25.BÖLÜM : ZAMANI GELDİ

156 45 66
                                    


Aynı yerden...
Aynı yerden yara almıştık, aynı yerden vurulmuş belki de aynı yerden ölmüştük ama yine de aynı yerden hayat bulmuş, ruhlarımızı hayata döndürmüştük. Ziftle kaplanmaya yüz tutmuş kalplerimiz de yaktığımız umut ışığımız aşka dönmüş ve tekrar can kazanmıştı. Sonuç olarak bizi bizden başka kim tamamlayabilir ya da kim anlayabilirdi ki?

Bileğini tuttuğum elimi tuttu ve önümde oturdu tekrar. Gözleri gözlerimi bulduğunda içimde hissettiğim sızı canımı yakarken bakışlarında hissettiğim o derinlik beni boğmak üzereydi ama gözlerimi gözlerinden kaçıramadım.

'Defnem bak iyi değilsin sabah söz gideriz hı olmaz mı? ' önümde küçük bir çocuğu ikna etmek ister gibi sakince konuşurken ellerimi avuç içine aldı. Cevap vermek istedim, ağzımı açıp tek bir kelime etmek istedim, bağırıp çağırmak istedim, en çok da bu evden çıkıp gitmek nefes almak istedim ama yaptığım tek şey susmak oldu.

'Defnem, güzelim hadi gel dinlen odamıza çıkalım. Sabah söz götüreceğim seni!' Yüzümü elleri arasına alıp gözlerime bakmaya devam ederken içimde kopan fırtınalara rağmen sessiz kaldım. Sol gözümden süzülen bir damla yaş yanağımda süzüldüğü yeri alev alev yakarken Zifiri olduğu yerden doğrularak beni kendine çekti.

Başımı boynuna gömdüğüm de uzun süredir yapmadığım bir eylemi yaparak derin bir nefes aldım. Benim eroinim bu kokuydu. Aklımı başımdan alan ya da aklımı başıma getiren kesinlikle buydu. Bana hayat veren oksijen aslen buydu.

Bir süre böyle kaldıktan sonra Zifiri uzaklaştı ve sessizce gözlerime baktı. O an içimde geçenleri anlamaya çalıştığını hissettim. Öylece sessiz ve derinden baktı gözlerime. O kadar çok şey söylemek geldi ki içimden az ötemizde duran bana düşman bedenlere rağmen söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki..

Hafif başımı sağa eğerek gözlerine, içinde kaybolduğum, boğulmak bir yana hayat bulduğum maviliğe bakmaya devam ettiğimde aniden ayağı kalkarak elimden tuttu ve benide kendiyle beraber ayağı kaldırdı. İki adım atıp salonun ortasına gelmiştik ki bir ses durdurdu bizi.

'Buğra gerçekten mi? Yeni sevgilini eski sevgilisinin mezarına mı götüreceksin? İnanamıyorum sana!' Alara'nın patavatsız konuşmasıyla Zifiri elimi kırmak istercesine sıktı. Bunu isteyerek yapmadığına adım kadar emindim. Kendimi toparlayarak bir adım attım ve tam yanında durarak koluna sarıldım. Kasılan vücudunun biraz olsun gevşetiğini hissettim.

'Alara sabahın bilmem kaçı benim asabımı bozma. Kes sesini.! ' öfke verdiği her nefeste alev olup dudakları arasından çıkarken Batu gür sesiyle bir kez daha doldurdu salonu.

'Buğra götüremezsin duydun mu beni? O katilin kızını benim kardeşimin yanına götüremezsin. Kardeşimin ona aşık olması ya da bana emanet etmesi umrumda değil anlıyor musun? ' önümüzde durup bağırırken Zifiri'nin koluna daha sıkı sarılıp başımı eğdim. Onu görmek istemiyordum. Çünkü dediği her şeyde haklıydı. Ben katilin kızıydım...

'Batu dediğin gibi Defne bize emanet edildi. Kardeşin tarafından ya da başka bir şeyden ama bir şekilde bu kız bize geldi, içimize girdi ve bize emanet anladın mı? Ve Defne'yi istediğim yere istediğim zaman götürürüm buna sen dahil hiçkimse karışamaz.' Zifiri'yi bu kadar sakin kesinlikle beklemiyordum. Yine tartışır kavga eder sanıyordum ama kollarımın arasındaki kolu bile kasılmamış gayet sakin duruyordu. Batu ağzını açıp tek bir kelime dahi etmezken Zifiri devam etti.

'Haklısın Defne katilin kızı hemde bir değil onlarca belki yüzlerce insanı öldürmüş bir katilin kızı ama Defne'nin bunda ne suçu var kardeşim hı? Hangimiz ailemizi secebiliyoruz? Hangimiz hayatımızı kendimiz yazabiliyoruz? ' eli hâlâ elimde öne bir adım daha attı.

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin