Elliot Dennis Einstein'den...(Savaş bölümlerinde gözünden okuyacağımız karakterimiz budur.Bu bölümü ve bundan sonra bu karakterin gözünden anlatılacak tüm bölümleri karakterin tasarımcısı onsrav 'a ithaf ediyorum.♡)
Hani bir düğüne anneniz tarafından zorla götürülürsünüz ve size Çin işkencesi gibi gelen o düğünde ayıp olmasın diye eğleniyor gibi yapmanız gerekiyordur.Hah;işte şu anki çaresizliğimizi ve bıkkınlığımızı öyle anlatabilirim.Hiçbirimiz şu an Olimpos'ta olmaktan hoşnut değildik ama hiçbir yere de gidemiyorduk.Saha gezileriyle Olimpos'a defalarca kez gelmiştim ve her seferinde de büyüleyici bulmuştum ama hayatımda ilk kez mide bulandırıcı bulduğumu hissediyordum.Aslında her şey herzamankinden daha büyüleyiciydi;bu büyük gün(!)için Olimpos'taki büyük amfi hazırlanmıştı ve her yanda servis yapan nimfeler,peri kızları görülebiliyordu.Küçük tanrı veya tanrıçalar amfiyi baştan başa doldurmuştu;iki basamağı da zorla buraya getirilen biz yarı tanrılara ayrılmıştı.Tam karşımızda,sahnede ise Olimpos'taki taht odasının küçük bir kopyası duruyordu;birazdan sahneye teşrif edecek on iki Olimposlu için ayrılmıştı.Her şey herzamankinden daha büyüleyiciydi çünkü bugün tam bir yıl olmuştu.Birinci Yarı Tanrı Açlık Oyunları'nın bitişinin üzerinden tam bir yıl geçmişti.Buna inanabilmek zordu çünkü yaşananlar o kadar korkunçtu ki etkileri hala hiçbirimizin üzerinden silinmemişti.Hoş;zaten silinmesini isteyen de yoktu.Bir yıldır tüm kamp hayatımız alt üst olmuştu;yanlışlıkla Büyük Ev'e izinsiz girdiğinde bile şu tavırla karşılaşıyordun: Hey sen!Kapıyı tıklatmadan içeri girdin;bu yüzden ismin kuraya yirmi beş kez daha fazla eklenecek!Sen benim lafımın üstüne kaşını mı kaldırdın?Bu küstahlık için elli kez daha!Hiç abartmıyorum;durum direkt böyle.Oyunlara giden ve gidecek haraçların hayatları zaten ellerinden kayıp gitmişti ama oyunlara henüz seçilmediği için görece şanslı olan bizlerin bile hayatı alt üst olmuştu.Bizim rahat,kuralların pek önemsenmediği Melez Kampı'mız;sadece bir sene içinde bir askeri okul disiplinine dönmüştü sanki.Hatta kendim de bir Athena çocuğu olarak şöyle söyleyeyim;Athena çocuklarının çalışma disiplinine dönüştü demek de gayet doğru olur.Şimdi durumun vahimliğini anladınız mı?Her şey ama her şey yasaktı;bir tek yemek yiyip arenada çalışmamıza izin vardı,kampın eski neşesi,oynanan Bayrak Yarışı oyunları,yaptığımız araba yarışları;hepsi neşemizle beraber tarihe gömülmüştü.Kaldı ki arena ve yemekhane ortak kullanım alanı olduğu için oralarda bile vaktimizin keyifli geçtiğini söyleyemezdim.Normalde ihanet eden melezler biz kampçılardan uzakta,bizim girmemizin tehlikeli olduğu ormanda onlar için yapılmış birkaç derme çatma kulübede kalıyorlardı ve biz ormana giremediğimiz gibi onlar da kamp alanına giremiyordu.Ama yemekhane ve arena ortak kullanım alanı olduğundan oralarda iki taraf da birbirlerini görüyorlardı ve muhakkak kavga çıkıyordu.Her gün ama her gün!Boş geçtiğimiz tek bir gün yoktu;ne gurur verici! Kaldı ki biz melezdik;normal değildik ki!Kimimizin özel gücü vardı,kimimiz ise en ölümcül silahları ustalıkla kullanıyordu;bu yüzden çıkan kavgalar maalesef ki asla sıradan liseli kavgalarına benzemiyordu.İki taraf da birbirlerini yaralamaktan,hırpalamaktan çekinmiyordu ve bu kavgalar sırasında hayatını kaybeden tanıdıklarım bile olmuştu.Tüm bu huzursuzluğa rağmen kimse Olimposlular'ın ne demeye ihanet eden melezlerle kampçıları aynı alanda yaşatmaya kararlı olduğunu anlayamıyordu ama ben bir Athena melezi olarak cevabın gayet açık olduğunu düşünüyordum:Olimposluların kampçıların Açlık Oyunları için kendilerini değil de ihanet eden melezleri suçlaması işlerine geliyordu;böylece asıl suçlunun kim olduğu görülmüyordu ve Olimposlular'a gösterilmesi gereken öfke,nefret ihanet eden melezlere gösteriliyordu.Bu arada Olimposlular da üzerlerine herhangi bir nefret çekmeden işlerini sessiz sedasız yürütmeye devam ediyorlardı.Oh ne ala memleket! Ben bir kampçıyım ve dürüst olmamı istiyorsanız Kronos Savaşı'nda Kronos'u desteklemenin çok akılsızca bir hareket olduğunu düşünüyordum;hala da öyle düşünüyorum.Kronos Olimposlulardan daha iyi yönetmeyecekti;herkes de bunu biliyordu ve sadece Olimposlulara olan kinleriyle,öfkeleriyle hareket ettiler.Adaletli bir sistem olmadığı için isyan edip daha adaletsiz bir hükümdarı başa getirmek çok mu mantıklıydı?Bir Athena melezi olarak daima mantığımla aklıselim bir şekilde hareket etmeyi tercih etmişimdir;bu yüzden savaşta Percy'nin ve Olimposluların yanında oldum ama bu Olimposluları desteklediğim anlamına asla gelmiyor!Benimki biraz kötünün iyisi hesabıyla hareket etmekti sadece;Olimposlular da pislikti,Kronos da.Sadece Kronos çarpı iki kadar daha pislikti;bu yüzden Olimposluların yanında oldum,onların yönetme biçimini beğendiğimden değil.Bu sebeple ihanet eden melezleri anlayabiliyordum ve onlara karşı olumsuz bir düşüncem yoktu;gerçek düşmanın kim olduğunu görebiliyordum:Tek gerçek düşman,Olimposlulardı ama ne yazık ki kampçıların birçoğunu manipüle etmeyi çok güzel başarmışlardı.Ben Athena melezlerinin sıklıkla yaptığı bir eylem olan düşüncelerimde boğulma işini itinayla gerçekleştirirken nihayet törenin başladığını fark ettim.Eris alkışlarla sahneye çıktı ve eğilerek zarif bir selam verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Taraf | PJO×Açlık Oyunları(Katılımlı Hikaye)
FanficKronos savaşı biteli iki ay olmuş,Percy Jackson ve arkadaşları ile Melez Kampı kampçıları bir melezin hayatı ne kadar sıradan olabilirse o sıradanlıktaki hayatlarına geri dönmüşlerdir.Ama beklenmedik bir haber herkesi şoka uğratır:Savaşta Luke'nın y...