Ceren Gündoğdu- Tepetaklak
Tek istediğim yurda gider gitmez uyumak ve bu lanet günün çabucak son bulmasıydı. Yurda girdiğim gibi koşar adım odama gittim. Kapıyı açtığımda Ahu Burcuya hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu benim geldiğimi görünce sustu. Ben onlara gülümseyip dolabımın önüne geçtim ve içinden pijamalarımı alıp kabinde üstümü değiştirdim bu süre zarfında ikisinden de ses çıkmıyordu ama bu durum beni rahatsız etmedi sonuçta onlar kaç yıllık arkadaşken benle sadece iki gündür tanışıyorlardı. Kabinden çıkıp hemen yatağıma geçtim . Ben üstümü değiştirirken Ahu eline bir kitap almış ve okumaya koyulmuştu Burcu ise tahminimce Instagram’da geziniyordu. Oldum olası teknolojiyi sevmem hele Instagram’a karşı ayrı bir antipatim var. Nedendir bilinmez. Bende hemen yatağıma geçip müzik dinlemeye başladım demek isterdim ama galiba bir yarım saatim kulaklığımı çözmeye çalışmakla geçti. En sonunda kulaklığı açtığımda sevinçten ağlayacak duruma geldim. Ve sonra müziğimden rastgele bir şarkıya bastım. Ve en sevdiğim şarkılardan biri çıktı. Solist olma olayından sonra kaç gece bu şarkı eşliğinde ağlamıştım yatağımda kaç gece ağlaya ağlaya uyuya kalmıştım. Ben ne kadar bunları yaşasam da hep dönüp dolaşıp ona geldim. Diyorum ya ben onu kaç kez kendi içimde affettim onun haberi bile olmadan. Şarkının bu dizesini sanki ben yazmışım gibi değil mi ? Girdi hayatıma çıktı bir fırtına/ Daha hiç öpüşmeden tadı var dudağım da / Kokusu ezberimde, hayatım ellerinde / YOLLDAN ÇIKTIM GÖRE GÖRE...
...
Sabah yine nöbetçi öğretmen ile uyandım kulaklığımın bir teki kulağımdan çıkmış biri hala takılıydı ve tekrara aldığım şarkı hala çalıyordu. Ben hemen şarkıyı kapatıp hazırlanmaya başladım. Klasik okul hazırlanmam bittiğinde son olarak kahverengi kadife ceketimi giydim. Kızlarda hazır olduğunda beraber yemekhaneye indik. Yemeklerimizi aldıktan sonra boş olan bir masaya oturduk. Ahu ve Burcu yine okul hakkında dedikodu yaparken bu sefer onlara katılıp biraz kafa dağıtmaya çalıştım. Taa ki yanımdaki sandalye çekilene biz başımızı o tarafa çevirirken ben yanıma oturan kişi içimden yok artık nidaları atmaya başladım. O sırada fizik hocası “Çocuklar başka boş yer bulamadık buraya otursak olur mu?” diye çok naif ve kibar bir şekilde sordu . Oysa Savaş hayvanı hemen sandalyeyi çekip oturdu. Bu yeni nesilde ahlâk kalmamış. İçimde bir anda beliren teyze ile kendi kendime saydırdım. Bu sabahta bir saydırasım var herhalde. Hocanın sorusu ile Burcu hemen “ Tabi ki hocam “dedi. Ve ben yemek boyunca yanımda ki Savaş HOCAMIZ yüzünden adam akıllı bir şey yiyemedim. İki de bir bize soru soruyor manyak mıdır nedir. Ama şu durumda bir şey dikkatimi çekti onun sorduğu soruları ben isteksiz bir şekilde , Burcu rahat bir şekilde cevaplarken Ahu aşırı derecede ilgili bir biçimde cevaplıyor ve gayet hevesli bir tavırla cevaplıyordu üstüne üstlük bir de adama garip garip sorular soruyordu. Son sorduğu soru ile 6. Hislerimde bir dürtü oluştu . Son sorduğu soru ne mi ? Tam tamına şu “ Pekii, Sevgilin , eşin , nişanlın ya da sözlün var mı?” bu arada yanlış okumadınız adama sen diye sesleniyor. Tamam bende kendi içimde öyle diyor olabilirim ama bunun ilk sebebi kendi içimde olması ikinci sebebi ise onunla daha önceden kısa da olsa tanışmam. En sonunda yemekleri biten fizik hocası ve Savaş kalktılar . “ Ya bişey söylicem çok tatlı hoca inşallah bize de girer” Ahunun söylediği cümle ile gözlerimi devirdim. “Bildiğim kadarıyla hocalar da değişme yok ve sizin fizik hocası farklı gireceğini sanmam” Burcunun söylediği cümle ile içime birden nerden geldiğini anlamadığım bir rahatlık çöktü. Ben yine kendi içimde çatışma yaşarken. Kızlara odaya çıkıp çantalarımızı aldık ve sınıfa geçtik. Ben dün ki yerime geçerken Burcu beni durdu” Zeynep yanıma otursana” “Ya orası çok ön gibi ben böyle iyim saol “ deyip ona güzel bir gülümseme gönderdim. Burcu saf bir kız di daha doğrusu içinde art niyet yoktu. Ama nedense Ahu için aynı şeyleri hissedemiyordum. Onda daha farklı bir hava vardı, kötü diyemem ama çok da iyi değildi. Belki de yanılıyorumdur hoş alıştım yanılmalara. Ben boş boş tahtaya bakarken gözlerim sınıfa giren Denizhan'a takıldı sonra gözlerimizin yolu kesişti ikimizde aynı anda hızlı bir şekilde kafamızı çevirdik. Galiba dün ona biraz fevri davrandım hem de hiç alakası olmayan bir konu yüzünden. O sadece normal bir soru sormuştu ama ben tüm soruların cevabını Mert' e bağladığım için en ufak şey canımı acıtıyordu. Sanki içimde bir yığın cam parçası var ve en ufak dokunuşta batıyorlar. Matematik hocasının gelmesi ile hepimiz ayağa kalmıştık. Hoca hiçbir şey demeden yerine geçip oturunca herkes yavaş yavaş yerine oturdu. Böyle hocalarda sinir oluyorum hayır bir oturun demek bu kadar mı zor tövbe estağfurullah ya. Neyse bende herkes gibi oturdum ve hoca yoklamaya başladı sıra bana geldiğinde bende herkes gibi burda dedim ama hoca bana sınırlı bir bakış atıp “Yeni öğrenci sen misin? “
“Evet hocam benim”
“Dün nerdeydin de son ders geldin?”
“Hocam acil bir kaç işim vardı o yüzden merkeze gitmek zorunda kaldım”
Hoca bana yine aşırı sinirli bir bakış attı sorunları var herhalde deyip takmadım ama ısrarla üstüme geldi
“BAK BURASI SENİN GELDİĞİN OKULA BENZEMEZ . BENİM SINIFIMDAN HİÇ BİR ÖĞRENCİ BAŞINA BUYRUK HAREKET EDEMEZ! ÇIKIŞTA GİDER ALIRDIN. BUNDAN SONRA ASLA BANA HABER VERMDEN HAREKET ETMEYECEKSİN! DİĞERLERİNE SÖYLEMEME GEREK YOK ÇÜNKÜ GEÇEN SENELERDE OLANLARI HATIRLIYORSUNUZDUR.” Ben hocanın bu anı ve sert çıkışı ile neye uğradığımı şaşırırken . Gözlerim doldu herkesin içinde bana böyle davranmaya hakkı yoktu benim kendi hür iradem vardı geç gelip gelmemek sadece beni ilgilendirirdi. Sinirime en sonunda hakim olamayıp ayağa kalktım” Hocam affedersiniz ama siz kendi iradesi olan bir öğrenciye hüküm etme hakkını kendinizde nasıl görüyorsunuz! Benim geç gelip gelmem sadece ve sadece beni ilgilendirir keza kendi hareketlerimde sizin göreviniz bize akademik anlamda yardımcı olup size geldiğimizde okul ile ilgili problemimiz de bize yardımcı olmak . Ne bana ne de buradaki herhangi bir öğrenciye hiçbir şey dayatamazsınız!”. Sertçe ve hızlı bir şeklide söylediklerim ile hoca afallamış olacak ki şaşırmıştı ben sınıfta göz gezdirdiğimde çoğu kişinin yüzünde tam olarak Allah razı olsun ifadesi vardı. Burcuya baktığım da bana yapmam gerektiğini belirtir bir şekilde bakıyordu umursamadım çünkü ben zaten hayatımın çoğu zaman susarak geçirdim ve ben bu okula gelirken yaptığım eski hataları yapmayacağıma dair kendime söz vererek geldim. Şimdi şahı gelse artık beni susturamaz . Gözlerim sonra bugün ikinci kez onun gözlerini buldu tabi tek bir farkla bu sefer bakışlarını anlayabiliyordum bana hayran bir şekilde bakıyordu . Ben hocanın bana bağırmasıyla irkildim
“ÇABUK ÇIK SINIFIMDAN!” Sinirimin katsayıları yükselirken çantamın ve ceketimin sınıfta kalmasını umursamayarak dışarı çıktım çıktığım gibi gözümden bir iki damla yaş aktı ama hemen kendimi toparladım. Artık kimse beni üzemez. Okulun arka bahçesinde bulduğum bir banka otururken kendime kızdım keşke telefonumu alsaydım diye . Kendimi sakinleştirmek için arkama yaslandım ve ne zaman düşünsem beni sakinleştiren ana gittim.
İki yıl önce
“Kanka bak al bu kağıdı güzelce çek kopyanı geç daha ne istiyorsun?”
“Gamze ben yapama yakalanırım, altıncı sınıfta benim için zirvede kaldı kopya”
“Zeynep bak Ali hoca giriyor adam uyuyor nasıl yakalanacaksın al şunu”
Gamzenin verdiği kopya kağıdını asıl almama sebebim kopya çekmeyi beceremem değil di yanındaki sırada ve bende olan tarafta onun oturuyor oluşuydu Mert... 3 gün sonra onu göreli seveli 8 ay olacak...
Ben hem çaresiz kalışımdan hem de Gamzenin ısrarları sonucu kağıdı aldım ve hemen sınav sınıfıma geçtim. Şimdi Coğrafya sınavı vardı ve ben hiçbir şey bilmiyordum neden çalışmadın derseniz masanın üstünde uyuyakalmışım .Bu hayat beni çok zorluyor. Ben yerine geçip oturduğumda heycandan elim ayağıma karışmıştı kopyayı bir bacağımın arasına bir kalemliğime denerken bir anda elimden çekildi ben kalp krizi geçirerek kafamı kaldırırken sanki bana kalp masajı yapılmış gibi kalbimi hızlandıran kişiyi gördüm Mert bana bakıyordu “ Bak öyle yakalanırsın hoca kağıtları dağıtınca sınav kağıdının altına bu koyuyorsun zaten Ali hoca uyur sende kağıdı kaldırır altından bakarsın hiçbir hocanın aklına kopya yeri olarak sınav kağıdı gelmez” Ben en sonunda sesimi bulup “Anladım. Teşekkür ederim çok saol “
“Rica ederim her zaman “ o yerine geçerken ben ise kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Şimdi ben az önce aylardır hayalini kurduğum anımı yaşamıştım şaka gibi. Ali hocanın gelmesi ile sınav kağıtları dağıtıldı ben onun bana birebir anlattığı gibi kopya çektim. Ve o gün biraz daha bağlandım...
Şimdi
Geçmişe gittiğim anın etkisi ile sakinleşirken o zamanlar ne kadar umutlu olduğumu hatırladım her zaman kendime dediğim tek bir şey vardı şimdi değilse bile bir gün o senin sen onun olacaksın. Belki de kendimi bu yalana bu kadar çok alıştırdığım için yıkımım bu kadar şiddetli oldu...
Omzuma dokunan el ile irkerken arkamı döndüm ve şaşırdım. Denizhan elinde benim çantam ve ceketimle duruyordu.” İlk yurda gidersin sandım nöbetçiye sordurdum ama yoktun bende seni aradım sonunda burdaymışsın” bana tebessüm ederek söylediği şeyler ile içimde birkaç parça düzeldi nedendir bilinmez . “ Niye zahmet ettin ki Burcu ders sonunda getirirdi” omuz silkti ve durduk yere “ Sen çok üzgünsün” dedi ben dediği şey ile şaşırırken “ Efendim?” o sırada yanıma dün ki gibi oturdu ve yine ileri baktı ben ise ona bakıyordum.
“Sen çok kırılmışsın, çok üzülmüşsün belli ben anlarım” ben ise benle alay ettiğini düşünerek “ Hadi ya nerden?”
Başını bana çevirdi ve tam gözlerimin içine bakarak bana belki bundan yıllar sonra sakinleşmek için düşüneceğim cümleleri söyledi.
“Çünkü sende benim gibisin . Bedenin bur da fakat anılarda yaşıyorsun. Senin ilk önce geçmişini affetmen gerek”Herkese merhaba bir bölüm daha bitti. Kitabı okuyan , oy veren yorum yapan herkese çok teşekkür ederim . Umarım beğenirsiniz . Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar . İyi Ramazanlar 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimal |tamamlandı|
General FictionBir kız ve hayatını değiştiren bir karar ve bataklığa düşmüş hayaller... Bu bir kaçışın hikayesi düş kırıklarından ,karşılıksız sevgiden ve boş umutlardan kaçışın hikayesi... Bu güzel seven ama hep kaybeden bir adamın hikayesi... Bu sevilmeyenlerin...