Hayat sürprizlerle dolu, hayat sonu belli olmayan bir yolculuk ve yine hayat acımasız, nefret dolu, öfkeli..
Henüz burada oluşunu idrak edememişken bir kaç adımda hızla önümde durdu ve suratıma attığı tokatla başım sağa savruldu.
Yüzümün çarptığı sert bedene gömülmek istedim o an. Tam yüzümün altında ardı ardına atan bu kalbin içine gömülmek istedim. Bunu hissetmiş olmalıydı eminim hissetmişti kolunu omzuma sararak beni elinden gelse içine koyacakmış gibi sıkı sardı.
'Senin burada ne işin var hı? Babanın düşmanlarının yanında ne işin var? Onlarla birlik olup bizi mi öldüreceksin Defne?' Sesi önce evde sonra kulaklarımda yankılandı.
'Yürü gidiyoruz!' Bir anda kolumdan yakalayarak beni hayattan kopardı. Hayatımdan, hayatta kalmama yardımcı olan, bana güç veren kolların arasından çekip aldı.
'Hiçbir yere gelmiyorum. Bırak!' Yanan gözlerime aldırış etmeden göz pınarlarıma veda etmeye hazırlanan bütün göz yaşlarımı bir bir içime döküp öfkemi ön plana aldım ve onun gibi bağırdım. Durmak bir yana kolumu alıp götürmek istercesine çekmeye devam etti.
'Zifiri!' Annem beni kolumdan tutup çekmeye devam ederken Zifiri ve arkasında duran dört bedene baktım. Zifiri bir anda bir eliyle kolumu tutan annemin elini değeriyle ise annemin tuttuğu kolumu tuttu ve annemi durdurdu.
'Hanımefendi yaşınıza hürmeten bir şey yapmıyorum Defne'ye zarar verecek olursanız karşınızda beni bulursunuz. Şimdi bırakın nerede kalmak istiyorsa kalacak!' Bakışlarında ki sertlik, sesindeki kararlılık ve ürkütücü çehresiyle annemin karşısına beni savunmaya geçti.
'Sen ne karışıyorsun. Kızımı zorla tuttuğunuz için size dava açacağım anladınız mı beni?' Boşta kalan elini havaya kaldırarak Zifiri'yi ve ardından arkasında ki dört kişiyi gösterdi.
'Yürü gidiyoruz!' Tekrar kolumdan tutmayan yeltendiği an Zifiri elimden tutarak beni arkasına aldı ve annemin karşısında durdu.
'Ben de size nerede kalmak istiyorsa orada kalacak dedim anlamadınız galiba!' Zifiri'nin arkasına gizlenmek ne kadar doğruydu bilmiyorum ama şu an düştüğüm bu durum magma tabakasına kadar yerin dibine girme isteği uyandırdı içimde. İki kolumda aynı anda hissettiğim dokunuşla irkildim.
Sağımda Doruk, solumda Güney duruyordu. Yüzlerinde, bakışlarında tuhaf bir şeyler vardı. Ne yani acıyorlar mıydı bana? iki kolumdan tutarak Zifiri'nin bir kaç adım gerisinde duran Batu ve Alara'nın yanına getirdiler.
'Buna sen mi karar vereceksin? O benim kızım ve ben ne dersem o olacak!' Kulak tırmalayan tiz sesiyle bağırmaya devam etti.
'Defne üç yaşında ki bir çocuk mu da siz karar veriyorsunuz buna?' Buğra da onun gibi bağırarak üstünlük sağlamaya çalıştı ve başardı da.
'Bu seni hiç ilgilendirmez! Defne buraya gel!' Başımı hayır anlamında sallamam onu öfkeden delirtirken bana yaklaşabilmek için bir adım atmıştı ki Zifiri de onunla beraber bir adım atarak önünde durdu.
'Söz konusu Defne'yse en çok beni ilgilendirir. Şimdi evimden gidin!' Kararlılığını bir an bozmadan annemin karşısında durdu.
'Gideceğim ama Defne'yle!' Eliyle beni işaret ederek tartışmaya devam etti.
'Ben izin vermediği sürece kimse evimden bana ait olan bir şeyle çıkamaz. Şimdi gidin!'
'Gitmiyorum. Kızımı almadan gitmiyorum ve sen onu bana vereceksin. Yoksa!' Tehditkar bir şekilde işaret parmağını Zifiri'nin suratına sallayarak konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİRİ
ChickLit"Gecenin Şahidi Olmaz" dedi. Dedi ve beni Zifiri'ye mahkum ederek bir başıma bıraktı... Hayatının ipleri sürekli başkalarını elindeydi Defne'nin. Her ne kadar eline almak istese de tam aksine bir düğüm daha atılıyordu o ipe. Bazen bile isteye ama ç...