affection..bit artık be
yordun beni
.Ne çok iyi ne de çok kötü bir insandım.
İnsanlara yardım etmekten gocunmaz birisinin kalbini de çok güzel kırardım.
Gerektiğinde yalan söyler ve bunu karşımdakine doğrummuş gibi iletir sonrasında paçasını kurtardığımdan teşekkür alırdım.En yakın arkadaşımdan hoşlanıyordum ama onunda bana karşı boş olmadığı bariz bir gerçekti.
O zaman neden olamıyorduk? Bizi birbirimizden bunca zaman iten neydi?
Felixi ekmiş olsam bile tanrı iyi bir kuluymuşum gibi bana ikinci bir şans vermişti ve onu batırmak istemiyordum.
James olmadan da devam edebilir miydim ona görecektim.
Saat 8 e gelirken aynı James ile buluşacakmışcasına hazırlandım. Beyaz gömleğimi öylesine bağlayıp ilk 3 düşmesini açtım ve boş durmasın diye altın kolyelerimi taktım. Altına yine beyaz pileli eteğimi giydiğimde tek ihtiyacım halka küpelerimdi.
Vadideki Zambağı son günlerde okumamıştım. En son Felix, Parise gidecekti ve döndüğünde Henriette ile olan aşkını düşünüyordu.
Telefonuma baktığımda sabah bakmadığım Jamesin o 5 mesajı hala duruyordu. Bakmadan sildiğimde parfümü boynuma sıkmış ve beyaz converslerimi giyip evden çıkmıştım. Kapının önünde Felixi bulduğumda ben ne kadar beyazsam o bir o kadar siyahtı sanki. Siyah gömleğinin ilk iki düğmesini açmış ve altına siyah kot pantolon giymişti. Beni gördüğünde gülümsedi. Bende ona gülümsediğimde koluna girdim ve sinema salonuna doğru yürümeye başladık.
Bana bugün kafede yaşadığı bir olayı anlatırken kahkaha atıyor ve eğleniyordum. Yersiz şakalar yapmıyordu. Bir şeyler anlattığımda ilgi ile dinliyor ve cevap veriyordu.
Felix başkaydı.
Sinemasının önüne geldiğimizde hangi filme gideceğimizi kararlaştırmış ve sinema salonuna doğru gidiyorduk. Öte yandan şimdi her şeyin boka sardığı kısıma geliyorum.
Karşıdan kıza kolunu omzunu atıp kendine çekerek geldiğini gördüğüm James ve yanındaki Peter ile başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Siriusta arkalarından mısır kovaları ile geliyordu ama o kadar dolulardı ki büyük ihtimalle önünü göremiyordu.
Onlara işim olduğunu söylediğimden buluşmaya gelmeyeceğimi söylemiştim ama yıllardır ağaç evde pinekleyip kara gölde yüzmek yerine sinemaya gelecekleri tutmuştu.
James ile gözlerimiz birleştiğinde bizi bizden ayıranın insanlar ya da başka bir şey olmadığını anladım.
Bizi bizden ayıran yine bizdik.
Jamesin gözleri Felix ile karşılaşıp donduğunda bende yanındaki kıza baktım. Kızıl saçları benimkinin aksime boya olduğu belliydi ve yeşil gözlüydü. Beyaz tenli ve benim boylarımdaydı.
Kendi kopyama bakıyor gibiydim yani.
James ile gözlerimiz birleştiğinde birbirimize sadece baktık. İkimizde birbirimize bakıp sadece şunu diyorduk.
Biz birbirimize geç kaldık dimi?
Bakışlarımız birbirinden ayrılırken Felixe döndüm. O da bakışlarını o tarafa döndürmüştü ama kime baktığın ile ilgilenmemiştim.
Felixe gülümsediğimde o da bana gülümsemişti.
Mutlu olmalıydım.
Değil mi?
.olaylara girelim artık ergen lily sıktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
affection | jily
Fanfictionjamestheprongs: dün eziyet gören, bugün eziyet gören, herkesin, hatta ne uğruna acı çektikleri ne de sebep oldukları felaketlerin suç ortağı olan iki kederli meleğin darbesini yiyen bu zavallı ruh, kendisine hiç darbe indirmeyen, onu fırtınalardan...