Hemsaye-Fısıltı
Yine ve yeniden aşık olduğum (!) nöbetçi öğretmen ile uyandım. Sıra olmaması için hızlıca banyoya gidip işlerimi halletim. Klasik forma siyah kot giydikten sonra birde abimden anı kalan keten haki p
gömleği hırka niyetine üstüme geçirdim. O sırada Ahu ve Burcu da hazırdı. Beraber yemekhaneye indik. Sıra beklerken arkadan bir el omuzma donkundu refleks olarak hızlı bir şekilde arkamı döndüm. Ve gördüm kişi ile içim rahatladı."Günaydın." Bana tebessüm ile bakan Denizhan'ın bir an yüzünü mıncırmak istedim. Hafif şiş yüzü ve dağınık saçları ile çok tatlı duruyordu. "Günaydın günaydın da sen pek uyanamadın galiba ." gülerek söylediğim cümle ile oda gülmeye başladı. " Genelde öğlene kadar doğru düzgün kendime gelemem." biz böyle konuşurken bir yandan sıra ilerliyordu ve önümde bana garip bakışlar atan bir adet Ahu ve bir adet Burcu bulunuyordu.
" O yüzden okulda da sürekli bir uyuklama halindesin." Dediğim şey ile sesli bir şekilde gülmüştü. " Öyle miyim ya?" tek gözünü kısıp söylediği şey ile yüzünü mıncırma isteğim yine kendini gösterdi. "Yok canım estağfurullah nerdeyse ayakta uyuyan İlayda." Dediğim ile ikimizde gülmeye başladık çünkü İlayda bizim sınıfta en önde oturan tüm lise konularını dokuzuncu sınıfta bitirmesine rağmen tek bir dersi kaçırmayan bir tipti. Aklıma dokuzuncu sınıf gelince bir duraksadım. Yine maziye gittim. Artık geçmişte yaşamaktan gerçekten yorulmuştum. O an bir şey daha farketim dün Denizhanla beraber geldikten sonra şu dakikaya kadar asla aklıma Mert gelmemişti. Bu gerçekten rekorumdu onu düşünmeden nerdeyse bir gün. Benim duraksadığımı farkeden Denizhanın " Zeynep iyi misin?" sorusu ile hemen ona döndüm ve yüzüme kocaman bir gülücük kondurudum. "İyiyim iyiyim ya sadece gözüm daldı." Bize sıra geldiğini görünce önüme döndüm. Yemeğimi aldığımda Denizhana görüşürüz deyip Kızlarla beraber boş bir masaya otuduk. "Siz Denizhanla ne ara bu kadar samimi oldunuz ya?" Ahunun sorusu ile yersiz bir şekilde gerildim. " Öyle sınıfta tanıştık bir iki kez karşılaştık sadece öyle abartılacak bir samimiyet yok canım ortada."
"Valla ben onu bunu bilmem. Denizhan iyi çocuktur okulda herkes onu sever kimseyle bir problemi yoktur ama sen ona kendini çok kaptırma." Ahu bana birşeyler anlatırken yada kendi çapında öğüt verirken Burcu uyarır bir ses tonu ile "Burcu! İstersen boş boğazlık yapma ha ne dersin?" Ahu sahte bir kızgınlıkla söylendi "Ay ne var be sanki bilinmeyen bir şey söylüyorum tüm dünya biliyor Denizhanın Berfine ne kadar aşık olduğunu" "AHU! Süs bir ya ta ne zaman ki olay kapat şu konuyu artık dokuzuncu sınıfta Denizhan sana yüz vermedi diye hala sinirlisin çocuğa hayır anlamıyorum aşık da değildin sırf zavallı Berfine inat yaptın" Ben hicbir şeye anlam veremiyordum. Yaşadığım duygu karmaşası ile tek bir soru çıktı ağzımdan." Neden zavallı dedin?" söylediğim şey ile bir an ikisinde duraksadı ve sonra Ahu gözleri ile Burcuya beni işaret etti ve Burcu konuşmaya başladı. "Şey.. mmmm... Şey ya...." "Berfin intahar etti." Ahunun dediği ile şok içinde ona baktım. "Ne! Ciddi misiniz siz... nasıl peki...niye" art arda sorduğum sorular ile hangisine cevap vereceğine şaşıran Ahu bir şey söylemeden hemen önce Burcu konuştu."Bak Zeynep bence boşver hem seninle bir bağlantısı yok hem de geçmiş gitmiş bir şey tekrar dillendirerek ne Denizhanı üzmeye hakkımız var nede rahmetli Berfini. Tamam mı ? Hadi kalk Ahu yürü okulda yeriz bir şeyler." Burcu sanki birşey söylememesi için Ahu'yu kaçırır gibi götürdü. Ben de hem şaşırmış hem de nerden geldiğini bilmediğim bir göğüs ağrısı ile yemekhanede kaldım. Ben boş boş karşıya bakarken bı anda önümdeki sandalye çekildi ve Savaş elinde tepsisi ile bana bakıyordu. "Merhaba, rahatsız etmezsem oturabilir miyim?" ben daha ne olduğunu anlamadan kendi kendine içimden bir ses çıkıp benim yerime cevap verdi. "Tabiki hocam" dediğim şey ile anlamsız bir şekilde yüzü asıldı. Allah Allah hayır yani yok dememi mi istiyordu. Gerçekten bu adamın ne yaptığını anlamıyorum ya zaten kafamda onun hakkında yerine oturmayan birkaç parça var." Hayırdır bugün arkadaşların yok mu?" " Hayır onlar bugün kantinden yiyeceklermiş hocam" yine saçma bir şekilde suratını asmıştı tövbe tövbe. "Neyse hocam bende okula gideyim iyi günler." Savaş kocaman gülümseyerek "Teşekürler sana da iyi günler." Ben tabağımı alıp pislilerin bırakıldığı yere doğru ilerlemeye başladım o sırada gözüm masada yemek yiyen Denizhana takıldı ve yine o sırada beynimde bir söz tekrar varlığını belli etti "Berfin intihar etti." Nedenini bilmediğim bir şekilde vicdan azabı ile hemen önüme döndüm. Tabağımı bırakıp okula doğru ilerlemeye başladım bugün pazartesi olduğu için istiklal marşı olunacaktı. Normalde olsa sınıfa çıkıp otururdum ama bugün nedense canım biraz bahçede oturmak istedi. Bu hafta içersinde hayatıma giren en güzel şey olan banka doğru ilerlemeye başladım. Hayatım boyunca her zaman banklara ayrı bir sempati duymuşumdur. Kim bilir kimlerin gözyaşları var o banklarda veya ne sevinç nidaları saklı o tahta parçaları arasında... Banka oturup her zaman ki gibi kulaklığımı çıkardım ve keşfetiğim için aşırı mutlu olduğum bir şarkıyı açtım. Yine yeni yeniden bir şarkı sözüne düşmüştüm oda şu söz Ben vurulduğum masalın ortasındayım. Berfin de öyle miyidi acaba ? Oda oratada kalmıştı ve kendinden mi vazgeçmişti. Peki ama neden ? Ne olmuş olabilir ki ? Nasıl kendine kıyacak kadar kesilmişti umudu. Keşke onu tanısaydım o zaman ona elimden geldiği kadar yardım ederdim. Peki ya Denizhan? Çok mu sevmişti onu ? Acaba öldüğünde ne hissetmişti? Bir an kendimi onun yerine koydum. Mert'in intihar ettiğini... Hayır asla bunu kaldıramam isterse Dünya'nın bir ucunda olsun , başkasıyla olsun umrumda değil yaşasın yeter bana. Aklıma düşen düşünce ile kendi kendime büyük bir sarsıntı geçirdim. Ona bir şey olursa ve ben bilmezsen ya zamanı gelince onun son yolculuğunda bile yanında olamazsam?
HAYIR HAYIR yine kendi kendime kuruyordum. Hem eğer ona birşey olsa biri söylemeden bile ben hissederim. Evet evet hisederim. Kendimi düşüncelerimden uzaklaştırmak için kulaklığımı çıkardım ve okulun önüne yani İstiklal Marşı sırasına doğru ilerlemeye başladım. Herkes yavaş yavaş toplanmıştı bende sıranın en arkasına geçip beklemeye başladım . O sırada omuzuma bir el dokundu. Başımı o yöne çevirirken bizim sınıftan bir kızı gördüm. "Merhaba Zeynep ben sana bir şey söyleyecektim." "Tabi dinliyorum."
"Biz her sene okulun ikinci pazartesisi çıkışta hep beraber parka gideriz. Herkes kendine sadece bir kutu kola, fanta, sprite yani ne içecek istiyorsa alır ve toplanıp onu içeriz. Sende bizim sınıfımızdansın artık o yüzden senide bekliyoruz mutlaka gel tamam mı?" Adını hatırlamadığım ama oldukça sempatik olan kızın söyledikleri ile bir gülesim gelmedi değil ama ayıp olmasın diye içimde tutum ama şimdi ha güldüm ha gülecem."Tabi ki gelirim. Bu arada adın neyi?" "Elçin"
"Memnun oldum Elçin" "Bende neyse görüşürüz o zaman baybay" "Baybay" Elçin ön kısımlara doğru geçti. Daha sonra tören başladı. İstiklal Marşını da okuduktan sonra sırayla içeri geçtik. Sınıfa girdiğimde en arkada uyuklayan ya da insanları izleyen bir adet Denizhan gördüm. Gözlerimi hemen ondan çekerek sırama geçtim. Kitaplarımı çıkartırken yanımda bir hareketlilik hissettim yanıma döndüğümde Burcunun yanımdaki boş kısıma oturduğunu görüdüm.
"Zeynep biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabi"
"Dışarı çıkalım mı?"
"Olur" Burcu ile beraber kapının önüne çıktık çünkü her an hocanın gelme ihtimali vardı. "Dinliyorum" ona karşı azda olsa tavırlıydım çünkü bana karşı garip bir tavır takınmıştı. Bana güvenmemesi çok normaldi çünkü şuan birbirimizi tam olarak tanımıyorduk ama zaten herkesin bildiği bir olayda böyle kesin ve sınırlar çizmesi gerçekten de beni bozmuştu. "Bak benim o tavrım sana değil Ahuyaydı. Biz normalde Ahuyla bu kadar samimi değildik . Normalde Denzihan benim çok yakın arkadaşımdı zaten önceden de tanışıyoruz. Ben ilk sene başka bir odadaydım. Berfinle aynı oda... Berfinle Denizhan benim sayemde tanıştı. Birbirlerini gerçekten çok sevdiler. Ama Ahu Berfinden dersler yüzünden nefret ediyordu. Bak Zeynep Ahu çok hırslı bir kız fazlasıyla hırslı çünkü Berfin hep birinci olurdu Ahuda ikinci. Boşuna dememişler sonuncu olmak ikinci olmaktan güzeldir diye. Ahu Berfinin elindeki tüm sıfatlara sahip olmaya çalıştı. En sonunda Denizhan kaldı ama tabiki elde edemedi. Yurtta bizim odalarımız dağıtıldı odadaki diğer kızlar yüzünden o zaman odamız 6 kişiydi. Bende Şimdiki odaya yani Ahunun yanına yerleştim. Birgün beni Berfin aradı bende odada tek olduğum için hoparlöre aldım ve hangi ara odaya girdiğini bilmediğim Ahu herşeyi duymuş herkese anlatı Zeynep herkese. Bak bu işi üçüncü kişi ağzından dinleme çünkü bu konu kimsenin üstüne vazife değil eğer gerçekten merak ediyorsan git Denizhan'a sor." Bana anlattıkları ile ne yapacağımı bilmiyordum. Hocanın geldiğini görmem ile hemen sınıfa geçtim yerime geçerken gözlerim yine Denizhana takıldı. Nasıl soracaktım ona pat diye öyle sorulmaz ki. Yerime otururken hoca geldi."Kalkmayın çocuklar kalkmayın".
...
Öğlene kadar hiç aşağı inmemiştim. Sıramda oturup düşünmüştüm. Acaba gerçekten öğrenmek istiyormuyum yoksa bilmemek en güzeli mi? Hem ben niye kendimi bu konuya bu kasra yakın hissediyorum ki banane. Ama bir yandan da gencecik bir kız kendi canına kıymış. Her ne kadar ben olmasam da bu yaşlar en hayat dolu yıllar. Evet evet kesin bu yüzden merak ediyorum bu kadar. Tamam merakım ondanda her Berfin adını duyduğumda göğsümde oluşan bu sızı niye neden?. En sonunda zil çaldığında yurtta gitmek için ayağa kalktım . O sıra gözlerim yine zil çalmasına rağmen hala uyuyan Denizhana takıldı ve bir anlık bir şey ile Denizhan'ın sırasına yaklaştım ve kolunu dürttüm. Tövbe estağfurullah bu ne be. Kalbim bold pilot gibi atıyor. Ben en son Merti gördüğümde böyle olmuştum.Onu dürtmem ile uyanan Denizhan saf saf etrafa bakınıyordu. "Şey ... Öğle arası oldu da ben de belki sen de yemek yemek istersin diye uyandırıyım dedim. İnşallah rahatsız etmemişimdir. Denizhan bana yüzü şiş ve uykulu bir ifade ile gülümsedi. " Hayır hayır iyi yaptın gece pek uyuyamadım ondan bugün uykum biraz ağır." "Hmm iyi o zaman görüşürüz"
"Zeynep ! Dur bekle hemen yüzümü yıkıyayım beraber gidelim olur mu?" sorusu beni yersiz yere hem heyecanlandırmış hem de çok mutlu etmişti."Olur ben seni koridorun sonunda bekliyorum o zaman"
Denizhan gülümseyerek "Tamam" dedi. Ben koridorun sonunda beklerken yandaki kapı açıldı ve içerden Savaş çıktı beni görünce gülümseyip selam verdi bende nezaketen soğuk bir şekilde başımla selam verdim. Bu adamda gerçekten bir şeyler vardı hissedebiliyordum. Neyse yakında çıkar kokusu. Denizhan'ın gelmesi ile hiç konuşmadan beraber yurtta doğru yürümeye başladık. Arada tek tük kafalar bize dönüyordu. Öyle herkes okula Barbara Palvin gelmiş gibi bakmıyordu yani. Yemekhaneye girdiğimizde beraber sıraya geçtik yemeğimizi aldık ve boş bir masaya karşılıklı şekilde oturduk. " Elçin sana söyledi demi?" Denizhan'ın sorusu ile kafamı yemeğinden kaldırıp ona baktım. "Şu geleneği söylüyorsan evet söyledi.Peki bir şey sorucam" "Sor" "Niye böyle bir şey var yani biraz saçma değil mi?" sorum ile Denizhan kısa bir güldü. "Yani bencede öyle birayı direk içsek daha mantıklı ha öyle ha böyle." Ben şok olmuş bir ifade ile Denizhan'a bakıyordum ona baktığımı fark eden Denizhan kafasını kaldırıp bana baktı. "Sen iyi misin bir şaşırdın gibi?" "Elçin bana sadece kola falan içilecek diye biliyorum. Dediğim ile Denizhan bildiğimiz gülme krizine girdi. "Sadece kola öyle mi ABİ çok iyi" ve yine gülme krizi. Ay ama birşey söylicem çocuk gerçekten çok güzel gülüyor. Bir on dakika sonra falan anca Denizhan'ın gülme krizi durdu. Bu çocukta bir açıldı mı kapanmıyormuş. "Şimdi biz bira mı içicez ya "
"Yani gelirsen evet " "Ha yok ben gelmem" Denizhan'ın bir yüzü asıldı. "Niye ki" "Ya ben hem hiç içmedim. Ha içene karşı değilim herkesin kendi tercihi. Hem o ortamlar ayık kafa ile çekilmez."
Denizhan muzip bı ifade ile gülümsedi." O zaman sende ilk biranı içersin." Ben şok ile "Kim ben mi?" Denizhan hiç yüzündeki tebessümü bozmadan."Evet sen ilk biranı benimle içmek ister misin?" ben ise daha çok şaşırarak hala Denizhana bakıyordum.
...
"Denizhan ben hala emin değilim" Denizhan kınayan bir ifade ile bana baktı. "Ya Zeynep saçmala zaten miden de biraya yer kaldığına emin değilim sırf içmemek için üç şişe kola içtin ya"
"O kadar içtim mi ya ?"
" İçtin tabi valla bir an kola sende kafa yapacak diye korkmadım değil."
"Ya tamam tamam içicem al koy." Elindeki kola şişesini Denizhan'a uzatım. Oda hemen aldı ve koymaya başladı. Yemekhanede Denizhan alem etti kâlem etti beni ikna etti. Gerçekten bu konuda çok başarılı aslında kabul etmemin bir diğer nedeni de belki bu bahane ile ona Berfini sorabilirim diye. Şuan Elçinin dediği parkta herkes grup halinde parça oturmuş. Kola görünümlü bira içiyordu. Hayır bu fikir kimin aklına geldi cidden çok merak ediyorum. Hayatımda duyduğum en garip geleneklerden biri ya. "Al bakalım." Kafamı Denizhana çevirdiğimde hala kararsızdım çünkü bende ne etki yapacağını bilmiyordum ve birde diğer taraf vardı da oraya hiç girmeyelim. İlk önce bir kokladım ama daha kokusu bu kadar kötüyse tadını düşünmek bile istemiyorum." Ya Denizhan bu çok kötü kokuyor. İçmesem mi acaba?" Denizhan bana sahte bir kızgınlıkla baktı.
"Bak Zeynep o zaman söyle yapalım sen bu şişenin yarısını iç bende senin bana sorduğun bir soruyu yada söylediğin birşeyi yapayım olur mu?" Bu dediği ile gözümden kalpler çıktığına size yemin edebilirim.
Ve teklifini hiç düşünmeden kabul ettim."Tamam ama sende benim soruma cevap vereceksin tamam mı?" Denizhan güldü. "Tamam tamam sen ilk bir iç de" cümlesi biter bitmez hiç düşünmeden şişeyi hemen kafama diktim ve galiba yarısını değil hepsini içtim. Şişe bittiğinde bir anda midemin bulmanması ile öğürmeye başladım ama kusmuyorudum. "Zeynep iyi misin hay Allah beni kahretsin ya" Ben kendimi biraz toparladıktan sonra konuşmaya başladım."İyiyim iyyim asıl hata bende sen niye bir anda bilmediğin etmediğini şeyi kafana sıkıyordum ki." "Ya gerçekten özür dilerim Zeynep ısrar etmem hataydı."
"Tamam sorun yok . Ama şimdi ben sorumu sorarım." Her ne kadar tek yudumda sarhoş olacağımı düşünsem de bünyem kuvvetli olsa gerek şuanlık sadece baş dönmesi ve mide bulantısı vardı. Ve birde iki tane Denizhan. Ayy tiplere bak ikisi birbirinden tatlı.
"Tamam sor bakalım sorunu." Ben kelimeleri toparlamaya çalışırken bir anda düşündüklerimin pat diye ağzımdan çıktı.
"Berfin niye intihar etti?" bir anda karşımdaki Denizhan'ın gözlerindeki parıltı sönmüş yerini kızgın alevler almıştı.
"Bunu sana kim söyledi?" Denizhan'ın resmen tıslayarak sorduğu soru, kafamın resmen uzayda uçması ve beynim içinde nerden geldiğini bilmediğim o ses bana bas bas bağırıyor. İYİ BOK YEDİN ,NE GÜZEL EĞLENİYORDUNUZ, MAHVETMESEN ŞAŞARIM. Etrafımda ve içimde bir anda birden çok şey oluyordu ama benim tek yaptığım boş boş Denizhan'a bakmaktı. O ise bana hiç boş değil tam tersi aşırı dolu bir şekilde bakıyordu...Öncelikle herkese merhaba gerçekten bu bölümü yazmak benim için resmen yaşam savaşıydı çünkü ilk önce yarısına kadar yazdım ama sonra geri dönüp okuduğumda hiç içime sinmedi bende tekrar baştan yazdım. Yazdığım bölüm gerçekten bu bölümün iki katı falandı ama kopyala yapıştır yaparken yanlışlıkla hepsini sildim gerçekten sinir krizi geçirecektim. Anlayacağınız bu bölümü üçüncü yazışım o yüzden bu kadar gecikti. Neyse umarım beğenirsiniz. Oy ve yorum atmayı unutmayın. Hepinizi çok seviyorum. Herkese iyi bayramlar.💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimal |tamamlandı|
Fiction généraleBir kız ve hayatını değiştiren bir karar ve bataklığa düşmüş hayaller... Bu bir kaçışın hikayesi düş kırıklarından ,karşılıksız sevgiden ve boş umutlardan kaçışın hikayesi... Bu güzel seven ama hep kaybeden bir adamın hikayesi... Bu sevilmeyenlerin...