Kapıyı suratına kapattım.
Kapatmadan önce şaşkın bir şekilde bana bakan Jamesin hayal olmasını diliyordum sadece ama gerçek olduğunu da biliyordum. Derin bir nefes alıp bir daha kapıyı açtığımda Jamesin ela gözleri ile göz gözeydim.
"Selam" diyerek içeri gireceği sıra ayağımı önce koyarak durdurdum
"Ne işin var burada?" dediğimde "İçeride konuşsak en azından" dedi.Sesi... mahcup çıkıyordu?
Benim tanıdığım James Pottera hiç mi hiç benzemiyordu. Onu içeriye aldığımda umarım bu karardan pişman olmazdım. İçeriye girdiğinde salona doğru adım atmıştı. Bende mutfakta ne yapsam diye düşünüyordum. Arka bahçe kapısından kaçsam mesela? Çok mu belli olurdu.
Kafamı umutsuzlukla iki yana sallayarak bitki çaylarını olduğu kutudan iki tane melisa çayı aldım.
Arkadaşken bunu seviyordu.
Kaynamış suyu kupalara dökerken Jamesin hiç sesinin çıkmadığını fark ettim.
Napıyordu bu?
Kupalarla hızlıca salona girdiğimde elindeki çerçeveye gülümseyerek bakıyordu.
Tanıştığımız gün çekilmiş bir fotoğraftı. Ben kırmızı bir bikini giymiş kameraya dil çıkarıyordum ve Jameste bana bana gülüyordu. O fotoğrafı kaldırmaya kıyamamıştım.
Geldiğimi görünce çerçevenin içindeki fotoğrafı göstererek "Çocukluk fotoğrafımız" dedi gülerek.
Umursamazca "Annem geldiğinde koymuş demek ki" Dedim.Yalandan kim ölmüş sonuçta?
Gülümsemesi solduğunda kalbim üzüntüyle kasıldı.
Onun üzülmesini istiyordum ama o üzülünce de ondan daha çok üzülüyordum.
Kupayı ona uzattığımda almış bir yudum aldıktan sonra "Melisa çayı. Hatırlamışsın" demişti
"Yo. Evde bir tek onlar kalmıştı" diyerek aynı hızla ona cevap verdiğimde artık dokunsam ağlayacak gibiydi.
"Ee Potter.." dedim çaydan yudum almadan önce " Neden geldin?"İyi ki geldin ama bunu bilmene gerek yok
" Aramızı düzeltmek istiyorum" dediğinde kahkaha atmamak için kendimi tuttum
Hangi aramız? Siktir git diyerek beni yanından kovduğun mu
"Tamam bak düzeldi şuan hadi git artık" dediğimde onu ciddiye almadığımı sonunda anladı.
"Lils ben ciddiyim" dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım
"James bende ciddiyim. Aramızda herhangi bir ilişki kalmadı bile neyden bahsediyorsun?"James gözlerini birkaç saniye yumduktan sonra geri açmıştı. Yeşili daha da baskın olan gözlerine baktığımda sinirlendiğini fark ettim.
Ama bilin bakalım bu benim ne kadar umrumdaydı?
" Tamam zamanında birkaç hata yapmış olabilirim ama bana bir şans daha veremez misin? En azından arkdaşlığımıza" dediğinde sustum.
Kafamı sağa yatırarak ona baktığımda o da benim cevabımı bekliyordu
"James" dedim sakince ama içimden çığlık çığlığaydım. "Biz zaten seninle arkadaştan fazlası değildik. Bunu bana sen söylemiştin" dediğimde kayışlar kopmuştu.İkimizde sakince çaydan yudum almış sonrasında bağırarak tartışmaya başlamıştık.
"TAMAM KÖTÜ BİRİ OLABİLİRİM AMA BENİMDE DUYGULARIM VAR LİLY"
"EMİN MİSİN BEN BİRAZINI BİLE GÖREMEDİM DE"
"SEN HAYATIMDA EN ÇOK DEĞER VERDİĞİM İNSANLARDAN BİRİSİN. NASIL BÖYLE BİR ŞEY SÖYLERSİN"
En sonunda ikimizde yere düştüğümüzde Jamesin yüzünü tırnaklarımdan nasibini almıştı ve yanağından imce bir çizgi olarak kan süzülüyordu.
"Neden beni bıraktın" diye fısıldağında ona daha fazla sataşamayacak kadar yorgundum.
"Hayatımdan defol dediğinde seni bağrıma basacağımı bekleme James" dedim sakin bir sesle. Ses tellerim acıyordu ve biz saatlerdir tartışıyorduk.
Melisa çayı sakinleştirmek yerine iyice öfkemizi alevlendirmişti sanırım.
"Onda var olup bende olamayan ne? Onu kalbine benden sonra nasıl aldın"
diye bana döndüğünde gözleri dolu doluydu.Neyden bahsediyorsun diyerek ona baktığımda "Sevgilin Süsü-Severus" dediğinde sinirlerim bozulduğu için kahkaha atmaya başladım.
Onu rahatlatmayacaktım.
"Bilmem sen söyle" dediğimde benimde gözlerim dolmuştu.
"O en azından benden bir şeyleri gizlemiyor ya da beni hayatından bir iki geri sokmaya çalışmıyor" dediğimde göz yaşları yanaklarından süzülüyordu.
Bende ağladığımı o sıra fark ettim.
"Seni mutlu ediyor mu?" dediğinde bağırmak istedim.
Evet ama ben seninle mutsuzluğa da varım.
Sustuğumda yanlış anlamış olacak ki "Ben cevabımı aldım" dedi. Ayağa kalktığında bende kalktım. Kapıdan gidecekken sonradan çok pişman olacağım bir şey yaptım.Elimle arkasından tişörtünü tutup gitmesini engelledim. Alnımı sırtına yasladığımda Kafasını arkaya çevirmişti.
Bana doğru döndüğünde kafamı kaldırmadım. Belki de hata yapıyordum kapıdan geçip gittiğine hayatım daha iyi olacaktı.
"Kal"
Ama ben iyi olmasını istiyor muydum ki?
.
Lily ne boş yaptın bee
cards on the table'ın son bölümü bölük pörçük yayınlayan wattpad e pü
sinirlendim
neyse iyi okumalar
oyveyorumbekliyombb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
affection | jily
Fanfictionjamestheprongs: dün eziyet gören, bugün eziyet gören, herkesin, hatta ne uğruna acı çektikleri ne de sebep oldukları felaketlerin suç ortağı olan iki kederli meleğin darbesini yiyen bu zavallı ruh, kendisine hiç darbe indirmeyen, onu fırtınalardan...