Korkudan göz yaşlarım bir bir düştü onun ellerine. Kim olduğunu bilmediğim birine itaat ediyordum. Ona dair tek bildiğim şey keskin parfüm kokusuydu. Hıçkırarak ağladığımda ağzımda ki ve elimdeki elini daha fazla sıktı. Sakalları tekrar omzuma değdi.
'ARTIK BİZDENSİN'Dönüm noktası demiştim, güçlü durmak gerekir demiştim. Şimdi bunu uygulama vakti geldi. Hayatımın dönüm noktası olduğuna adım kadar emindim. Pek iyi sayılmazdı ama. Şimdi ikinci olarak güçlü durmam gerekiyordu. Yağmurdan kaçıp doluya yakalanmak istemiyordum. Kafeste kalmış özgürlüğünü bekleyen bir kuş gibi ellerinin arasında kalakaldım.
Bir eli ağzımda, bir eli elimde, vücudum vücuduna yaslı bir süre durduk öylece. Sonra bir adım geri attı. Ağzımda ki baskının artmasıyla bende geriye doğru bir adım attım. Bir adım attı bende attım, iki adım attı bende attım sonra üç, dört derken bir köşede durduk. Nefes alış verişlerim kontrolüm dışındaydı artık. Kalbim her an göğsümden fırlayabilirdi.
Korkuyla yutkundum. Boğazımda oluşan düğüm işimi zorlaştırdı. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Herkes çığlık çığlığa bir sağa bir sola koşuyordu. Korkudan olsa gerek ne görüyordum ne duyuyordum. Sakinleştikten sonra gözlerimi yavaş yavaş açtım. Salonda bir kaç kişi kalmıştı. Onlarda çıktıktan sonra arkamda hissettim baskıyla öne doğru bir adım attım. Sonra bir adım daha, bir adım daha... Giderek hızlandım ve salondan çıktık. Asansörün önünde kuyruklar oluşmuştu. Karanlık olmasına rağmen bunu görebiliyordum. Onların arkasından yavaş adımlarla geçtik. Küçük bir koridorun sonunda durduk. Nefesini boynumda hissettim.
'Aç şu kapıyı.' Başımı aşağı yukarı salladım. Silahı tuttuğum eli bırakmaya çalıştım ama elini elimin üstünde var gücüyle sıktı.
'Diğer elinle uyanık güzel.' Başımı bile sallamadan kapıyı açtım. İki adım atıp çıkacaktık. Arkamdan ittiği an bileğimi burkup dengemi kaybettim. Öfkeyle soluduğunu boynuma değen nefesinin sertliğinden anladım. Kalbim çıkacak gibi hızlandı tekrar.
'Ayakkabılarını çıkar.' Anlam veremediğim için hiç birşey yapmadan öylece durdum. Giderek öfkeleniyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra birbirine sıkı sıkı bastırdığı dişlerinin arasından konuştu
' Çıkar dedim sana. ' Başımı aşağı yukarı salladıktan sonra hemen dediğini yapıp ayakkabılarımı çıkardım. Anında on santim kısaldım. Ayağını elbisemin eteğinin altına uzatarak ayakkabılarımı duvara doğru sürükledi. Arkamda hissettiğim baskıyla bir adım daha attık. Burası otelin yangın merdiveniydi. İkimizin aynı anda buraya sığması imkansızdı.
Beklemediğim bir anda önüme geçti. Duvar ile onun arasında kaldım. Hala bir eli ağzımda bir eli elimdeydi. Giderek yaklaştı ve duvar ile onun arasındaki mesafemi sıfıra indirdi. Bu koridorun hem küçük hem karanlık olması ve korkum nefesimi kesti. Artık nefes alamayacak duruma geldim. Gözlerimin önü kararmaya başladı. Zorla gördüğüm yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı. Ama bu karanlıkta hiçbir şeyi seçemiyordum. Başını boynuma yakınlaştırdı. Sakalları omzuma nefesi boynuma değiyordu. Boynuma iyice yaklaştı ve derin bir kaç nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
'Şimdi elimi ağzından çekeceğim ve sesini bile çıkarmayacaksın.' Yarı baygın şekilde sadece gözlerimi kırpabildim.
Başını salladıktan sonra yavaş yavaş ellerini üzerimden çekti. Kendimi boşlukta hissettim. Bir an dengemi kaybeder gibi oldum kollarımdan yakaladı beni. Yalvaran gözlerle yüzüne baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİRİ
ChickLit"Gecenin Şahidi Olmaz" dedi. Dedi ve beni Zifiri'ye mahkum ederek bir başıma bıraktı... Hayatının ipleri sürekli başkalarını elindeydi Defne'nin. Her ne kadar eline almak istese de tam aksine bir düğüm daha atılıyordu o ipe. Bazen bile isteye ama ç...