1 hafta sonunda okul için olan alarma kalkmıştım.
Remus ve Siriusa iyi olduğumu söylemiştim ama yine de evime zorla girmişlerdi. Aurelia beni mesajlardan taciz denecek kadar çok mesaj atıyordu. Cassopeia ile facetime yaparak konuşuyorduk. Ayaklarımdaki yaralar için rapor aldırmıştım ve bu da işime gelmişti açıkçası. Annem işinden izin aldığı için evde yalnız değildim. O sırada hem düşünmüş hem de gelecek sınavlara hazırlanmıştım.
1 hafta boyunca ne Jamesi ne de Severustan bir mesaj gelmişti. James diğer hesaba da yazmıyordu.
Endişelenmeyi gururuma yediremiyordum.
Kötü zamanlarımda yanımda olanların kötü zamanına yanında olmak istediğim için laf yediğime inanamıyordum.
İlk dersim kimya olduğu için direk kimya laboratuvarına girdim. Kimyada eşimin Severus olduğunu hatırlayınca yüzüm ben istemeden buruştu. Eş değiştirmeli miydim?
O kadar da çocuk değildim merak etmeyin.
Yerime oturduktan sonra kimya defterimi çıkardım ve hocanın gelmesini bekleyene kadar telefonumdan oyun oynadım.
Bay Binns sınıfa girdikten birkaç dakika sonra da Severus girmişti. Yanıma oturduğunda gözümü hocadan ayırmıyordum. Emekliğinin kesinlikle gelmiş olduğu hocamız kitaplarımızın 60. sayfasındaki deneyi yapmamızı istemişti.
Deney basitti.
Kitabı açıp malzemeleri almak için dolaba gittiğimde Severusta mikroskobu ayarlamaya çalışıyordu. Aldıktan sonra hepsini sırasıyla koyup Severusun birini alıp incelemeye başladığını izledim.
"Madde asidik mi?" dediğimde kafasını iki yana salladı. Birkaç tane soruyu daha cevapladıktan sonra artık kendimi tutamadım.
"Bana derdini bile anlatmayacak kadar mı güvenmiyorsun?" dediğimde yerinde kaldı. Mikroskoptan ellerini çektikten sonra bana baktı ve derin bir nefes aldı. 1 haftada gözaltları iyice çökmüş gibiydi. En yakın arkadaşlarımdan birinin zor zamanında yanında olamamak bitiriyordu.
Yine birilerinin yanında olamıyordum ve benden gitmesinden korkuyorum.
"Sana sonuna kadar güveniyorum Lily" dediğinde ona döndüm. Siyah sayılabilecek gözleri benden asla ayrılmıyor dediklerinde ciddi olduğunu belli edercesine bana bakıyordu.
"Sen benim hayatımdaki en değerli şeysin Lily"
"Siktir git yanımdan bir de seninle uğraşamam"
"Burnunu senin işin olmayan yerlere sokma Evans"
Hepsi zihnimde sırasıyla tekrar ettiğinde artık sözcüklere güvenmemem gerektiğini anlamıştım. Zil çaldığında yerimden kalkmadan önce Severusa döndüm ve "Ama artık ben sana güvenemiyorum Severus" diyerek sınıftan çıktım.
Kafamı toparlayamıyordum. Ne zaman birine güvenmeye başlasam anında onu kırıyorlardı ve bundan sıkılmıştım.
Otomattan kahve aldıktan sonra kulaklıklarımı takıp spor salonuna doğru adımlarımı yönelttim. Spor salonun içinden geçerken basketbol oynamaya odaklanan Çapulculara baktıktan sonra soyunma odasına adımlarımı yönelttim. Kırmızı basketbol şortunun üstüne beyaz sıfır kol tişört giyen Jamese baktıktan sonra kafamı tribünlere çevirdim.
Okulun kız gruplarının büyük bir çoğunluğu oturuyor ve dünyanın en harika şeyiymiş gibi izliyorlardı.
Bu taptıkları çocuklar küçükken sümüklerini yiyorlardı be!
![](https://img.wattpad.com/cover/211143414-288-k963910.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
affection | jily
Fanfictionjamestheprongs: dün eziyet gören, bugün eziyet gören, herkesin, hatta ne uğruna acı çektikleri ne de sebep oldukları felaketlerin suç ortağı olan iki kederli meleğin darbesini yiyen bu zavallı ruh, kendisine hiç darbe indirmeyen, onu fırtınalardan...