5.3

501 44 35
                                    

Şokla sahadakilere bakarken bir yandan da sıkılı yumruklarımı gevşetmeye çalışıyordum. Altı üstü bir maçtı, Jamese hir şeu olmazdı.

Dimi?

Herkes oynamak için yerini aldığında elimde ağzıma gitmişti. Endişelendiğimde tırnaklarım yok olurdu hatta tırnak etlerim kanayana kadar durmadığımdan günlerce yarabantlı hir şekilde gezerdim.

Top Jamesin ayağında hızlıca karşı taraftakilerş sollarken Sirius "Yürü be Jamsie" demiş ve çevresindekilerin kahkaha atmasına sebep olmuştu. Yanındaki diğer sarı kafanın yok oluşu şimdi aklıma gelirken cidden kötü bir arkadaş olduğumu fsrk ettim.

"Dorcas nerede?" dediğimde bana dönmüş "Hastaymış" dediğinde kafamı salladım.

Okul çıkışı onun yanına gidebilirdim.

Maç başlangıcında gayet normal olsa da iki takımda gol attığı için işler iyice kızışıyordu. Oyuncular daha pis oynamaya başlıyor, birbirlerine yanlışlıkla tekme atıyorlardı.

Maçlara neden gelmediğimi şimdi anlamıştım.

Gözüm sadece Jamesteydi. Olabilecek her şeye karşı kendimi kasıyordum ve kaslarım şimdiden ağrımaya başlamıştı.

James kaleye doğru koşarken onu karşılayan Felix ile James yere düşmüştü. Tırnaklarımı endişe ile koluma geçirdiğimde Jamesin kalkıp Felixi göğsünden itmesi ile ortalık karışmıştı.

Kaptanların kavga etmesi ile birbirine giren takım ile okulun öğrencileri de birbirinden girmeye başlamıştı. Yukarıda oturankar üstümüzden neredeyse atlayarak aşağı inerken Remus kolumdsn tutup Petere itmiş "Onu dışarı çıkar" demişti. Peter kafa salladığında Remus ve Sirius ceketlerinin atarak sahaya inmişlerdi. Onların peşinden gidecekken kolumdan tutan Petere baktım. "Hayır. Sana hir şey olmamalı." demişti. Kolumu çekiştirerek bir daha gitmeye çalıştığımda "Bana başka seçenek bırakmadın daha onları yanına gideceğim."demiş ve beni omzuna almıştı.

" Hayır PETER HAYIR-"dememe varmadan sahadan çıkmış ve açık otoparka gelmişti. Havada uçuşan küfürler ve kavga sesleri buraya gelirken beni yere bıraktığında gitmek için çırpındım.

"Bırak beni piç kurusu! bırak!" dediğimde iki eli omuzlarımı tutmuştu. Bir anda durup ona baktığımda "Gerçekten piç olduğumu nereden biliyorsun?" dediğinde alık alık ona bakmıştım.

"Sana bir hikaye anlatayım." diyerek arabaya yaslanan Peter sigara yakmıştı. Bana uzattığında kafamı iki yana salladım. Omuz silktiğinde "Peter oraya gitmemiz lazım. Bütün arkadaşlarımız orada" dediğimde kıkırdamıştı.

"Hayır beni dinlemek zorundasın." demiş ve arabanın yanına eliyle vurmuştu. "Gel otur yanıma." dediğinde oturmuştum. Ne kadar çabuk biterse o kadar hızlı Jamesin yanına gidebilirdim.

"Bir adam varmış yıllardır sevdiğini sandığı karısı ile evliymiş ve dünyalar tatlısı bir oğlu varmış ama gel gör günlerden bir gün bu orospu çocu adam sikine sahip çıkamamış ve sevgilisini hamile bırakmış. Hamile olduğunu öğrendiğinde kadına siktiri çeken adam ile ne yapacağını şaşıran kadın çocuğa kıymak istemiş ama kıyamamış işte" söyledikleri kanımı dondururken Peter de içine çektiği sigara dumanını üflemiş ve devam etmişti. "Kadın çocuğu doğuruyor doğurmasına ama çocuktan nefret ediyormuş. Onun yüzünden hayatının karardığını düşünüyormuş. Çocuk 10 yaşına geldiğinde şu orospu çocuğu olan adam çocuğu almak istemiş. Kadın çocuğu sorgusuz sualsiz vermiş ve siktir olup gitmiş." dediğinde gözlerim dolmuştu ve önümüzde neredeyse savaş çıkmış olan koca sahaya bakıyordum." 10 yaşına kadar zaten annesi tarafındsn sevilmeyen bu çocuk birde üstüne üvey annesinin piç laflarına dayanmıştı çünkü kızıl saçlı kız çocuğu onu eğlendiriyordu. Çocuk kadınlardan nefret etse bilr bu kız çocuğu ilr eğleniyordu ama kadınlara nasıl davranacağını bilmeyen bu çocuk kızın kalbini çok kırmıştı. Kızın, ela gözlü çocuğu sevdiğini bilse de bir şey diyemiyordu. Ela gözlü çocuk ona sürekli kızı anlatsa da kıza bir türlü anlatamamıştı. Diğer çocuk, ela gözlü ile hir plan yapmıştı. Ela gözlü çocuk kıza bunun bir oyun olduğunu söyleyecek ama aslında gerçekten onunla randevuya çıkacaktı. Sarı saçlı çocuk, ela gözlüye ne yapmasını söylerken onu abisi duymuştu ama." Sözleri arasında belli belirsiz kıkırdıyor ve titreyen elleri ile başka bir sigara yakıyordu." Çocuktan nefret eden abisi bu kızı gözüne koymuştu ve onunla arkadaş olmuştu. Gel görelim bu kızıl saçlı kızın güzelliğine kapılan diğer genç, kızın kalbini kırmak isterken ona aşık olmuştu." diyerek sustuğunda rüzgar esti ve kızıl saçlarım uçuştu.

Hikayenin devamını dinlemek istemiyordum.

" Herkesi kendine hayran bırakmak zorunda mıydın Lils"diyerek bana döndüğünde ona baktım. Mavi gözleri kan çanağı olmuştu ve gözlerinde bir ifade yoktu.

" Pete... " dediğimde

" Sus hikayenin devamı var daha" diyerek beni susturmuştu. "Ela gözlü genç ailesi ile sorunlar yaşarken tamamıyla sapıtmış ve kızıl saçlı kızı umursamamaya başlamıştı. Sarı saçlı çocuk ela gözlü gence öfkelenmiş ve onu kızıl kızdan ayrımıştı. Ona göre Kızıl saçlı kız hep gülmeliydi. Çocuğun yanına ise sadece ağlıyordu. İyi bir şey yaptığını zanneden çocuk kızın günden güne çöküşünü izlediğinde acısını ela gözlü gençten çıkarmıştı. Kızıl kız bir şekilde her şeyi halletmişti ama bu hikayedeki tek piç kurusu sarı saçlı çocuk olmuştu."

Dedikleri bittiğinde yanında titriyordum. Yaslandığı yerden kalkıp ceketini çıkarmış ve omuzlarıma örtmüştü.

"Hikayende boş yer kalmadığından kötü karakter olduğum için özür dilerim Lils" demiş ve saçımdan öpül gitmişti.

Bende saatlerce orada durmuş diğerlerinin gelmesini beklemiştim.

.

kötükarakteribilekötüyapamıyorumamk
umarım konu saçma gelmemiştir hikaye anlamada hiçbir zaman iyi olmadım.
max 2 bölüme biter.
hadi bb

affection | jilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin