Okula vardığımda derse geç kalmıştım. Kapıyı çaldım ve izin istedim. Enstruman hocası dersteydi. Yerime oturdum ve konuşmaya başladı. "sizden bir enstruman seçmenizi ve şarkı bestelemenizi istiyorum. 2 Gün süreniz var. Şimdiden kolay gelsin!" ne? "Abi napıcaz şimdi?" panikle sormuştu Rüveyda. "Rüveyda bence sen keman, Mert bence sende bateri seçin!" dediğimde Mert bana dönerek "sen?" diye sordu. "Ben daha çok söylemeye alışığım. Bir aletim yok. Bunu hoca ile konuşurum." dediğimde "ya hoca kabul etmezse?" diye sordu Rüveyda."O zaman bende yazabildiğim kadar şarkı yazarım." dedim ve kaşları çatık bir şekilde başını salladı. Tam arkamı dönmüştüm ki Rüveyda konuşmaya başladı. "Aslında!" dedi ve tereddütle konuştu. "Sen küçükken çok güzel piyano çalıyordun. Hala çalabilir misin?" diye sorduğunda "olabilir! Ay sen çok zekisin! Çok teşekkür ederim hadi görüşürüz!" dedim ve koşmaya başladım.
Tam merdivenlere yönelmiştim ki bir beden ile çarpıştım. Bedenin sahibi Selimdi. "Hop! Nur iyi misin?" dediğinde kaşlarımı çattım. "P-pardon! Senin ne işin var burada?" dediğimde hafifçe sırıttı ve "burası bizim üniversiteye göre daha güzel bende buraya kaydımı aldırdım!" dediğinde önceki konuşmamıza göre daha iyiydik. "İyiymiş!" dediğimde tam gidiyordum ki kolumdan tuttu. "Senin bileğin nasıl?" diye sordu. "O gece geçti!" dediğimde "iyiymiş iyi ol güzelim!" dedi. Güzelim mi? Hayır ya! "Yarın akşam benimle konsere gelir misin?" dediğinde "hangi grup?" diye sordum. "Birileri!" dediğinde "ciddi misin? O grubu çok seviyorum. Tabi ki de gelirim! Hem biliyor musun yarın benim doğum günüm!Çok teşekkür ederim!" dediğimde " o zaman bu da benim sana doğum günü hediyem olur!" o anda halisülasyonlar başladı. Sanki Yaman karşımdaymış ve kıskançlıktan ölüyormuş olarak gördüm. Çantamdan ilaçlarımı çıkarttım ve içtim. Selim hala karşımdaydı ve bana çatık kaşlarla bakıyordu. "Merak ediyorsundur?" sorumla başını salladı. "Gel kafeteryaya gidelim orada herşeyi anlatırım!" dediğimde başını olumsuz anlamda salladı. "Kafeteryada yer yok gel başka bir yere gidelim!" dediğine başımı salaldım ve okuldan çıkıp onun arabasına bindik ve bir restaurant a gittik.
"Geçen yıl yani lise son. Bizim okulumuzda yangın çıkmıştı ve bizde farklı bir okula nakil olmak zorunda kalmıştık.Gittiğim ilk gün 2. derste kapıdan içeriye birisi girdi. 1.80 Boylarında, siyah saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli ve çok yakışıklı bir çocuk. Ben o zaman ilk görüşte aşka inanmazdım. Onu görünce değişti. Arkamdaki sıraya oturdu. Bende kendimden geçmiş bir şekilde şarkı mırıldanıyordum ve bana şu cümleyi söyledi;
"Sesin çok güzel, aynı kendin gibi..."
Bu cümleyle başladı. Bir süre sonra birbirimize aşkımızı itiraf ettik ve sevgili olduk. Sonra öğrendim ki beni tavlamak için iddiaya girmiş-" dediğimde pür dikkat beni izliyordu ve son söylediklerimi duyunca küfür etti. Aldırış etmeden devam ettim. "Çok kötü oldum o zamanda. Sonra beni yeniden kandırdı ve yeniden sevgili olduk. Bu sefer de yapamıyorum diyerek gitti ve gidiş o gidiş. Gittiğinden beri 1 ay boyunca odamdan çıkmadım. Deli olmuştum. Her yerde onun halisülasyonları, sesi, gözleri sürekli heryerimdeydi ama o yoktu!" dediğimde ağlamaya başladım.
Ağladığımı görünce bana sarıldı. "Keşke önüne daha önce çıksaymışım!" dediğinde saçlarımı okşadı. "Tamam daha fazla ağlama." dediğinde sarılmasını önledim. "Şimdi de sürekli halisülasyon görüyorum onun için ilaç içiyorum. Ama diğer ilacım işe yaramadı. Şimdi daha ağır ve yan etki yapabilecek bir ilaç verdiler!" dediğimde kaşlarını çattı. Saat geç oluyor zaten kalkmam lazım görüşürüz!" dediğimde kalktık ve beni evime bıraktı.
Eve geldiğimde ilaçlarımdan içtim ve evdeki piyanonun önüne oturdum. Evet! Çalıyorum! İlk aklıma gelen şarkıyı çalmaya ve söylemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
Teen Fictionİlk görüşte aşka inanır mısınız?...Peki Şansa?... İnsan Şans ile yaşar... Aşk ile ölür... Şans ile Aşk'a şait olalım sizinle... 💫