*Biz birbirimizin şansıydık... Meğerse şans kadere bağlıymış...*
Ateşten havale geçirmek üzereydim. Doktor bunun gerçeği öğrendiğimiz gece soğukta dışarıda oturmamız yüzünden olduğunu söylemiş. Ömer ve Deniz beni her gördüklerinde ona saydırıyorlar. Rüveyda başımda dört dönüyor. Zeliha nın da Rüveyda dan farkı yok.
Zeliha içeriye girdiğinde "Nur annenlerin işi uzamış 1 hafta daha ordalarmış ve seni yanlarına istiyorlar. Onları aramadığın içinde sana çok kızgınlar." dediğinde paniğe girdim.
"Hayır ya benim ne işim var Londra da! Ben ararım şimdi onları!" dediğimde ayağa kalkmaya çalışıyordum.
"Nur hanım bu baygın ve hasta halinizle nasıl konuşmayı planlıyorsunuz? Lütfen bizimle de paylaşın!" Rüveydanın sözünden sonra elime telefonumu alıp annemi aradım.
"Alo! Nur hanım bizi ne zaman aramayı planlıyordunuz?" Annemin sitemiyle "anne tamam kusura bakmayın. Tamam ben sizi her gün ararım ama ben gelmem oraya! Ne işim var elin Londrasında benim?" dediğimde telaşla "senin sesin neden bu kadar kötü? Annecim bir şeyin mi var?" hemen de anlıyolar be!
"Yok anne ya neyim olucak. Sadece yeni kalktım ondandır!" dediğimde şaşkınlıkla "saat 5 yalnız!" dedi. Saat 5 oldu mu be! "Çok uykum vardı saati hiç görmemişim!" dediğimde "ben onu bunu bilmem yanımıza geliyorsun!" dediğinde "ya anne ben gelmiyorum!" dediğimde birazdan yalvaracağımı anladığı için yenik düştü! "Tamam! Ama her gün en az 3 kez bizi arıyorsun! Aramadığın gün yanımıza geliyorsun!" dediğinde "tamam siz merak etmeyin hadi görüşürüz!" dedim ve telefonu kapattım.
"Tamamdır! Ay bir şarkı açın be! Kendimi iyi ama kötü hissediyorum hala depresyondayım!" dememle Ömer başını sallayıp şarkı açtı.
AŞKIN KANUNU YOK AMA*
CEZASI AĞIRDIR*
BAĞIR ÇAĞIR SÖYLERSİN*
DERDİ DUYMAZ SAĞIRDIR*
Diyordu şarkı. Gidip camımdan dışarıya baktığımda onu gördüm. "Bunun ne işi var burada?" diye sorduğumda yanında Merti de gördüm. "İkisi de burada!" dediğimde Rüveydanın yanına gittim. "Ben çok özledim!" dediğinde ona sarıldım. "Bende!" dediğimde ağlamaya başladık. Ateşimin çıktığını hissedebiliyordum. "Kalk!" dedim "dışarısı daha iyi gelicektir. Düne göre bugün hava daha güzel. Sahaya gidelim. Belki biraz hareket edersek daha iyi oluruz. " dediğimde Zeliha, Ömer ve Deniz başını salladılar.
Hazırlanıp dışarıya çıkarken merdivenlerde Zelihanın kulağına "ben her an affedebilirim! " dediğimde "bence gidin konuşun derdiniz neyse çözün" dediğine başımı salladım.
Dışarıya çıkınca bizi görür görmez yanımıza geldiler. "Nur sana yalvarıyorum beni dinle!" dediğinde "tamam" dedim ve beni arabasına bindirdi. "Sahaya!" dememle konuşmaya başladı."O gün senin fotoğrafını gördüm ve o anda sana aşık oldum. Sana bakarken, sen, öperken inan çok üzülüyodum. Merti karşıma aldım ve konuşmaya başladım. Sana nasıl aşık olduğumu herşeyi anlattım. Bizde bu iddiaya son verdik. O da Rüveyda ya çok aşık oldu. Lütfen Nur affet beni! Sana yalvarıyorum! Hastanede, evde , maçta seni görünce kendimi dövmek istedim. Kendime o kadar büyük küfürler ettim ki, çok pişmanım Nur o gün bana dediğin ' kimsenin civcivi değilim ' diye o işte bana çok koydu. Ben sana gerçekten çok aşığım Nur! Lütfen affet beni!" dediğinde sağ gözümden bir damla yaş düştü.
"Biz... Biz birbirimizin şansıydık... Meğerse şans kadere bağlıymış..." dedim ve ona sarıldım. "Affediyorum çünkü seni çok özledim!" dememle uzunca sarıldı. O kadar derin bir iç çekti ki sanki kokuma doyamıyordu.
İşte barıştık. Onu o kadar çok özlemişim ki... Kelimeler yetmiyor...
Veeee sonunda barıştılar. İkisini barışmış bir şekilde yazmayı o kadar çok özlemişim ki... Lütfen oy verin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
Novela Juvenilİlk görüşte aşka inanır mısınız?...Peki Şansa?... İnsan Şans ile yaşar... Aşk ile ölür... Şans ile Aşk'a şait olalım sizinle... 💫