4.7

431 47 38
                                    

''Film çok güzeldi.'' dediğimde filmin ne anlattığını hatırlamaya çalışıyordum. Felix ile evimin önüne kadar yürüyorduk ve konuşuyorduk ama konuştuklarımız bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu. Ela gözlerine baktığımda istediğim ela gözlerin o olmadığına James ile bakışlarımız kesiştiğinde anlamıştım.

Evimin önüne gelmeden onu durdurduğumda şaşırmış gibi bana döndü. ''Felix'' dediğimde belkide şu kalan son 1 ayda onun ismini hiç sormadığım aklıma gelmişti. Kahverengi kaşlarını kaldırıp bana döndüğünde ''Henriette'' dedi.

Ben Henriette değildim.

''Randevu cidden çok güzeldi ama ben daha fazlasının olabileceğini düşün-'' dediğimde birden dudaklarıma kapanan dudaklar ile şokla gözlerim açıldı. Ellerimi ittirmek için göğsüne tuttuğumda elleri ile ellerimi kafeslemişti.

Kurtulamıyordum.

Ayrılması için dudaklarımı araladığımda çıkan sesler midemin bulanmasına sebep olmuştu. James'in öptüğü dudaklar kirlenmiş gibi hissediyordum. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken geri çekildiğinde ''Neden yaptın bunu?'' diye fısıldadım. Gözleri üzgün bir şekilde parlarken bana baktı.Ela gözlerinin kahvesinde yeşil rengi çatlaklar halinde kendini belli ediyordu, o çatlaklardan akan şey ise hüzündü.

''Ben senin koruyucu prensinim bunu unutma oldu mu?'' dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. Yanağıma az öncekine kıyasla görmesem hissedemeyeceğim kadar hafif bir öpücük kondurmuş ve arkasını dönmeden önce mırıldanmıştı ''Hoşçakal Henriette.''

Arkasından bakarken bende kısık sesle fısıldamıştım. ''Hoşçaka, Felix.''

Gözyaşlarımı silip hızla evime doğru adımlarken bir yandan da düşünüyordum. James ile konuşacaktım. Ona dünyadaki en büyük aptal olduğunu ve onu yıllardır sevdiğimi açıklayacaktım. Yaz yağmuru hafif hafif atıştırmaya başladığında hızla evimin önüne gelmiş ve varendanın önünde oturan ile göz göze gelmiştim.

''James'' diyerek önünde durduğumda indirdiği kafasını kaldırdı ve ateş saçan gözlerle bana baktı. '' Lily hanım sonunda eve gelmiş ha?'' dediğinde anlamayarak kaşlarımı çattım. O da hırsla devam etti ''Telefonlarımı açmayınca yanına geleyim dedim ama'' dedi ve sokağın başını gösterdi. Az önce Felix ile oradaydım. ''Birilerinin keyfi gayet yerindeydi.'' İrkilerek ona baktığımda kafasını iki yana sallıyordu. ''Bu beyaz elbiseyi benimle giymemiş miydin?'' dediğinde kafamı iki yana salladım. Devam etmesini istemiyordum. O da istemiyordu bunu da biliyordum.

Ama devam etti.

''Bu dudakları ben öpmemiş miydim?'' dediğinde sesi yükselmişti. Ayağa kalktığında ona bakmak için kafamı kaldırdım. Yağmur damlaları şimdi ikimizi de ıslatıyordu.

''Neden ben sana ait olmak için çabalarken sen herkestesin Lily?'' dediğinde çığlık atarcasına ''Sus'' dedim. ''Sus her şeyi yanlış anlıyorsun James.'' 

Susmadı.

''Ben seni yanımda ararken seni başkasının yanında neden bulmak zorundayım Lily'' dediğinde ona baktım. O mu beni arıyordu? Ne için randevu tavsiyesi için mi?

Sinirden kahkaha atıp ona döndüm ve parmağımı yukarı kaldırdım. ''Sen bu dünyada gördüğüm en aptal insansın. Eğer biraz gözlerini açsaydın kimden hoşlandığımı anlardın zaten! Bana beni yanında istediğini ne zaman söyledin biliyor musun James? '' dedim parmağımla göğsünü deşmeye çalışır gibi ittiriken ''Kasabadaki bütün kızlarla randevuya çıkmak için tavsiye isterken. Piç kurusu oradan pezevenge mi benziyorum?!'' dediğimde o da öfke ile bana bağırıyordu 

''Hayır daha çok-'' dediğinde sözünü kestim ''Sakın sakın bir kelime daha etme ve evimin önünden git.'' dediğimde hızla yanımdan geçmiş ve giderken omzunu omzuma çarpmıştı. Omzumun üstünden ona bakarken o da arkasını dönüp baan bakmıştı. Orta parmağımı ona gösterirken o da ilk şaşırmış sonrasında daha da sinirlenmiş ve hızla oradan uzaklamıştı.

Artık bastıran yağmur ile iyice titremeye başlamış ve evimin içine girmiştim. Telefonu açtığımda ilk Siriusu aramıştım ''Sirius'' dedim sesim titreyerek ''Hm?'' diye umursamazca tepki verdiğinde kaşlarım çatılmıştı. ''Müsait misin?'' dediğimde sesimin titreiğini fark ettim .'' Aslında şuan değilim Evans. Oyun oynuyorum'' dediğinde şokla telefona baktım. Sirius ile sadece 2 hafta görüşmemiştik neden telefondaki insanı tanıyamıyordum? ''Ben aslında...Önemli bir şey söyleyecektim'' dediğimde gülmüş ''Saymayı bıraktığım flörtlerini anlatacaksan şimdiden kapatıyorum'' dediğinde telefonu bir şey demeden kapatmıştım.

Remusu kararsız bir şekilde aradığımda direk meşgule düşmüştü. Ayaklarım artık beni tutamadığında yere düşmüş ve bağırarak ağlamaya başlamıştım. Hıçkırıken bir yandan da mırıldanıyordum ''Anne...Baba...Neredesiniz?'' Mırıldanmalarım bir süre sonra bağırmaya dönmüş evin boş duvarlarında yankılanmıştı.

Kalbimin 3 odası da alev içinde yanıyordu.

Henriette öldüğü gibi kalbimi de yanına gömdürmüştü.

.

#şükür
lilye sövmeyin olm yazık kızıma ya yemin ediyorum jem kendimi hem bütün herkesi dövesim var
her oy lily için bir şişe şarap
Jamesin pü amk

affection | jilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin