Sabah kalktığımda yatağımdaydım ve gözlerim acıyordu. Baş ağrısından bahsetmiyorum bile. Kendimi yatağa geri bırakacakken odama kadar ulaşan koku ile kulakları dikilen köpek gibiydim.
Pancake.
Banyoda yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki halimi görmezden geldim. Saçımı toplayıp odaya geri döndüğümde dolaptan rastgele bir tişört ve şort alıp üstümü değiştirdim. Sandalyenin üstündeki ceket ile göz göze geldiğimde daha fazla üzülmemek için aşağıya indim.
Mutfakta şarkı söyleyerek pancake yapan Severus'u izlerken duvara yaslanmıştım.
Söylediği fransızca olduğundan hiçbir şey anlamıyordum ama kulağa güzel geliyordu.
"Bö" diyerek yanına geldiğimde tepki vermeden bana baktı ve dilimlediği meyvelerden birini ağzıma sıkıştırdı.
"Neden korkmadın" derken ağzım doluydu. Anlamanış olabileceği için yuttuktan sonra tekrar edecektim. Tam ağzımı açmıştım ki"Kokun sen daha bir şey demeden kendini belli etti" dedi üzümü ağzına atmadan önce ve göz kırptı.
Hmmm.
Kıpkırmızı olacağımı bildiğim için buzdolabına yöneldim o sıra da "Kahve yaptın mı?" diye ona döndüm. Kafasını evet şeklinde salladığında sütü çıkardım.
O pancakeleri tezgaha koyacakken bende kahve makinesine gidiyordum. Yolda karşılaştığımızda belimden tutup beni yoldan çektiğinde hiçbir şey diyemedim.
Hala rüyada olabilme ihtimalim var mıydı?
Kupalara kahve koyarken şunu fark ettim.
İkimizde kahveleri sütsüz içiyorduk. Elim anlıma gittiğinde Severusun gülmeye başladığını duydum. Ona tek kaşımı kaldırarak baktığımda o da omuz silkti.Bende sütü buzdolabına geri koydum.
Severusun karşısındaki sandalyeye oturduğumda değişik hissettim.
Severus evime birçok kez gelmiş, kalmış ve bana kahvaltı hazırlamıştı ama bu sefer ki farklıydı işte.
Ya da bana göre öyleydi bilmiyorum.
Kahveden bir yudum alırken Severusun yerken ki şişmiş yanaklarına bakıyordum.
Bir değişiklik vardı ama ne?
"Lily" dediğinde dünkü olan şey aklıma geldi. Tüylerim diken diken olduğunda kendime tokat atmak istedim.
"Efendim?" dediğimde çatalı ile önümde duran pancakeleri gösterdi "Yesene." Kafamı sallayarak şurup dökülmüş pancake'i ağzıma attım. Pancake'i Petunia dan sonra en iyi yapan kişi kesinlikle Severustu.Beğendiğimi gösterircesine kafa salladığımda biliyorum dercesine omuzlarındaki hayali tozları sildi.
"Bugün bir işin var mı?" diye sorduğumda ağzı dolu olduğundan kafasını salladı. Yuttuktan sonra da "Anneme dükkanda yardım etmem lazım" dediğinde kafamı salladım.
Bugün yalnızdım yani.
Severus ile öylesine konular konuşarak kahvaltımızı bitirdik ve masayı topladık Tanrıya şükür dünkü gibi bir şey olmamıştı. Kapıdan onu uğurlarken sarılmış yanağıma uzanmıştı. Telefon bildirimin sesine doğru baktığımda Severusun dudakları, dudağımın kenarındaydı.
Donup kaldığımda o da benden farksızdı.
Tanrım lütfen al canımı ve bu utançla daha fazla yaşamayayım.O sırada Tanrı zamanı durdurmuş ve sokağın başındaki kişiyi görünce kahkaha atmıştı ve şey demişti "Burası en sevdiğim yer."
Geri çekildiğinde bende yere bakarak "Sonra görüşürüz" dedim. O da aynı şekilde mırıldanarak görüşürüz dediğinde kapıyı kapattım.
Ve sonunda kendime tokat attım.
Tanrım bunların hepsi çok fazla şarap içtiğim için miydi?
Ya da Jamesin kuyruğu olan kızları kuyruklarını kestiğim için mi?
Salona girip televizyonu açtığımda kapı bir daha çalmıştı.
Gelen herhalde Severustu diyerek kapıyı açtığımda bana gülümseyerek bakan James ile göz göze geldim.
Cidden
Ha siktir ya
.Sabah sabah bölüm yazmak bana yaramıo
Oradaki tanrı benim
bugünde şirk koşuldu ✔️
okuduğunuz için teşekkürleer
oyveyorumbekliyorumm
bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
affection | jily
Fanfictionjamestheprongs: dün eziyet gören, bugün eziyet gören, herkesin, hatta ne uğruna acı çektikleri ne de sebep oldukları felaketlerin suç ortağı olan iki kederli meleğin darbesini yiyen bu zavallı ruh, kendisine hiç darbe indirmeyen, onu fırtınalardan...