Bölüm 27

342 33 4
                                    

"Doldur yüreğimi, yüreğim sensiz bomboş bir yer. Ben sana bakınca anlarım cen-"
"Ağkkk" diye bağırarak sağ elimle kulağımdaki kulaklığı çıkardım. Yüzüme okkalı bir tokat yemiştim çünkü. Elimi sızlayan yanağıma koyarak doğruldum yatağımdan.
Tek kaşını kaldırmış, kollarını göğsünde birleştiren ev arkadaşıma döndüm.

"Napıyorsun öküzzzz"
"Bir saattir sana sesleniyorum Deniz, sağır mısın?"
"Müzik dinliyordum çok sağol osmanlı tokatınla keyfimi bozdun."
"Kusura bakma aslan parçası. Yine sana çiçek gelmiş, adam kapıda bekliyor meşhur imzan için."
"Yine mi?"

Ayağa kalkıp şeytanımsı gülüş atan Selinin burnunu sıkıp yürümeye başladım.

Yetenek sınavıma iyi bir şekilde hazırlanmış, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, GSF Resim Bölümünü kazanmıştım.
İstediğim yerde burasıydı zaten. Hedefime ulaşmak beni çok mutlu ediyordu her an.
Çizdiğim resimlerle sosyal medyada tanınmaya başlamıştım. Sevilen biri olmuştum ve her gün sürekli çiçek, çikolata yollayan canım hayranlarım vardı :)
Sevilmek mutlu ediyordu ama hediyelere gerek yoktu. Sağolsun bugünkü osmanlı tokatı yememe neden olmuştu :)
Küçük bir gülüşle yanağıma dokunarak kapıyı açtım.

"Yine bennn :)"

Elinde papatya, kek ve tartolet buketi tutan kuryeye baktım. Evet genelde bu gelirdi. Tesadüf diycem ama tesadüflere inanmam. Yakışıklıydı. Ve bunu şimdi farketmiştim.
Mavi gözleri, hafif kasları, sarı saçları, beyaz suratı, sivri çenesi ve hafif sakalları vardı. Gülümserken gamzesi çıkmıştı.

"Almıyorsan gideyim :)"
"Iııı şey pardon dalmışım."

Elindekileri aldığımda göz göze gelmiştik. Gerçekten çok yakışıklıydı.

"İyi günler :)"

Kapıyı kapatmak üzereydim ki sesiyle durdum.

"Pardon bir sorum olacaktı."

-Ne- der gibi bakış attım. Malca değil tabiiki sempatikçe.

"Beni özel olarak mı istiyorsun acaba, sürekli beni yolluyorlarda."
"Yok artık. Adını bile bilmiyorum. Tipine güveniyorsanda şunu bil ki tipinide bugün farkettim."
"Sorun değil istersen tanışırız. Adım Demir." Diyip ellerini uzattı.
"Kuryelere kapılarda bu kadar beklemeleri ve kızlarla tanışmaları için ek bir süre tanınıyor sanırım?"

Şeytanımsı gülüşümle yüzüne baktım.
Yüzü düşmüştü uzattığı elini geri çekti.
Ellerim doluydu sıkamazdım elini. Zaten tipinden belliydi, çok kız düşürür. Ayrıca kurye ve her kapısını çaldığı evden bir kız avlarsa ohoooo.

"Umarım bir daha beni çağırmazsın." Diyip arkasını döndü.
"Kendini beğenmiş ukala, belkide sen özel olarak geliyorsundur?"
Durup omzunun üstünden tısladı.
"Siz kızlarrrrrr" kafasını iki yana salladı.
"Neyse patronum kızmasın. Tekrar görüşmek üzere Deniz." Diyip hızla basamaklardan indi.
"Soz kozlorrrrr. Hıh ukala kendini beğenmiş öküz"

İçeri geçtikten sonra ayağımla kapıyı kapattım. Ellerimden çok ayaklarımı kullanırdım.
Döndüğüm an Selinle göz göze geldik.
Göz kırpıp konuşmaya başladı.

"Hayırdır aslan parçası, aşık mı oldun?"
"Saçmalama çiğ köftecikkk"
"Ne bileyim yaniiiii kapıda bu kadar uzun kaldığın için sordum"
"Aman boş kurye muhabbetleri işte anlarsın"

Mutfağa doğru yürümeye başladım.

Selin benim ev arkadaşım. 5-6 ay önce tanışmıştık. Kısa süre olduğuna bakmayın. Mükemmel ikili olmuştuk.
O da animasyon okuyor. Bir birimize çok benzeriz karakter, huy olarak.
Aynı burca, aynı zevke, aynı mizaha, aynı yeteneğe hatta aynı iştaha sahibiz :)
O bana -aslan parçası- diye hitap eder, bende -fıstıkım-.
Seviyorum şerefsizi. Çok iyi anlaşırız.
Zor zamanımda girmişti hayatıma. Evet Bilgenin beni kandırıp, bırakıp gittiği zaman girmişti hayatıma.
Çok iyi gelmişti. Çabuk toparlanabilmiştim. Beni mutlu ediyordu.
O çok güzel bir arkadaştı :)

Mutfağa geçip elimdekileri masaya bıraktığım gibi Selin bir tartolet alıp ısırdı.
"Ommhh çok gozol konkoo"
"Öküz seniiiii"
Gülerek baş parmağımla çenesine değen çikolatayı sildim. Bu halleri çok tatlıydı.
Tüm tartolet buketini eline verdim.
"Al hepsi senindir."
Yutkunduktan sonra "zaten anlaşmamız var unutma" diyip salona geçti.
Selinle bir anlaşmamız vardı. O sigara içiyordu bende içmesini istemezdim. Ve bir anlaşma yaptım. O sigarayı bırakacaktı, bende çikolatalarımı her zaman onunla paylaşacaktım. İşe yarıyordu :D
Geri dönüp masanın üstünde duran çiçeğe baktım. Papatya. Neee! Papatya mıı!! İyide papatyadan nefret ediyordum. Bilgeyi hatırlatan her şeyden nefret ediyordum.
Çiçeği alıp çöpe attım.
O ara su içmek için içeriye Selin gelmişti. Ağzı açık bir vaziyette beni izliyordu.

"Üzgünüm hayranım. Ama papatya göndererek yanlış yaptın."
"Niye attın lan?"
"Of Selin işine bak" diyerek havadaki elini elimle indirip odama doğru yürümeye başladım.

Heyyyy selllaamm :) Ben geldim.
Yeni maceralara hazır mısınızzzz :)
Özlemişim beeee :) Vote atıp yorum yapmayı unutmayınızzzz.♡
Seviyorum siziii :)

LOVEisLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin