Bölüm 35

302 32 11
                                    

Sabahın erken saatlerinde gözlerimi açıp saate baktım. 08.24. Mükemmel. Ne diye uyandım ki bu saatte. İstesemde uyuyamam artık. Püfff.
Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa doğru yürümeye başladım.
Salonun kapısı hafif aralıktı.
İçeriye baktığımda koltukta kıvrılıp uyuyan Selin ve Su'yu gördüm.
Su gece burda kalmış demek ki. Ahtapot gibi sarmışlar birbirlerini.
Yavaşça eğilip düşen örtüyü alıp üstlerini örttükten sonra sessizce kapıyı kapatıp çıktım.

Bugünkü kahvaltıyı ben hazırlayayım bari.
Kettle'a su koyduktan sonra dolaptan yumurta ve kaşar peyniri çıkarttım.
Kaşar peynirini rendeleyip, yumurtayı kırdığım kaseye koydum. Vee kalan malzemeleride koyduktan sonra pişirdim.
"Ee Selin hanım, senden iyi pankek yapan yoksa, benden iyide kaşarlı omlet yapan yoktur."
Kendi kendime hem konuşup, hemde her şeyi hazırladım.
Son olarak çaydanlığıda masaya koyduktan sonra salona gittim.

Kapıyı açmamla, Su ve Selini öpüşürken görmem bir oldu.
Lan daha tövbe ilk gün aq bu ne şey bu ne aaahhh ne saçmalıyorum.
"Ahh off şeyy, pardon" diyip elimle gözlerimi kapatıp dışarı çıktım.
Arkamdan kahkaha attıklarını duydum.
"Hadi hadi toparlanıp gelin, yanık karılar." Tövbe tövbe lan Deniz nolmuş böyle sana. Nasıl konuşmalar bunlar aaa.
Gene kendi kendime söylene söylene mutfağa girip masaya oturdum.

İkiside mutfağa giriş yaptıklarında gözüm Su'ya takıldı. Yanakları kızarmıştı.
"Biriyle öpüştüğün için mi utandın, yoksa birine yakalandığın için mi?" Diyip kahkaha attım.
"Ihım ıhımmm. Piçlik yapmıyoruz demi Denizcim" diyip kaş göz yaptı Selin.
Ee ne yani, en yakın arkadaşım sevgili yapacak ve ben dalga geçmiycem öyle mi? Yokkk yaaa.
Çayımdan bir yudum alıp göz kırptım.

"Senin yakışıklıdan naber?"
"Sanane Selin. Bizene ondan."
"Lan ne dedim sanki. Öldü mü kaldı mı?"
"Ölmedi. Yaşıyor. İstemiyorum. Bu evde onun adını dahi duymak
is-te-mi-yo-rum" diyip hızla kalktım masadan.

Demir bana kötü bir şey yapmamasına rağmen neden böyle sinirleniyordum?
Kendimi tanıyamıyorum artık. Hissizleşmeme ben bile şaşırıyordum.

Hakikatten ama Demir napıyordu acaba?
"Deniz, Denizz?"
Selin arkamdan gelip kolumu tuttu.
"Bir sorun mu var Deniz?"
Sarıldım. Sadece sarıldım. Sanki uzun zamandır görüşmemişiz gibi sımsıkı sarıldım. Buna ihtiyacım varmış.
"Ben bilmeden bir şey mi dedim? Özür dilerim."
"Ah hayır Selin. Özür dilemeni gerektirecek bir şey yapmadın. Kafam bozuk sadece" diyip gülümsedim.
"Hadi sen git Su'ya ayıp olmasın"
"Eminsin demi? Bir sıkıntı yok?"
"Evet güzelim." Diyip yanağına bir öpücük bıraktım.
"Seni çok seviyorum aslan parçası"
"Bende seni çiğ köftemmm"

Sonunda hazırlanıp evden çıktık. Su markette part time çalışıyordu ve mezundu. Dersane parasını ödemek için çalışıyordu işte. Selin için artık o da Anadolu Üniversitesine gelmek istiyordu. Gelirdide. Çünkü çok başarılıydı. Ve de iyi. Selin Su'yu markete bırakıp öyle gelecekti bu yüzden yalnız başıma motoruma bindim ve yola çıktım.

Demir sürekli aklımdaydı. Konuşmak istedim. Motoru uygun bir yerde durdurup telefonu çıkartıp Demiri aradım.
Açmayacağını düşünmüştüm ki, "Alo" sesini duydum.
"Alo Demir, nasılsın?"
"İyi ya da kötü. Seni ne ilgilendirir?"
Şaşırdım. Nazik Demirin yerini katı biri almıştı.
"Şey Demir, konuşmamız lazım."
"Konuşalım. Ne diyeceksen de"
Bu o olamazdı. Nefretle dolmuştu adeta.
"Telefondan olmaz Demir. Konum atıyorum gel."

Yeşil güzel bir alanda oturmuş, Demiri bekliyordum.
Az sonra havalı bir şekilde yanıma geldi. Hiç bir şey demeden oturdu.
Cebinden sigara paketini çıkarıp bir dal alıp yaktı. İçine çektiği dumanı dışarı bırakıp bana döndü.

"Konu nedir?"
"Geçen gün seni biraz kırmış olabilirim. Bunun için kusura bakma. Sadece kafam karışıktı, sana patladım üzgünüm."
"Bak Deniz. Bugüne kadar bir kız tarafından reddedilmedim. Hiç bir zaman. Bununla övünmem ama insan kendini her şeyin lordu gibi hissediyor. Kimseye bağlanmadım ama kimseyle de oynamadım. Çok kızdan hoşlandım ve hepsini elde ettim. Sen. Sen başkasın. Çok başka. Ve ben ilk defa birini kendi isteğimle elde edemeyeceğimi anladım. Ama seni elde etmek istedim. Deniz ben sana sahip olmak istedim."

Gözlerinin içine dalmışken aniden irkildim.

"Üzgünüm. B-ben bilmiyorum."
"Benden korkuyor musun?" Eliyle yanağıma dokundu.
"Ne münasebet. Hiç bir şeyden korkmam."
"Emin misin?"
"Senden niye korkayım Demir? İnan ki hiç bir şeyden korkmam"
"Neden bir şans vermiyorsun Deniz o zaman?"
"İstediği kızı elde edeceğini düşünen bir erkeğe güvenmem. O erkeğin sadık olacağınıda düşünmem. Ve sana bağlanırsam-"
"Bana bağlanırsan seni bırakıp gitmemden ürküyorsun." Diyip sözümü kesti.
Gözlerinin içine baktım. Aklımı okumuştu sanki.

Sigarasından bir yudum daha alıp attı.
"Sadece bunun için mi istemiyorsun beni?"
Aslında hayır. Tek düşündüğüm bu değildi. Ben biseksüelim ve Demir ya homofobikse? Biseksüel olduğumu öğrense iğrenirdi belkide. Ve ben onun gözünde iğrenç görünmek istemezdim. Hem zaten homofobik biriyse ben keserim tüm ilişkimi.
En iyisi baştan beri söylemek.

"Demir ben, ben biseksüelim."

Boş gözlerle ve şaşkınlıkla bakıyordu.

"Garip"
"Garip olan ne Demir"
"Bak Deniz. Benim gay arkadaşımda var trans arkadaşımda. Saygı duyarım hep desteklerim. Ama ben gözümde biseksüel Deniz profilini canlandıramıyorum."

Ohaa ohaaa Bilgede böyle demişti. Aynen böyle. Devamında ne diyeceğini tahmin ettim. Ve tahminimde doğru çıktı. O da tıpkı
Bilge gibi, "her zaman yanındayım." Dedi.

Bilgede her zaman yanındayım demişti. Nolursa olsun arkandayım demişti. Söylediğinin arkasında durmadı. Defolup gitti.
Ya Demirde giderse?
Demirin elimi tutmasıyla kafamı kaldırıp ona baktım. Sıcacık gülümsüyordu. İçim ısınmıştı.
İstemsizce güvendim.

"Hem biseküel oluşuma inanamıyorsun, hemde her zaman yanındayım diyorsun."
"Biseksüel olmanı kınamıyorum. Zamanla aşina olurum. Benim için önemli olan yanımda olman."

Yaklaşıp yanağımı öptü. Kafasını boynuma gömdü.

"Telefondan çok soğuk esiyordun"
"Senin bana davrandığın gibi davrandım. Beni biraz anla diye."

İçimden -şerefsiz- diye geçirirken, sesli olarak "ukala" demiştim.

"Yastık gibi çok rahatsın yaa."
"Bunu Selinde söylemişti."
"Artık seni kızlardan da kıskanmam gerekecek"
"Hayıııırrr.:d Hem biz sevgili miyiz?"
Kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzlerimiz arasında 10 cm vardı.
Tekrar gözlerime bakıp,
"gözlerimde kaybolduğuna göre sevgiliyiz" dedi.
Gülümsedim.
"Kafanı biraz yaklaştırsana. Net göremiyorum"
"Ukalalık yapma Demir"
"Tamam tamam. İlk öpücüğümü almıştım zaten." Diyip güldü.
İçim huzurluydu. Çok.

Okulu tamamen unutmuş. Hassiktirr. Dersimiz insan anatomisi ve veeeee zaten dersini kaçırdığım dekanın dersi. Bu sefer kesin kaldım. Yok vallahi kaldım.

"Demir ben çok geç kaldım gitmem lazım." Diyip ayağa kalktım. Ardından o da kalkıp dudağıma minik bir öpücük bıraktı.
"Görüşürüzz"

Okula vardığımda, bildiğim tüm duaları okudum. Çünkü adam bana bir daha dersi kaçırma demişti.
"Hadi bismillah" diyip kapıyı açtım.

Tüm sınıf bana döndü. Bende yeni doğmuş civciv gibi annem olan Uzaya doğru yürümeye başladım.
Dekana hiç bakamamıştım bile. Sırama ulaşıp oturduğumda,
"Allah kurtarsın bacım" diyip gülen Uzayın kolunu sıktım.
"Aahh acıdı"
"Oh olsun. Aptal kıvırcık"

"Deniz UZUN!!!"
gözlerimi Uzaydan alıp seslenen dekana döndüm.
"E-efendim"
Kesin öldüm ben bittim. Bırakır beni dersten netttt.
"Ders bitişi odama bekliyorum"
Gözlüğünü parmağıyla düzeltip önüne döndü.
Bu ne ya bu yılım hep bu adamın odasına giderek mi geçecek. Şimdi cidden boku yedim ben.

Tekrar "Allah kurtarsın bacım" diyip gülerek omzuma dokundu Uzay.
Göz devirip saçımı kulağımın arkasına koydum.
Allahım kurtarır inşallah.

Ama okuyup vote atmıyorsunuz. Sonra bu kız üzülüyor :(
Şu yıldıza basmak zor değil ki aaa.
Sizleri seviyoreee ama siz beni sevmiyoreee ve ben üzülüyoreeee.

LOVEisLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin