Bölüm 12:Kan Banyosu

302 30 237
                                    

Dong sesinin çalınmasıyla anında oyun başladı,bazı melezlerin nerede olduklarını kavrayıp hemen platformlarından atlayıp harekete geçtiklerini görebiliyordum ama benim kavramam için birkaç saniye geçmesi gerekmişti.Algılayabildiğimde ise arenayı anında sevdiğimi hissetmiştim.Denizdeydik,denizin ortasındaydık.Evimin arka bahçesinde sayılırdım,deniz benim yuvamdı.Yaklaşık yüz metre kadar uzakta ise bir ada parçası görebiliyordum,tüm haraçlar o ada parçasına ulaşmak için yüzmeye çalışıyorlardı.Olimposlular sahiden acımasız davranmıştı,kan banyosuna ulaşmayı başarmak için bile yüzmeyi biliyor olmak gerekiyordu.Gerçi biz melezdik,aramızda yüzmeyi bilmeyen olacağını pek sanmıyordum.

Platformumdan atlamadan önce hızla hala platformundan atlamamış haraçlara göz atıp ittifakımızdan birilerini görmeye çalıştım ama kimse yoktu.Herkes benden atik davranmış olmalıydı,hızla kendimi suya attım.Ama suyun üstünde gördüğüm manzara yüzünden hızla denizin derinliklerine doğru daldım ve su altından ilerlemeyi tercih etmenin daha güvenli olacağına karar verdim çünkü haraçlar benim gibi suyun altında nefes alamadığından suyun üzerinde ilerliyordu,herkes birbirini görebiliyordu ki bunu da birbirlerini öldürmek için bir fırsat olarak görüyor olmalılardı ki birbirlerini boğmaya çalışanları bile görmüştüm.En güvenlisi su altından,sessizce,kimseye görünmeden ilerlemekti.Hızla ilerlerken başıma bir elin çarptığını hissederek ürkerek geri çekildim,bir haraçla karşılaştığımı sanmıştım ama öyle değildi.Daha doğrusu öyleydi ama cansız bedeni sayılıyorsa.Bir cesetle karşılaşmanın şokunu atlatmayı başarmaya çalışarak yavaşça ona yaklaşıp kim olduğuna bakmaya çalıştım.Gördüğüm manzara kanımı dondururken suyun derinliklerine doğru süzülmüş,gözleri açık bir şekilde su yüzüne bakan ve elleri boşlukta sallanan haraçla yüz yüze geldim.Yüzünü yarım yamalak görmüştüm ama kim olduğunu artık boş bakan gözlerinden ve vücut tipinden biliyordum:Hephaistos melezi Newt Terra.İşin en kötü yanı,ölmüş olması değildi,ölüm şekliydi.Çocuk boğulmamıştı,boğulmuş olsa belki dehşetim bir nebze geçebilirdi zamanla ama bu şekilde bu anı hayatım boyunca unutamayacağımı biliyordum.Çocuğun göğsü bir kılıçla ikiye ayrılmıştı;göğsünün iki tarafından da ayrı ayrı kanlar akıyordu.Denizin bu bölümü onun kanına bulanmıştı sanki,denizin rengi değişmişti.Tekrardan şok içinde çocuğun iki yandan da yarılmış göğsüne bakarken birden katilinin kim olduğunu anladım:Hermes melezi Tobias Mensis.O ikiz kılıç kullanıyordu ve bir insanın göğsünü iki tarafından da böyle yarmak ancak ikiz kılıçla mümkün olmalıydı.Suyun üstünde yüzerken Newt Terra'yı ikiz kılıcıyla öldürmüş ve cesedini suyun derinliklerine atmış olmalıydı.Onun da tahmin ettiğimden tehlikeli bir düşman olacağını idrak ederek son bir kere daha Newt'e baktım;daha on dört yaşındaydı ve çocuksu yüz hatları hala belliydi.Bir çocuk böylesine bir vahşette can vermişti.Deli gibi sinirlendiğimi ve gözlerime yaşlar dolduğunu hissederek Newt'in cesedini kollarımın arasına alıp ada parçacığına doğru ilerlemeye devam ettim.Bu çocuğun cesedini denizin altında bırakmayacaktım;ölümü yeterince acımasız olmamış gibi bir de cesedi denizdeki canlılar tarafından yensin istemiyordum.Çocuğu karaya çıkarmayı başarırsam Olimposlular cesedini muhtemelen alırdı.

Karaya ulaşmayı başardığımda çocuğu yumuşakça otların arasına yatırdım ve birilerinin bedenini oradan alacağını umarak yanından uzaklaştım.O sırada hemen arkamda oldukça tuhaf bir manzara fark ettim;Dylan Henderson ve Liam Noah Denver bir kızın etrafını sarmıştı.Dikkatle baktığımda o kızın Alice Peeters olduğunu fark ettim ve üçünün de beni fark etmemesini isteyerek sık ağaçların arkasına saklandım. Oldukça tuhaf bir manzaraydı çünkü Alice Peeters,Dylan ve Liam silahlı bir şekilde onun karşısında durmasına rağmen silahlarını yere atmış,gözlerini Liam Noah Denver'in gözlerine dikmişti.Gözlerinden yaşlar dökülüyor ve histerik bir şekilde hıçkırıklara boğuluyor;kendini tutamıyor gibi gözüküyordu.Gözleri ise taş gibiydi,sanki bakışlarında hiçbir ifade yoktu.Ne olduğunu anlamazken birden dank etti:İllizyon!Liam Noah Denver'in illizyon büyüsü büyü gücü olan Alice Peeters'i bile bu hale getirmişse bizim durumumuz çok kötüydü.O sırada Dylan Henderson'un yavaşça Alice Peeters'e yaklaştığını fark ettim ve kılıcını sıkıca tuttuğunu fark edince planlarını anladım.Kızı illüzyon büyüsü sayesinde etkisiz hale getirmişlerdi ve şimdi onu öldüreceklerdi.İlk başta neden ilk olarak Alice Peeters'i öldürmek istediklerini anlamamıştım ama sonra Alice'nin Dylan ve Liam'la ittifak olmayı reddettiğini hatırladım.Demek ki Dylan ve Liam ittifak olma teklifleri reddedilince kendilerinden başka büyü gücü olan tek melez olan Alice Peeters'den kurtulmak istemişlerdi.Alice Peeters ise hala trans altındaydı,ne kendine doğru yaklaşan Dylan'ı ne de onun elindeki ölümcül kılıcı görmüyormuş gibi gözüküyordu.Ona bağırıp kendine gelmemesini söylememek için kendimi zor tutuyordum,eğer arenada Annabeth'i korumak gibi bir hedefim olmasa ve isyanın lideri olmayı kabul etmemiş olsam bunu yapardım.Susmam gerektiğini,daha çok melezin canının kurtulması için buna göz yummam gerektiğini biliyordum ama Dylan Henderson'un adım adım kıza yaklaşmasını izlemek ve onu öldürmeye hazırlanırken kızın bunu fark bile etmemesi çok iç acıtıcıydı.Ve sonunda beklenen oldu;Dylan Henderson'un kılıcını hızla havaya kaldırıp kızı tam kalbinden öldürmesini izledim.Alice;bir an durup boğulurcasına öksürdü ve ağzından akan kanları buradan bile görebiliyordum.Sonra yüzüne her şeyin farkına varmış gibi bir bakış yerleşti,sanki artık Liam ona ne göstermişse her şeyin bir görüntüden ibaret olduğunu,çaresiz halinden faydalanarak onu öldürmeye çalıştıklarını anlamış gibiydi ama çok geç kalmıştı.Gözlerine dehşet ve acı ifadesi yerleşirken bir kere daha şiddetlice öksürdü ve ağzından boşalan kanlarla beraber yere yuvarlandı.Kolu sanki yardım diler gibi ileriye uzanmış halde kalakalmıştı ve gözleri tıpkı Newt gibi açık kalmış,boşluğa bakıyordu.Cansız gözlerinde dehşet ve korkunun izlerini hala görebiliyordum ve asıl Dylan kılıcıyla karşısındayken korkması gerekirken illüzyon büyüsü sayesinde nasıl da ifadesiz baktığını hatırlayınca içim acıdı.Newt küçük olduğu için onun ölümüne çok üzülmüştüm ama nasılsa Alice Peeters son ana kadar hiçbir şeyin farkında olmadığı ve tam da son anında ancak olayları idrak etttiği için onun ölümü beni çok daha fazla etkilemişti.

Yanlış Taraf | PJO×Açlık Oyunları(Katılımlı Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin