Bölüm 48

297 32 10
                                    

Melis:

Öğle molası için hastaneden çıktım. Arabayla ilerlerken, karşı kaldırımda Deniz ve bir çocuğu gördüm.
Sonra öpüştüklerini gördüm. Arabayı durdurdum.
İntikam için hemen başkasını öpemez öyle değil mi?
Kaldırımdan indiği sırada, onu öpen çocuk kolundan tuttu. Karşıdan arabanın hızla geldiğini farkedip, aceleyle indim arabadan.

"Arabaaa" diye seslendim.
Ama, ama geç kaldım. İkiside, metrelerce sürüklendi. Deniz, sevdiğim kız, gözümün önünde metrelerce sürüklendi. Nefesimin kesilmesiyle beraber, göz yaşlarımda hızla süzülmeye başladı.
Hareket edemiyordum.
Toplanan kalabalığı farkedip kendime geldim. Hızla, Denizimin yanına koştum. Koşarken, "ambulansı arayın!" Diye bağırdım.

Denizin yanına ulaşınca yere çöktüm. Hareketsiz bedeni, canımı daha çok yaktı. Ellerim titreye titreye, kanlı yüzünü kaplayan saçlarını çektim.
Nabzını kontrol etmek istesemde, bir türlü cesaret edemedim. Ya, ya ölmüşse? Buna dayanamazdım. Selin hızla gelip yanımıza çöktü. Ağlamaya başladı. Denizin yaşadığından bile emin değildim. O, o öyle hareketsizdi ki...

Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip, Denizi hareket ettirmeden nabzına bakmak için elimi boynuna doğru götürdüm. Titreyen elim yüzünden hiç bir şey anlayamıyordum. Derin bir nefes alıp verdikten sonra, iki parmağımı, boynuna dayadım. Hiç bir şey hissedemedim...
Kafamı kaldırıp etraftaki insanlara bağırdım.

"Şu siktiğimin ambulansını arayınnn!!"

Yoğun kalabalıktan gözlerimi alıp, Denize baktım. Onu böyle görmeye dayanamıyordum. Kulağımı yavaşça ve korka korka yüzüne yaklaştırdım.

"Nolur nefes al Deniz"

İyice yaklaştıktan sonra durdum. Gözlerimi kapattım ve sadece tenime çarpmasını beklediğim nefese odaklandım.
İçimden saniyeleri saymaya başladım.

"1,2,3...13,14,15"

Göz yaşlarım daha çok akmaya başladı. Nefes almıyordu, nabzı atmıyordu...

Tekrar kafamı kaldırıp, kalabalığa döndüm.

"Kesin şu sesinizi, nefesini duymam lazım!!"

Uğultusu azalan kalabalığı bırakıp, yine Denize baktım.

"Bu hikaye böyle bitmesin nolur Deniz, nolur nefes al, nolur ölme!"

Kendi gözyaşlarımı durduramamak ne kadar çok işimi zorlaştırsada, bunu yapmak zorundaydım. Sert gri gözlerini görmeye ihtiyacım vardı. O, o ölmemeliydi.
Nefesimi ayarladıktan sonra, tekrar yüzüne yaklaştım ve gözlerimi kapattım. Sadece bir nefes Deniz, sadece bir nefes. Lütfen.

Gözlerimi kapatmış, ufacık nefese odaklanmıştım. Aradan geçen 10 saniyenin ardından, tenimde sıcak bir nefes hissetmemle gözlerimi açtım. Şu an, şu an küçücük bir nefes bile çok mutlu etmişti. Ben bu kıza çok aşık olmuştum.
Emin olmak için tekrar nabzına baktım. O kadar yavaş, o kadar halsizce atıyordu kiii... Ama atıyordu. Denizim yaşıyordu.
Göz yaşlarımı silip Seline döndüm. Titreyen sesimle konuştum.

"O yaşıyor tamam mı? Yaşayacak"

Denize tekrar dönüp vücuduna baktım. Kanayan bir yeri var mı diye. Sol kasığına saplanmış küçük bir demir parçası vardı. Üstümdeki gömleği çıkardım.

LOVEisLOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin