son geçmiş bölümü
ve hala açıklanmayan şeyler var
yazarında pü
.Evde ağlayarak annemin sakladığı şarap şişelerini bulmuş ve kadehe ihtiyaç duymadan kafama dikmiştim.
Yaklaşık dört saat önce.
Belki de daha fazlaydı ama biliyor musunuz?
Umrumda bile değildi.
Yerde yuvarlanan şişeye eşlik etsin diye başka bir şişe açarken bir yandan da telefonumu açmaya çalışıyordum. Jamese sövmem gerekiyordu.
Yağmur durmuş, doğana bana inat edercesine kendi güzelliğini gösteriyordu.
Telefonu açmaya çalışırken kapanan gözlerim ile Jamese sonrada sövebilirim deyip kafamı masanın üstüne koydum.
Telefonumdan yükselen bildirim sesi ile homurdanarak uyandım. Kafamı kaldırdığımda vücudumdan yükselen sesler ile yüzümü buruşturup telefonu elime aldım.
James kişisinin 3 mesaj.
James: Tepeye gelir misin?
James: Lütfen
James:Seni bekleyeceğim
Jamesin yazdığı mesaj ile bu sefer mutlulultan ağlamıştım. İyice dengelerimi bozmuştu bu çocuk. Hızlıca duşa girip Jamesin tişörtlerinden birini üstüme geçirip altıma mom jean giyindiğimde çıkmak için hazırdım.
Hızlıca bisikletime atlayıp tepeye sürerken bir yandan da geçen arabada dinlediğimiz şarkıyı mırıldanıyordum.
"Sadece biraz.. biraz sevgi..."dediğimde yokuştan çıkmış ve bisikleti yere atarak hızlıca Söğüt Ağacının aşağısıma inmiştim. Arkası dönük biri beni beklerken neşe ile" James" diye bağırdım. Arkasını dönen kişi ile yerimde durup anlamamış gibi mırıldandım.
"Peter?" dediğimde gülmüş ve yanındaki yere vurarak yanına çağırmıştı. Yanına geldiğimde oturmuş ona bakıyordum. Peter az önceki gülüşünü silmiş bana baktığında "James nerede?" dediğimde derin bir nefes almış ve nana dönmüştü
"Lils.." dediğinde sözünü kestim "Peter? James nerede? Bir şey mi oldu ona?" Kafasının iki yana salladığında rahat bir nefes aldım.
James iyiydi.
"Buraya gelecekti ama sanırım bunları yüzüne söyleyemedi ve beni söylemek için uygun buldu. Buna inanamıyorum ama Lily... Sanırım James artık seninle görüşmek istemiyor." dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
Kanımdaki alkolden dolayı mı yanlış anlıyorum ben?
"James tam olarak ne dedi sana Peter. Lafı uzatma" dediğimde sesimdeki soğukluk beni bile ürkütmüştü.
"Hayatından siktirip gitmeni ve bir daha da gelmemeni söyledi. Dediğim gibi bunj nasıl dediği hakkında hiçbir fikrim yok ben bir şeyler yapmaya çalışacağım." dediğimde elimle durdurdum onu.
"Hayır hayır bir şey yapmana gerek yok. Madem James beyefendi öyle demiş."dedim gülerken" Bize de uymak düşer"
Peter yanımdan gittiğinde James ile buraya geldiğimiz zamanlar ağacın arasına soktuğu paketi yerinden çıkardım. Şortumun cebindeki zippoyu da çıkarıp sigara yaktığımda artık üzüntüm kalmamıştı. Damarlarımda saf katıksız bir nefret akıyordu.
Bir ileri iki geri beni oyalayan Jamesten, aramalarıma keyfi cevap verip vermeyen Siriustan birde asla cevap vermeyen Remustan, sanki çok önemsiz bir şeyi açıklıyormuş gibi davranan Peterden bıkmıştım.
"Sanırım ilgiyi hep yanlış yerlerde aradım" deyip güldüm.
Bu da ilk kez ağlanacak hale gülmemdi zaten.
.aslında geçen bölüm son geçiş bölümü olacaktı ama aptal ben burayı unuttum. HİKAYENİN EN ÖNEMLİ KISMINI NASIL UNUTABİLİR BİR İNSAN YA
neyse çok matematik çözdüğümden bunlar
sonunda şimdiki zamana dönüyoruz be
yetti be
hadi bb

ŞİMDİ OKUDUĞUN
affection | jily
Fiksyen Peminatjamestheprongs: dün eziyet gören, bugün eziyet gören, herkesin, hatta ne uğruna acı çektikleri ne de sebep oldukları felaketlerin suç ortağı olan iki kederli meleğin darbesini yiyen bu zavallı ruh, kendisine hiç darbe indirmeyen, onu fırtınalardan...