara kapı çaldı ve içeriye hemşire girdi.
Sarı-karamel karışık saçları, beyaz teni, iri gözleri, küçük ama dolgun dudakları ve belirgin elmacıkları vardı. Sen hemşire olmak için fazla mı güzelsin?
Aşırı ciddi ve sertti. Sanki zorla işini yapıyor gibiydi. Biraz gülümse be. Nerde hasta memnuniyeti?
Serumu çıkartmaya çalışıyordu.
"Çıksana lanet olası şey"
Ne kadarda güzel sesi vardı. Melodi gibiydi.
Hala serumun borusuyla ilgileniyordu. Saydıra saydıra.
"Yardımcı olabilirim istersen?"
Kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Yüzündeki ifadesi hiç değişmedi.
"Her hasta kendi serumunu çıkarsa biz neden varız?"
Tekrar serumla ilgilenmeye başladı.
"Fazla sinirlisin. Bu gidişle iğne kolumda kalır gibi. El atsam iyi olur"
"Hemşire misin?"
"Hayır inşallah ressam olucam"
"O zaman resim çiz. Benim işimi bana bırak"
Serumu eline alıp yürümeye başladı.
"Bu arada bugün taburcusun" diye ekleyerek odadan çıktı.
Serumu ne ara çıkardı be.
Kafamı Seline çevirdiğimde kıkırdıyordu.
"Ya neeee?"
"İyi posta koydu"
"Seliiiiiiiinnnnn"
"Kızı yiyordun bakışlarınla :D"
"Hayır canım nalakası var."
"Hı hı tabi. Güzel kız"
"Evet. Yani galiba. Öff aman neyse ne. Fazla itici. İnsan biraz güler yüzlü olur. Mahkeme duvarı suratlı."
"Diyene bak. Sen çok mu farksızsın?"
"Selin- aaağğkkk başımmm"
"Dur dur sakin ol, bayıldığın zaman kafanı çarpmışsın. Çok kıpırdama"
"Kafama dua et. Yoksa eben seni çıkardığına pişman olacaktı"
":D"
"Şu masadaki hasta dosyasını versene"
"Al"

▪▪HASTA BİLGİLERİ▪▪

-İsim: Deniz
-Soyisim: UZUN
-Doğum tarihi: 10.06.2001
-Şikayeti: Strese bağlı baygınlık
-Durum: Taburcu edilebilir

-Doktor: Tuğrul EROL (imza)
-Hemşire: Melis AVCI (imza)

"Melis, Melis AVCI"
Selin dosyayı elimden hızla çekip göz gezdirdi.
"Vaaoovv. Hemşirenin ismine bakılmış :d"
"Ne yani merak Allah allah"

İçeriye doktor girdi. Melis yoktu bu sefer.
"Merhaba Deniz. Nasılsın bakalım."
"İyiyim"
"Korkacak bir şey yok. Fazla stres, fazla üzüntü, hatta bazen fazla heyecan bile bu tip bayılmalara neden olabiliyor. Daha dikkat etmelisin"
"Korktuğumu kim söyledi? Hem bayılmama neden olan insanlar, ama dikkat etmesi gereken benim öyle mi? Ne saçma"
"Ihı ıhı. Teşekkür ederiz doktor bey. Ben ona gözüm gibi bakarım" diye atladı Selin. Saçma muhabbetlerden kurtardı beni.

Hastanenin zemin katına indiğimizde gözüm -ACİL- kısmına kaydı.
Melis küçük bir kız çocuğuyla pamuk şeker yiyordu. İkiside neşeli ve gayet mutlu gözüküyordu. Gülen Melisin yanağında gamze oluşmuştu. Mükemmeldi. Böyle güzel gamzen varken niye gülmezsin ki kadın?Mahkeme duvarı suratlı Melis yoktu. İnanılmaz bir şekilde değişmişti. Bir çocukla mutlu olmak...
Takındığı ciddi surattan eser kalmamıştı. Yüreği güzeldi. Kendide.
Tebessüm edip yoluma devam ettim.

Nihayet eve gelmiştik. Salona geçip oturdum.
"Aşko misafirimiz var. Haberin olsun."
"Kimmiş?"
"Su"
"Su kim?"
"Kurtarıcı market meleğim"
"Oha ben onu unutmuşum yaa. Bugün onu görmeye gidiyorduk demi off"
"Ya sen beni hiç tanımamışsın. Oflayıp poflama, eve atıyorum kızı işte :d"
Elime kırlenti alıp Seline fırlattım.
"Sapıtma Selin."
"Şaka yaptım be.:d"

LOVEisLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin