29.BÖLÜM : RUHLARIMIZ BİR BİZİM

142 22 60
                                    

"Yukarıdaki şarkıyla okuyabilirsiniz"

***

Gökyüzü...
Çoğu insan aşıktır gökyüzüne, hayrandır. Onlar için gökyüzü huzurdur, dertlerden uzaklaşmanın en güzel yeridir ama bazı insanlar içinse kendisidir gökyüzü. Yağan yağmur göz yaşıdır, gökteki güneş yüreğindeki yangınıdır, gök gürültüsü attığı sessiz çığlıklarıdır ve ay...Ay her şeyi sonudur onlar için...

Ve benim güneşimi söndürdüler, içimdeki yangın söndü, gök gürültüsü sustu, yağan yağmur dindi ve ben söndüm. Ben artık günü aydınlatan bir güneş değil sadece bir aydım gecenin zifirisinde. Sadece geceye aşık olanların beni görebileceği bir aydım ve beni gören kimse yoktu onun dışında.

BUĞRA'NIN GÖZÜNDEN...

Bir kaç dakikalığına zaman kavramı tamamen yok oldu. Emir'e döndü kısa süre bakışlarım yaptığı şeyin şokuyla silah halâ elinde ve havada öylece kalakalmışken Adnan elinden silahı aldığı gibi kolundan çekerek oradan uzaklaştırdı onu.

'Kaçma lan soysuz herif!' Batu'nun kaçtıklarını gördüğü an elindeki silahı kaldırıp koşmaya başladığını duydum. Adnan'ın arabaya binmesiyle ardı ardına ateş ederek durdurmaya çalıştı ama durmadılar.

'Lan!' Dedi Batu tüm öfkesiyle havaya ateş ederken.

'Batu bırak şimdi Adnan'ı buraya gel!' Güney'in seslenişiyle Batu tekrar yanıma geldi.

Son bir kaç dakikadır durmadan Defne'nin yüzünü okşuyordum ve adını sayıklıyordum bilinçsizce. Kollarımın arasında yatan beden sadece Defne'ye ait değildi. Ruhumda Defne ile beraber yığılmıştı kollarımın arasına.

'Defnem aç gözlerini artık!' Durmadan aynı şeyi tekrar ettim ve alnını öpüp durdum. Gözlerini açıp iyiyim demesini bekledim ama yok öylece uyuyordu.

Güney, Doruk ve Alara'nın arasından geçip yanıma oturduğunu hissettim ama bakmadım. Gözlerim üzerine örtünmüş gün ışığımın gözlerindeydi. Güney işaret ve orta parmağını Defne'nin şah damarına hafifçe bastırdı. Yaptıgı hareketle bir umut gözlerimi yumdum.

'Abi bana bak!' Yoktu bunu duymaya cesaretim yoktu. Güney'e bakmak yerine Defne'nin yüzünü okşamaya devam ettim.

'Defnem gitme Defnem!' Defne'ye sarılarak saçlarını kolladım halâ aynı kokuyordu içten bir öpücük bıraktım saçlarının arasına.

'Abi bana bak!' Güney sabırla bir kez daha seslendi.

'Defnem beni bırakma-' Defne'ye bir kez daha sarılacakken Güney acıyla bir tokat attı yüzüme. Yaşadığım sarsıntıyla biraz olsun kendime gelerek Güney'e baktım.

'Abi gitmedi Defne yaşıyor ama burada böyle durmaya devam edersek ölecek! Hadi abi kalk hastaneye yetiştirmemiz lazım!' kısa bir süre Güney'in yüzünü inceledim. Yüksek voltaj elektrik yemiş gibi ayaklandığım an Defne'yi kucakladım.

Kana bulanmış saçları sarkıyordu kollarımdan. Sırtından vurulmuştu Defnem. Adım attıkça yere damlıyordu kanı. Bir damla göz yaşına kıyamadığım gün ışıgımın kanı damlıyordu yere.

'Aç Doruk kapıyı aç!' Diye bağırdım bir anda olayı yeni kabullenmiştim sanki. Yaşıyordu çünkü Defnem yaşıyordu ve onun için güçlü durmak zorundaydım.

Doruk hemen arka koltuğun kapısını açıp aracın arkasından dolanarak diğer kapıyı da açtı ve yardım etmesiyle Defne'yi arka koltuğa sırt üstü yatırdıktan sonra yanına oturup başını dizime koymaya yeltenmişken Alara'nın sesi yankılandı boş ortamda.

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin