Ne olacaktı şimdi? Nasıl olacaktı? 'Barıştık' annemin söylediği son şey defalarca kulaklarımda yankılandı. Daha fazla annemi dinlemek istemedim. Onu kıracak bir şey söylemek istemiyordum. Odama çıktım. Kapıyı kapattıp yere çöktüm. Bacaklarımı kendimi doğru çekerek gözlerimi sımsıkı kapattım. Bu akşamın hiç yaşanmamasını diledim.
Her zaman böyledir bu. Bir şeyler yaşarız iyisiyle kötüsüyle sonra hiç yaşamamayı dileriz. Keşkelerle başlayan cümleler kurarız. Asla memnun olmayız olamayız. Asla gözümüz doymaz. Bir balık olsaydık uçmayı isterdik. Bir kuş olsaydık belki de suyun içinde yaşamayı isterdik. Ama yetinemiyoruz işte bir yerlerde bir açlık var. Maddi manevi bir yerlerde bir açlık var ve biz bu açlığı saçma sapan şeylerle örtmeye çalışıyoruz. İşe yarıyor mu? Hayır.
Sarışın olan esmer olmayı, esmer olan sarışın olmayı diler çoğu zaman. Yetinmez. Her zaman bir fazlasını bir üstünü ister.Ama ben istemiyorum. Ben bu zamana kadar olanla yetinebilmeyi öğrendim. Gözüm hiçbir zaman bir tık fazlasında değildi. Ama ona rağmen hayat her zaman bana bir tokat fazladan attı. Bu sefer aç olan hayattı sanırım. Başkalarına vuramadığı tokadı peş peşe durmadan suratıma attıyordu. Bu kaçıncı tokattı bilmiyorum. Bir süre sonra saymayı bıraktım. Başkalarından arta kalan bütün tokatları suratıma suratıma vuruyor, onlardan aldığı bütün yükü sanki sırtıma yüklüyordu.
Telelfonumun çalmasıyla içinde kaybolduğum derin düşüncelerimden arındım. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildikten sonra zar zor görebildiğim telefonumun ekranına baktım. 'SİSTA' Arıyor.. Derin bir nefes alarak telefonu açtım. Açar açmaz da kulağımdan uzaklaştırdım.
'Defneeee.... Sana bomba gibi haberlerim var bil bakalım ne? Ay dur ben söyliyim. Mezuniyet balosu erkene alınmış Pazar günü olacakmış. Yani iki gün sonra düşünebiliyor musun bütün hazırlıklar için sadece iki günümüz var. Ayyy çok heyecanlıyım. Ne giysek acaba?'
Bir süre durdu sonra devam etti.
'Defne orada mısın? ' derin bir nefes alarak devam ettim.
'E-evet buradayım!' elimi alnıma vurdum. Kekelediğim için kendimden nefret ettim. Selin'in beni benden bile daha iyi tanıyor oluşu bir kez daha canımı sıktı.
'Defne kuzum neyin var sesin kötü geliyor'
'İyiyim. Yok bir şey. Gerçekten!' Dedim konuşup hevesini kırmak istemiyordum
'Defne. Sabah erkenden ya sen geliyorsun ya da ben anlaştık mı?'
Görmediğini bildiğim halde başımı aşağı yukarı salladım.
'Tamam.' Diyebildim sadece. Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Olduğum yerden ayağı kalktım. Üstümü değiştirecek güce sahip değildim. Cenin pozisyonunun en küçük hali ile yatağıma uzandım. O kadar küçüldüm ki o kadar küçültmek istedim ki küçülüp yok olmak istedim. Hayatımın şu an bitmesini istedim. Son duyduğum sesin enerjisiyle beni her seferinde hayata döndüren canımdan öte kardeşimin sesi olsun istedim. Gözlerimi bir daha açmama umuduyla yumdum.
.....
Telefonumun çalmasıyla oflayarak gözlerimi aralamaya çalıştım. Bir elimle gözlerimi ovuştururken diğer elimle kim olduğuna bile bakmadığım telefonu açıp kulağıma götürdüm. Bıkkın bir sesle konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİRİ
Chick-Lit"Gecenin Şahidi Olmaz" dedi. Dedi ve beni Zifiri'ye mahkum ederek bir başıma bıraktı... Hayatının ipleri sürekli başkalarını elindeydi Defne'nin. Her ne kadar eline almak istese de tam aksine bir düğüm daha atılıyordu o ipe. Bazen bile isteye ama ç...